BLOG

Volatil tahıl piyasalarında risk yönetimi

04 Aralık 202315 dk okuma

Küresel emtia piyasalarının karmaşık ortamında, bu makale emtia risk yönetiminin (CRM) karmaşık dünyasını incelemektedir. Arz ve talep dinamiklerinden jeopolitik olaylara ve özelleştirilmiş risk yönetimi stratejilerine kadar CRM’in birçok yönünü incelemekte ve günümüzün volatil piyasalarındaki sorunlar ve fırsatlar hakkında değerli bilgiler sunmaktadır.

Matt Ammermann
Emtia Risk Yöneticisi
Doğu Avrupa/Karadeniz Bölgesi Başkan Yardımcısı
StoneX Financial Inc.


Risk yönetimi nedir? Resmi tanım, zarar risklerini tanımlamak, analiz etmek, değerlendirmek ve ortadan kaldırmak ve bir zararın olumsuz etkilerini azaltmak için risk kontrolünü ve finansal kaynakları izlemek için devam eden bir süreç şeklindedir. Risk yönetiminin ve bu makalenin konusu olan emtia risk yönetiminin (CRM) amacı, potansiyel sorunları ortaya çıkmadan önce tespit etmek ve nakit piyasalarında alınan pozisyonlarla ilişkili fiyat riskini yönetmek için finansal stratejiler uygulamaktır.  Riski artırmadan beklenen getiriyi artıramazsınız ya da beklenen getiriyi azaltmadan riski azaltamazsınız. CRM, risk ve getiriyi dengeleme sürecidir ve bu, kabul edilebilir ve kabul edilemez fiyat riskinin tanımlanmasını içerir.  

Risk kelimesi eskiden yerel ve küresel arz ve talep faktörleriyle ilgiliydi, ancak bugünün dünyası çok daha karmaşık ve artık piyasalarda aktif olanlar para akışının veya spekülatör etkisinin varlığını da göz önünde bulundurmak zorunda. Para akışı veya spekülatör etkisi son birkaç yılda büyük ölçüde arttı ve sadece birkaç on yıl öncesine kıyasla kat kat büyüdü, ancak her şey gibi en yüksek ilgi alanlarıyla birlikte inişli çıkışlı ve tarihsel olarak konuşursak, açık faizlerin yüzdesi olarak mısır ve soya fasulyesi vadeli işlemleri 2008’e kadar uzanan tarihsel normlara yakın kalıyor. Bu arada Chicago buğdayı, 2012 ve 2016/17’de görülen %55-65’lik zirvelere benzer şekilde artan bir açık faiz yüzdesine sahip ve bu sebeple Chicago buğdayı diğer vadeli işlem sözleşmelerine kıyasla artan fiyat volatilitesi gösteriyor. Daha geleneksel ‹vadeli işlem noktaları› kapandıkça piyasa insan dokunuşunu, duygusunu ve işleyişini bir parça kaybetti. Hiçbir şey bir insanın yerini tam olarak alamaz ve yapay zekanın bir insanın duygularına sahip olması hala zor. Evet, günümüz piyasaları daha verimli, daha sıkı teklifler/talepler veriyor, ancak bununla birlikte, bir insandan biraz daha irrasyonel ticaret yapabilen ‘algoritmalar’ arasında artan fiyat volatilitesi de geliyor. Bu da bizi, küresel olarak arz ve talep faktörlerinin yanı sıra jeopolitik olaylar, nüfus ve tüketici dinamikleri, tedarik zinciri aksaklıkları, hava durumu dalgalanmaları ve merkez bankaları tarafından alınan mali ve parasal önlemler gibi emtia piyasalarını etkileyen birçok risk faktörünün bulunduğu günümüz piyasalarına getiriyor. Elektronik ortamda yürütülen spekülatif akışla birlikte artan risk olayları, günümüz emtia piyasalarında yönetilmesi gereken benzersiz bir kombinasyon oluşturuyor. 

