“İşletmeler, ürün fiyatına yansıttıkları için sabit maliyetler konusunda yeterince hassas olamayabiliyor. Ancak sabit giderlerin en optimum şekilde düşük düzeyde tutulması şirketin kârlılığı ve rekabet gücünü artırması açısından kritik önem arz ediyor. Bu kapsamda tesisin yüksek kapasitede çalıştırılması, ekipman bakımı ve ayarlamalarının doğru yapılması elzem. Verimliliği artıracak, maliyetlerin düşmesine yardımcı olacak yeni teknolojilerin tesise kazandırılması şart.”

Son yıllarda enerji ve tahıl fiyatlarındaki artış eğilimi, zaten düşük kâr marjlarıyla faaliyet gösteren un fabrikalarını düşündüren önemli konu başlıkları arasında. Bu noktada nihai ürünün kalitesini düşürmeksizin, tesisteki kaynakların en rasyonel bir şekilde kullanımı, sabit giderlerin en optimum şekilde düşük düzeyde tutulması şirketin kârlılığı açısından kritik önem arz ediyor. ‘Üretim miktarı ne olursa olsun yapılması zorunlu olan giderler’ olarak nitelenen sabit giderler grubuna; yönetim giderleri, pazarlama giderleri, genel imalat giderleri, şirkete ait bina ve makinelerin amortisman giderleri, personel maaşları vb. kalemler giriyor. Sabit giderlerin üretilen unun ton başına maliyetindeki payını azaltmak için yüksek kapasite kullanımı önemli bir husus. Ekipmanın kapasitenin altında kullanılmasının önüne geçmek gerekiyor. Bu çerçevede ekipman bakımı ve ayarlamalarının doğru şekilde yapılması elzem. Yine verimliliği ve üretkenliği artıracak, maliyetlerin düşmesine yardımcı olacak yeni teknolojilerin tesise kazandırılması şart. Çalışanların israfa karşı hassas olmalarını sağlayacak teşvikler de dikkat çekilen bir diğer husus.
Özetle hem sabit hem de değişken maliyetlerin sıkı takibi, kârınızı maksimum seviyeye çıkarmada hayati rol oynuyor. İşte biz de bu noktada ne gibi tedbirler alınabileceğini dünyanın üç farklı ülkesinden üç farklı isme sorduk.