“Ezberler bozulmuştur.” dedi.
Tüm bu gelişmeler neticesinde gıda arz güvenliği ve gıda milliyetçiliği, lojistik sorunlar, enerji ve gübre krizi ile birlikte tarım ve gıda sektörlerinde yaşanan sorunların, sadece günümüzü değil geleceği de tehdit eder haline geldiği uyarısını yapan Emre Tekbaş, şu değerlendirmelerde bulundu: “Dünya genelinde ve bilhassa Avrupa’da tarım ve gıda sanayi sektörleri çeşitli zorluklar yaşamış, üretim gerilemeye, yer yer durma noktasına gelmiştir. Arz güvenliğinin olmadığı bir ortamda tüketicinin korunmasından ve gıda güvenliğinden bahsedemeyiz. Bu bağlamda, arz güvenliğini sağlamak adına Türkiye’nin çabalarıyla, Birleşmiş Milletler gözetiminde Rusya ve Ukrayna arasında Türkiye’de imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması hem dünya piyasalarına olumlu yansımış, hem de Türkiye’nin konumunu fazlasıyla güçlendirmiştir. Bu vesile ile başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, söz konusu anlaşmada emeği geçen herkese huzurlarınızda teşekkürlerimi arz etmek isterim.
Türkiye, jeopolitik konumu gereği, enerji ve birçok hammaddenin geçiş güzergahında yer alması, krizlere dirençli ve dinamik özelliği olan tüccar ve sanayicisi, zor koşullarda bile üretme becerisine sahip çiftçisi ile küresel eksende ülkemiz, tarım ve gıda sektöründe inanılmaz fırsatlar yakalayabilecek bir ülkedir. Söz konusu fırsatların iyi değerlendirilmesi, Tahıl Koridoru Anlaşması’nda yakalanan başarıyı küresel ölçekte taçlandırma fırsatı sunacaktır.”
Gıda güvenliğinin en önemli bileşeni olan un sanayisinin Türkiye’de oldukça aktif ve dinamik bir yapıda olduğunu ifade eden Tekbaş, Türk un sanayisinin önemine ilişkin olarak şöyle konuştu: “Gerek çiftçisi gerekse fırıncısıyla, yarattığı geliri, istihdamı ve tüketicisiyle birlikte milyonlarca kişinin hayatını doğrudan etkilemektedir. Tarihteki ilk değirmenler Anadolu topraklarında kullanılmış ve bu köklü geçmiş, günümüz Türkiye’sini hem un hem de değirmen teknolojileri üretimi ve ihracatı noktasında dünyada ilk sıralara taşımıştır. Dünyada yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen, bir ülke düşünün ki kendi insanının un ihtiyacını karşılasın, dünya un ihracatında zirvede yer alsın, gönül coğrafyamızdaki ihtiyaç sahibi insanlara yardım etsin, dünyanın her tarafına son teknoloji değirmencilik çözümleri ihraç etsin.
TÜRK UN SANAYİCİSİNE DÜŞEN SORUMLULUK…
Türk un sanayinin yurt içinde ve dünya pazarlarında gösterdiği bu başarı, bulunduğumuz yeri korumak ve geliştirmek adına bizlerin sorumluluğunu artırmaktadır. Bu sorumluluğunun farkında olan Türk un sanayicisi, ülkesine daha çok döviz kazandırmak için var gücüyle çalışmaya devam edecektir.
Söz konusu başarı aynı zamanda ciddi bir emek ve sektörel birliktelik istemektedir. Dünyanın örnek aldığı bu başarıda; öngörüsü yüksek ve isabetli politikalarla üreticiyi, sanayiciyi, tüccarı ve tüketiciyi koruyan, sektörü dinleyen, buğday piyasalarında istikrarı sağlamak için gerekli stokları oluşturan, stratejik ürün olarak belirlenen buğdayın ekim alanlarının, veriminin ve kalitesinin arttırılmasına yönelik politikaları hayata geçiren, Tarım Bakanlığı’mıza, Ticaret Bakanlığı’mıza, Toprak Mahsulleri Ofisi’mize, huzurlarınızda teşekkürlerimizi iletiyorum.”