ARZ VE TALEP ANALİZİNİN KARMAŞIK DÜNYASI

Fiyat riskini değerlendirmeye yardımcı olmak için analiz edilen en yaygın konu, bölgesel ve küresel arz ve talep faktörlerine bakmaktır. Piyasaların özünde, bu bir trendi sürdüren her zaman temel görüştür, ancak yukarıda belirtildiği gibi, tüccarlar yine de para akışının bu görüşü değiştirme biçimini yönlendirmelidir. Tıpkı küresel ihracatçı/ithalatçı arz ve talebinin küresel ticaret akışlarını ve trendleri etkilemesi gibi, bölgesel temel faktörler de yerel fiyatları ve fiyat farklarını belirler. Tipik olarak, nakit fiyatları ve fiyat farklarını ilk etkileyen Arz ve talep ve son olarak vadeli işlem piyasalarıdır; para akışı ise önce vadeli işlem piyasasını ve en son nakit piyasasını/fiyat farklarını etkiler. Tıpkı bir resmin 1000 kelime yerine geçmesi gibi, herhangi bir piyasanın arz-talep tablosu da aynı şekilde çok şey ifade edebilir ve bu sebeple piyasa görüşleri aynı rakamlar kümesinden büyük farklılıklar gösterebilir ve bu denli değerli bir fonksiyon da piyasayı yaratan şeydir! Hepimiz USDA’nın rakamlarını tartışabiliriz ancak günün sonunda, küresel arz-talep bilgilerinin sabit bir aylık görünümüne sahip olmak değerlidir. Artan para akışı ve spekülasyon katılımının etkisiyle, piyasa temel sonuçların gerçekleşmesinden önce çoğu olaya veya korkuya önceden tepki veriyor gibi görünmektedir. 

Arz ve talep kapsamında bir faktör de mevsimsel arz baskıları. Bir ürün yılda bir kez yetiştirilir ve yılda bir kez hasat edilir ve bu da arz baskısına yol açar. Tarihsel olarak bakıldığında mevsimsel baskılar ABD’nin küresel pazar payının çoğunluğunu elinde tuttuğu zamanlarda çok daha fazlaydı ancak 2016’da etanol döneminin başlamasından bu yana diğer faktörlerin yanı sıra daha fazla Karadeniz üretimi ve ihracatı gerçekleşti. Daha da önemlisi ise Güney Amerika üretimi ve ihracatı. Güney Amerika üretiminin mevsimsel ürünler için bu kadar önemli bir faktör olmasının sebebi, soya fasulyesi ihracatlarının ABD hasadından yaklaşık 6 ay sonra, safrinha mısır ihracatlarının ise ABD mısır hasadından 5-6 ay önce gerçekleşmesi. Bu da takvim yılı içinde bir başka büyük arz baskısı oluşturarak tarihsel bakımdan gördüğümüz tipik mevsimsel akışları değiştiriyor. Brezilya şu anda dünyanın 1 numaralı soya fasulyesi ve mısır ihracatçısı konumunda olduğu için burada büyük kelimesi biraz hafif kalıyor. Gerçekler, ABD dışı arz arttıkça ABD’nin dünyadaki arz yüzdesinin son birkaç on yılda sürekli olarak azaldığını gösteriyor, ancak bu gerçek ne olursa olsun, hala yılda bir kez yetiştirilen, yılda bir kez en yüksek hava durumu / olgunluk riskine maruz kalan ve hem Kuzey hem de Güney Yarımküre’de yılda bir kez hasat edilen ürünlere sahipsiniz.

TEDARİK ZİNCİRİ BULMACASINI ÇÖZMEK

Global ticaret akışlarının arz ve talep yönünden ele alınması önemlidir, ancak bunun için uygun lojistiğin yanı sıra verimli tedarik zincirleri de gereklidir. COVID’den bu yana personel sıkıntısı sebebiyle hepimiz bunun önemini fark etmiştik ancak şimdi Ren, Mississippi ve Amazon nehirlerinde görülen anormal düşük nehir seviyelerinin getirdiği sorunlarla birlikte bu şimdi savaş lojistiği ile aynı anlama geliyor. Temmuz ayında bozulan Karadeniz tahıl anlaşması Ukrayna’yı ihracatını arttırmak için lojistik konusunda daha yaratıcı olmaya itti. Ukrayna; Tuna Nehri, Doğu Avrupa sınırları ve son zamanlarda da Odesa limanları üzerinden kendi Koridoru olmak üzere tüm yolları zorlayarak lojistik akışlarını geliştirdi ve her zaman mevcut olan savaş risklerine rağmen küresel varlığını bir kez daha arttırdı. Lojistik/tedarik zinciri riskleri her zaman mevcuttur, ancak zaman ve fiyatın işleviyle, genellikle yakın bir noktada bir çözüm bulunur. 

