“Dünyayı temel olarak besleyen dört ürün; sorghum, buğday, mısır ve pirincin geleceği tartışmalara konu oluyor. Özellikle buğdaydaki gluten proteini çok tartışmalara sebep oluyor. Üretimi için çok su isteyen pirinç de artık gelecekte üretimi konusunda tartışma yapılan ürünlerden birisi. Sorghum, Afrika haricinde zaten çok bilinen bir ürün olmadığı için onun durumunda büyük bir değişiklik beklenmiyor. Mahşerin 4 atlısından 3’ünün durumu gelecekte iyi gözükmüyor. Tek başına koşacak tek at ise mısır olarak görünüyor.”

Prof. Dr. Mustafa BAYRAM
Gaziantep Üniversitesi, Gıda Teknolojisi Anabilimdalı Başkanı
TABADER Yönetim Kurulu Başkanı
Değirmenci Dergisi’nin değerli okurları,
Dünya tahılının yaklaşık yüzde 30’unu buğday oluşturur. Gelecekte bu oranın düşeceği düşünülüyor. Yani, yüzyıllar boyunca her yıl Ekim ayında ölüp toprağa karışan, insanlarını doyurmak için Temmuz ayında yeniden canlanan Tammuz, yakında bir daha canlanmayacak mı? Dört atlının biri yok mu olacak?
Bu coğrafyanın bilinmeyen bir geleneği vardır. Ekmek, yani buğday kutsal kabul edilir. Yere düşen ekmekse yerden alınır, öpülür ve yüksek bir yere konur. Ona ayrı bir saygı gösterilir. Bu coğrafyanın dışında başka bir yerde de buna rastlanmaz.
Bu saygının sebebi bu coğrafyanın tarihinde gizlidir. Tarihi hikayeye göre, Mezapotamya’nın Sümer tanrısı Tammuz, yıllık olarak ölür ve halkını doyurmak üzere toprağa karışırmış. Hasat ayı yani Temmuz ayı geldiğinde buğday olarak dünyaya tekrar gelirmiş. Buğdaydan yapılan ekmek o sebeple Tammuz olarak kabul edilirmiş. Hasat ayına da bu sebeple Temmuz ayı denilirmiş.
Peki Tammuz, yani buğday gelecekte var olabilecek mi? Ya da ‘mahşerin 4 atlısına ne olacak?’diye sormak lazım.
60000 yıl önce insanoğlu Afrika’dan kuzeye doğru göç etmeye başlamıştı. Afrika’da yaşarken sorghum (süpürge otu) onun en önemli ürünlerinden birisiydi. Göçün ilk durağı Ortadoğu olmuştu. Ortadoğu’da buğdayla tanıştı. Sonra bir kısmı iyice kuzeye, bir kısmı doğuya doğru tekrar göç etmeye başladı. Kuzeye devam edenler Amerika kıtasına yerleşti. Amerika’ya yerleşenler mısırla tanıştılar ve mısır onların kurtarıcısı oldu. Onlarda tanrılarını mısır bitkisi ile ilişkilendirdiler.
Doğuya yönelenler, Uzak Doğu’ya yani Asya’ya yerleştiler. Orada pirinçle tanıştılar. Onlar da eski tanrılarını pirinçle ilişkilendirdiler. Ve insanoğlunun kaderi bu dört ürüne bağlanmış oldu. Sorghum, buğday, mısır ve pirinç; mahşerin 4 atlısı. Binlerce yıl bu 4 ürün insanoğlunun ve toplumların hayatta kalmasını sağladı. Ortak kaderi beraber paylaştılar.
Göç edenlerden özellikle Amerika’daki İnkalar ve Mayalar diğer kıtalardaki akrabaları tarafından unutuldu. Tekrar buluşmaları için Amerika kıtasının tekrar keşfedilmesi gerekiyordu. Amerika’nın tekrar keşfi onların sonu olurken diğer kıta insanları için mısırın keşfi anlamına geliyordu.
Bugün dünyayı temel olarak besleyen bu 4 ürünün geleceği tartışmalara konu oluyor. Özellikle buğdaydaki gluten proteini çok tartışmalara sebep oluyor. Birileri buğday ve buğdaydan yapılan ürünleri kara listeye koymaya çalışıyor. Tüketici ise bu magazinsel haberlere dayanarak buğday ürünlerinden uzak durmaya başladı.
Diğer taraftan üretimi için çok su isteyen pirinç de artık gelecekte üretimi konusunda tartışma yapılan ürünlerden birisi oldu. Sorghum, Afrika haricinde zaten çok bilinen bir ürün olmadığı için onun durumunda büyük bir değişiklik zaten beklenmiyor.
Mahşerin 4 atlısının gelecekte 3’ünün durumu iyi gözükmüyor. Tek başına koşacak tek at ise mısır olarak görünüyor.
Mısır bugün dünya genelinde bilinen ve üretilen bir ürün. Pek çok ülkede 1., 2. ve 3. hasat olarak üretiliyor. Hem gıda, hem yem hem de çok stratejik olarak bioenerji üretiminde kullanılıyor. Türkiye’de de pek çok alanı mısır kaplamış durumda. Dünyada üretilen her kilogram mısırın bir şekilde kullanım alanı zaten mevcut.
Mısır özellikle gıda ve enerji sektöründe çok önemli. Üretiminde şu an dünyada ABD söz sahibi. Pek çok ülkede mısır ve mısır ürünleri ile diğer gıda/tarım ürünleri arasında büyük savaşlar yaşanıyor. Bu savaşların altında ne var şu an bilinmiyor. Ama bir süre sonra yüzyıllar boyunca beraber koşan 4 atın, sadece 1 tanesi koşmaya devam edecek ve diğerlerini vurmak zorunda kalacağız. Bizim buraların Tammuz’u ise bir daha Temmuz’da geri dönmeyecek.