Günümüzde, çevresel olumsuzlukları mininize eden sürdürülebilir üretim sistemleri geliştirmek, endüstrideki yeni yaklaşım lanse edilmektedir. Çevresel olumsuzlukları en aza indirmek, işletmelerin toplumsal sorumluluklarının belki de en önemlisidir. Özellikle “sürdürülebilir kalkınma” kavramı ile ortaya atılan “temiz üretim” kavramı, çevresel sorunları çözmede en etkin yol olarak görülmektedir.
Üretim yöntemlerimiz ve araçlarımızla atmosfere saldığımız karbon, günümüzün en önemli konularından biri olan küresel ısınmanın başlıca sorumlusu olarak görülmektedir. Yoğun karbon salınımının dünyanın koruyucu kalkanı olan atmosfere verdiği zarar nedeniyle, dünya, yaşanabilir bir gezegen olmaktan her geçen gün biraz daha uzaklaşmaktadır. Günümüzde iklim değişikliğinin hayatımızda belirgin olumsuz farklılıklar yaratmaya başlaması, bu konunun artık ikinci plana atılmayacağını göstermiştir. Bu yüzden son yıllarda gelişmiş büyük şirketler, sosyal sorumluluk olarak karbon ve su ayak izlerini azaltma yönünde önemli çabalar göstermektedir. İklim değişikliğinin yarattığı etkileri azaltmak ya da en azında stabil tutmak; hem enerji, su ve diğer doğal kaynakları daha minimum düzeyde kullanımıyla hem de çevreye zarar veren atıkların ve gazların oranlarının düşürülmesiyle mümkündür. Şirketleri, gelecekte rakiplerinden farklılaştıracak en önemli unsurun, bu konulara yönelik yaklaşımı olacağı düşünülmektedir.