Geleneksel olarak tahıl piyasaları için jeopolitik riskler enerji alanında görülen bazı gerilimlerin bir sonucunda ortaya çıkmıştır ancak 2018’de Çin ticaret savaşının başlamasından bu yana devam eden Ukrayna-Rusya savaşı ve şimdi devam eden İsrail-Hamas savaşı, bu konuyu tüm finansal piyasaların tam odağına getirmiştir. ABD-Çin ticaret savaşı 2018’in başlarında hava şartlarıyla birlikte soya fasulyesini -%20, Ukrayna-Rusya savaşı Matif buğdayını +%60 ve Chicago buğdayını +%70 oranında etkiledi ve şimdi de İsrail-Hamas savaşı enerji fiyatlarını mütevazı bir şekilde yükseltti ancak daha da önemlisi fonların short pozisyonlarını yükseltti. Her yeni olayda olduğu gibi, jeopolitik riskler de ani bir panik/korku yaratma eğilimindedir, ancak zamanla piyasa daha fazla bilgi toplar ve yeni normale yönelmek için çözümler bulur. Evet, ABD-Çin ticaret savaşıyla birlikte azalan talep sebebiyle ani bir düşüş yaşandı ancak yeni politikalar/yeni pazarlar bulunmasının ardından fiyatlar zamanla toparlandı.

Aynı şey Ukrayna-Rusya savaşı için de söylenebilir. Zamanla piyasa (çiftçiler, tüccarlar, tüketiciler) şimdilik yeni normalle başa çıkmak için çözümler buldu, çiftçiler hala ekim yapıyor, tüccarlar da hala yeni stratejiler uygulayarak ticaret yapmaya devam ediyor. Burada da zaman ve fiyatla bir çözüm bulunacağı sözü geçerlidir, ancak tüm bunlar Ukraynalı çiftçilerin merhametine kalmıştır çünkü şu anda fiyat sancısının yükünü de yine onlar çekmektedir. İleriye dönük olarak göz önünde bulundurulması gereken bazı jeopolitik riskler: Arjantin Başkanlık seçimleri (Mavi Pezo kuru 1100) ve gelecekte nasıl ihracatlarını nasıl etkileyeceği, oldukça önemli bir küresel faktör haline gelmiş görünen ABD seçimleri, Çin-Tayvan ilişkileri ve yakın vadede İsrail-Hamas savaşının diğer MENA bölgelerine etkileri ve enerji piyasaları ve spekülatörlerin tutumları üzerindeki etkileri.

Nüfustaki değişiklikler uzun vadeli talep değişiklikleri için kilit bir faktördür. Geçtiğimiz birkaç on yıl boyunca odak noktası Çin’in nüfus artışıydı, ancak gerçeklik şu anda odak noktasının Hindistan olduğunu gösteriyor. 2000 yılından 2010 yılına kadar Çin’in GSYH’si yıllık ortalama %10’un üzerinde büyürken, nüfusu da yaklaşık 95 milyon kişi artmıştır. 2010 yılından bu yana yavaşlayan Çin ekonomisinin GSYH büyüme hedefi +%4’e gerilemiştir ve geçen yıldan bu yana nüfusu da azalmaktadır. 2022 yılı Hindistan için büyük bir dönüm noktası oldu çünkü nüfusu Çin’i geçti ve önümüzdeki yıllarda/on yıllarda da bu böyle devam edecek. Hindistan büyüdükçe Güneydoğu Asya pazarları da büyüyecek ve nüfus artışıyla birlikte daha fazla talep kayması ve ucuz girdi tedarik etme ihtiyacı ortaya çıkacaktır. Hindistan küresel anlamda en büyük bitkisel yağ ithalatçısı ve tüketicisi olmanın yanı sıra Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci buğday tüketicisi konumunda, bu itibarla gelecekteki talep profilleri için buraya odaklanabilirsiniz. Dikkate alınması gereken en büyük etken, Hindistan›ın ne zaman net buğday ithalatçısı olacağıdır.

Para ve maliye politikaları piyasaların yönünü bulması için süregelen bir risk faktörü olmuştur, ancak COVID sonrasında, özellikle küresel merkez bankalarından gelen maliye politikaları daha da önemli hale gelmiştir. COVID sırasında ekonomileri aşırı düşük talep döngüsünden kurtarmak için bazı sert önlemler alındığını (düşük faiz oranları, verilen yardımlar) ve şimdi de enflasyonist baskıları kontrol altına almak için faiz oranlarının rekor bir hızla artırıldığını gözlemledik. Ekonomik/jeopolitik riskler ortaya çıktığında yine merkez bankaları tarafından benzer aşırı adımlar atıldığını gördük. 

Piyasalar üzerinde normal/sessiz bir para ve maliye politikası etkisine geri dönebileceğimizi düşünüyorum, ancak bunun için ABD’deki enflasyonist baskıların ve son zamanlarda AB’de gelişen stagflasyonun giderilmesi gerekiyor. Çin de COVID sonrası diğerlerine kıyasla şeffaflığı biraz daha az olan bir seçenek olmuştur, ancak talep profilini canlandırmaya yardımcı olacak adımlar atılıyor gibi görünmektedir, fakat bu adımlar ABD ve AB’de görülenden çok daha yavaş/sessiz bir hızda gerçekleşmektedir. 

Yukarıdakilerin çoğunu yönlendiren ve tam kontrolümüz dışında kalan tek risk hava durumu ve Tabiat Ana’nın önümüze sunduklarıdır. Hava durumu riski yatırımcıları her zaman tetikte tutar çünkü dünyanın herhangi bir yerinde görülebilecek bir sürpriz her zaman vardır. Çoğu zaman, hava durumu riskleri dünyanın üretim/ihracat bölgelerinde en büyük risklerle kendini gösterir. Arz riskleri tipik olarak hızlı bir şekilde gerçekleşir ve ardından fiyatlar, gerekli olan talebin belirlenmesi işini yapar, bu arada bir talep şokunun ortaya çıkması aylar alır. Küresel çapta büyük strese yol açan en son hava döngüsü, özellikle Arjantin ve Avustralya’da üretim risklerini artıran üç yıl üst üste yaşanan La Nina’ydı. Artık bu hava döngüsünden çıktık ve şimdi El Nino döngüsündeyiz, bu da son birkaç yılda gördüğümüze kıyasla küresel üretim için biraz daha az stres yaratacak bir olgu. Hava durumu korkuları tipik olarak artan miktarda fiyat oynaklığı anlamına gelir ve bu yüzden fonlar tarafından giderek artan miktarda spekülatif pozisyonlar bulunur. Hava durumu arzı etkiler, bu da zaman ve fiyat üzerinden talebi etkiler. Hava durumuyla ilgili mevcut riskler, ekim döneminde olan Brezilya ve Arjantin’e odaklanmış durumdadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, Güney Amerika küresel tedarikte giderek daha önemli bir rol oynamaktadır ve bu itibarla Güney Amerika’daki hava durumunun izlenmesi son derece önemli hale gelmiştir.

KÂRI MAKSİMİZE, RİSKİ MİNİMİZE ETME

Yukarıda bahsedilen riskler, günümüz dünyasında piyasaların ne kadar karmaşık olabileceğini göstermeye katkıda bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen risklerin benzersiz tarafı, tamamen piyasa katılımcılarının kontrolü dışında olmalarıdır ve bu sebeple piyasa katılımcılarının fiyat risklerini bir şekilde yönetme konusunda aktif olmaları için bir gerekçe teşkil etmektedir. Fiyat riskini yönetmek için uygulanabilecek birçok CRM stratejisi vardır.  Vadeli işlemler, opsiyonlar, OTC ve hatta nakit piyasası stratejilerinden biri ya da bir kombinasyonu olabilir. Piyasa her zaman bir pozisyona zarar vermenin bir yolunu bulacaktır, bu yüzden nakit pozisyonunuzdaki riskleri yönetmeye hazır olacak mısınız yoksa para kazanıp kazanmayacağınızı/ne zaman kazanacağınızı piyasanın belirlemesine izin mi vereceksiniz? Eğer riskinizi yönetmede aktif değilseniz, riskiniz sizi yönetecektir! En spekülatif strateji nedir? Hiçbir şey yapmamaktır, çünkü hiçbir şey yapmadığınızda para kazanıp kazanmayacağınızı piyasanın belirlemesine izin vermiş olursunuz.

Vadeli işlemler, opsiyonlar ve borsa dışı (OTC) piyasalar, ister hedging/CRM perspektifinden ister spekülatif perspektiften olsun, alıcı ve satıcıların fiyat keşfi ve şeffaflık için bir araya geldiği bir yer olmaya devam etmektedir.  Riskten korunanlar (hedgerlar), nakitle ilgili bir pozisyonu olan ve bu fiyat riskini yönetmeye yardımcı olmak için eşit ve zıt bir finansal ticarete girmek isteyen kişilerdir. Vadeli işlem ticareti genellikle yüksek korelasyonlu bir piyasada en iyi korumayla kullanılabilecek en likit ve şeffaf stratejidir, ancak yüksek marj çağrısı riski taşıyabileceğinden bazı dezavantajları da vardır. Opsiyonlar, vadeli işlemlerin sunabileceğinden biraz daha fazla esneklik sağlayabilir. Vadeli işlemler hem alıcılara hem de satıcılara yükümlülükler getirirken, opsiyonlar hem alıcılara hem de satıcılara haklar getirir ve bu hak için bir opsiyon primi üzerinden müzakere yürütülür. 

Opsiyonlar, opsiyon alıcılarına hak sağladıkları gerçeği ile birlikte esneklikleri ile bilinir. Bu hak için bir opsiyon primi ödersiniz, bu da opsiyon satıcılarına, alıcının hakkını kullanmaya karar vermesi durumunda yerine getirme yükümlülüğü verir. Bunun en temel örneği araba sigortasıdır. Koruma için bir prim ödersiniz ve sigorta şirketi gerektiğinde bunu yerine getirmekle yükümlü olur. Opsiyon primi, içsel ve dışsal değerler için türetilir. İçsel değer, opsiyonun parada kalması durumunda opsiyonun anlık değeri olarak kalırken, dışsal değer bir zaman, fiyat ve volatilite fonksiyonu şeklindedir. Çoğu işletmenin maliyet konusunda hassas olduğu göz önüne alındığında, çoğu opsiyon tüccarı, opsiyon yapılarını hem alım hem de satım opsiyonlarını aynı anda birleştirerek fiyat korumalarında bir taban ve tavan oluşturmaya karar verir.  Opsiyon satmak çok yaygındır ve piyasa short opsiyonun aleyhine hareket ederse yükümlü riskleri taşır, ancak bu kendisini garantiye alan bir kişi için bu her zaman normal bir uygulamadır çünkü bu finansal kayıp riskini dengeleyen bir nakit pozisyonları vardır. Değer zinciri boyunca hem tüketiciler hem de üreticiler, risk yönetimi stratejileri için opsiyonları geçmiş veya gelecekteki bir nakit pozisyonuyla ilgili olarak kullanabilir, ancak aynı zamanda vadeli işlemlere dayalı bir strateji ile birlikte de kullanılabilir. Opsiyonlarda göz önünde bulundurulacak neredeyse sonsuz strateji vardır, ancak başarının anahtarı doğru olanı seçmektir.

Neden OTC? Bunun ana sebebi, daha esnek olması ve müşterinin fiyat riskine vadeli işlemler piyasasının sunabileceğinden daha yakın bir şekilde uyacak şekilde uyarlanabilmesidir. Borsada işlem gören ürünler standartlaştırılmış risk yönetimi çözümleriyle sınırlı olabilirken, OTC ürünleri kişiye özel, esnek risk yönetimi çözümleri sunar. OTC piyasaları iki taraf arasında iki taraflı bir sözleşmedir, vadeli işlemlere dayalı bir strateji ise takas kurumunun garantisine sahiptir.  OTC alanında, özel opsiyon stratejilerinin yanı sıra ek CRM stratejileri oluşturabilecek onaylı 3. taraf endekslerine karşı takas edilebilen swapların eklenmesiyle, vadeli işlemler / opsiyon piyasasında mevcut olan tüm ürünlerle riski yönetebilirsiniz.

Teminat tamamlama çağrısı nedir? Bu, piyasanın finansal pozisyonunuzun aleyhine hareket etmesinin sonucudur. Piyasa pozisyonunuzun aleyhine hareket ettiğinde, oluşan teminat tamamlama çağrısını karşılamak için gerçekleşmemiş zararların %100’ünü türev hesabınıza göndermeniz gerekir. Teminat tamamlama çağrıları, korunan bir pozisyondaki finansal kayıplara eşit değildir, bunun sebebi ise teminat tamamlama çağrısı riskini dengelemek için gerçekleşmemiş bir nakit piyasası kazancına sahip olmanızdır, sadece teminat tamamlama çağrısı ihtiyacı anlıktır, buna karşılık nakit piyasanızın muhtemelen PnL’nin yakalanacağı ileri bir tarihi vardır. Bununla birlikte, teminat tamamlama çağrısı riski ve nakit piyasası pozisyonu birbirinden biraz ayrıdır ve buna hazırlıklı değilseniz bazı finansal streslere yol açabilir.

YENİLİKÇİ FİYATLANDIRMA PROGRAMI

Riskten korunma sebebinizin nakit fiyat riskiniz olduğunu unutmamalısınız ve bir başka CRM stratejisi de nakit sözleşmeyle vadeli işlem/opsiyon/OTC stratejileri uygulamaktır. Nakit sözleşmelerinizi daha verimli bir şekilde fiyatlandırmanıza yardımcı olmak için Fiziksel Ürünler için Değişim (EFP’ler) ve Gerçeklere Karşı (AA) kullanımı da dâhil olmak üzere dikkate alınabilecek çok sayıda yenilikçi fiyatlandırma programı vardır. Tüketiciler ve üreticiler için dikkate alınması gereken fiyatlandırma programlarına bir örnek, hâlihazırda fiyatlandırılmış bir fiziki ürünü geliştirmeye yardımcı olmak için opsiyonlara dayalı bir strateji uygulayan Minimum ve Maksimum fiyat stratejileridir. 

Bu hizmeti sunabiliyorlarsa nakit sözleşme tedarikçiniz aracılığıyla uygulanabilecek başka birçok strateji de vardır, ancak tüm bunların vadeli işlemlerin, opsiyonların ve OTC türev piyasalarının ve kullanılan CRM stratejilerinin kullanımına bağlı olduğu unutulmamalıdır.

Vadeli işlemler, opsiyonlar, OTC veya hepsinin bir kombinasyonu ile fiyat riskini yönetmenin birçok yolu vardır. İdeal bir durumda, görünümünüz %100 doğruysa, en iyisi tamamen hedge edilmemiş olmaktır. Ancak, görünümünüz yanlışsa, yüksek düzeyde kabul edilemez fiyat riski söz konusu olabilir ve CRM’in işlevi de piyasa katılımcıları için bu risk boşluğunu doldurmaktır. Peki tüm bu artan fiyat risklerinin yanı sıra CRM stratejileri nasıl yönetilir? Öncelikle başarının hazırlıklı olanın tarafında olduğunu unutmayın. Fiyat riski yönetimi konusu farklı anlamlar ve anlayışlar kazanabilir, ancak fiyat riskinizi ve bunları yönetmeye yardımcı olmak için uygulanacak en iyi stratejileri anlamanıza yardımcı olmak StoneX Financial Inc. şirketinin görevidir. 

Bazıları için bu, piyasayı neyin yönlendirebileceğine dair büyük bir farkındalık iken, başkaları için fiyat riskini yönetmek için sofistike stratejiler olabilir.  

Mevcut fiyat dalgalanması norm mu yoksa önümüzdeki aylarda azalacak mı? Bundan şüpheliyim! Piyasayı etkileyecek önemli ABD hava şartlarının yanı sıra, ABD piyasalarında kalması beklenen tarımsal talep umutlarının yanı sıra, yukarıda bahsettiğim artan jeopolitik riskler ve hala mevcut enflasyonist döngünün artçı etkileriyle uğraşmak zorunda olan küresel ekonomiler var. İster sektörde yeni olun isterse tecrübeli bir tüccar, amaç aynıdır; piyasanın sizi yönetmesine izin vermek yerine fiyat riskini yönetmek. Her zaman söylediğim gibi, bırakın grafikler size yol göstersin, çevik olun, korunaklı kalın ve buna göre ticaret yapın!

* Bu makale, yalnızca ekonomik, siyasi ve/veya piyasa şartlarını gözlemleyen bir piyasa yorumu olarak görülmelidir. Bu metin, StoneX Financial Inc. (“SFI”) veya StoneX Markets LLC (“SXM”) FCM Bölümü tarafından sağlanan belirli bir ticaret stratejisine, promosyon unsuruna veya hizmet kalitesine atıfta bulunma amacı taşımaz. SFI ve SXM, bu bilgilerin üçüncü şahıslar tarafından yeniden dağıtılmasından veya bu bilgileri görmesi hedeflenmemiş kişiler tarafından alınan alım satım kararlarından sorumlu değildir. Burada yer alan bilgiler güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan elde edilmiştir, ancak doğruluğu garanti edilmez. Alım satım tercihlerinizi karşılayacak özel alım satım tavsiyeleri için SFI veya SXM tarafından görevlendirilen personelle iletişime geçiniz. Bu bilgiler yazarın görüşlerini ve bakış açılarını temsil eder ve SFI veya SXM tarafından uygulanan bakış açılarını ve alım satım stratejilerini yansıtmak zorunda değildir. 


YAZAR HAKKINDA

StoneX Financial Inc’in FCM (Vadeli İşlem Komisyonculuğu) Bölümü; dünya çapındaki tüm büyük emtia borsalarında tam hizmet, 24 saat vadeli işlem ve opsiyon komisyonculuğu, danışmanlık, takas ve uygulama hizmetleri sunmaktadır. Emtia fiyat risklerini sistematik olarak belirlemelerine ve ölçmelerine yardımcı olarak çeşitli finansal piyasalardaki müşterilere değer katıyoruz. 

Matt Ammermann, StoneX Financial Inc- FCM Bölümü’nde Doğu Avrupa/Karadeniz/MENA bölgesinde emtia risk yönetimi danışmanlığından sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Ekibi, marjları ve emtia fiyatlarının bir işletmenin operasyonu üzerindeki etkisini iyileştirmeye ve kontrol etmeye yardımcı olmak için risk yönetimi çözümleri sunmaktadır. Ammermann, yaklaşık yirmi yıldır bölgede tüm emtia gruplarından üreticiler, tüccarlar, ihracatçılar, değirmenciler ve tüketicilerle birlikte çalışarak onları fiyat risklerini nasıl etkin bir şekilde yönetebilecekleri konusunda eğitmeye ve yönlendirmeye yardımcı olmaktadır. Bir çiftlikte büyüyen ve çiftlik faaliyetlerinde aktif olarak yer alan Ammermann, piyasaların değişmekte olduğunu ve fiyat risklerini aktif olarak yöneten şirketlerin büyümek ve bu piyasa değişikliklerine uyum sağlamak için daha iyi bir konumda olacaklarını biliyor. 

StoneX Group Inc. bir bütün olarak, emtia, enerji, metal, döviz, baz metaller, değerli ve değersiz metaller, yumuşak ürünler, süt ürünleri, faiz oranları, gübre ve plastik piyasaları arasında değişen fiyat riskinin ticaretine ve yönetilmesine yardımcı olmak için dünya çapındaki müşterilerimize gelişmiş dijital platformlar, uçtan uca takas ve yürütme hizmetleri ve küresel piyasa uzmanlığı sunan kurumsal düzeyde bir finansal hizmetler zinciridir. 

Dosya Kategorisindeki Yazılar
09 Nisan 20185 dk okuma

Un değirmenlerinde sabit giderlerin optimize edilmesinde kilit noktalar

“Değirmencinin, tesisin belirlenen kapasitede çalışmasını sağlaması büyük önem taşır.  Bu ise ancak...