Veli Can İLKGÜN
Satış Yöneticisi
Bayer Çevre Sağlığı Türkiye
“Hasat sonrası depolama döneminde uygun olmayan depolama şartlarında %30’lar seviyesine varan çok ciddi nicelik ve nitelik kayıpları olabildiği Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından bildirilmiştir. Bu nedenle, giderek daha da önem kazanan hasat sonrası depolama döneminde bu kayıpların önüne geçebilmek için; depolanmış ürünlerde kayıplara yol açan zararlıları tanıyıp, bu zararlılar ile doğru şekilde mücadele edilmesi gerekmektedir.”
Tohumun tarla ile buluşmasından önce başlayıp, hasada kadar olan sürede çok ciddi emekler verilerek mahsül elde edilir. Hem ticarî hem de beşerî anlamda oldukça değerlidir.
Endüstriyel üretim ve diğer kullanım alanları için başlıca girdi kaynaklarından olup; özellikle, bu dönemde temel gıda maddelerinin üretimi için kritik öneme sahip olduğu bir kez daha gündeme gelmiştir. Bu noktada mahsülün yetiştirilmesi ve hasat edilmesi kadar, hasat sonrası dönemde depolama faaliyetlerinin kilit rol oynadığı görülmüştür.
Artan dünya nüfusu, değişen beslenme alışkanlıkları, tüketicilerin gıda güvenliği hakkında endişelerinin artması ve daha birçok faktör gıda üretimi ve gıdaların dağıtımını temelden etkilemektedir. 2050 yılında 10 milyara yaklaşacak insan nüfusu için sürdürülebilir şekilde üretim artışını ve gıda kayıplarını önleme çalışmaları yürütülmektedir.
Gıda güvenliği ve tedarik zinciri düşünüldüğünde hasat sonrası depolama süreçlerinde oluşacak nitelik ve nicelik kayıplarını engellemek gerekmektedir. Bu nedenle depolama sezonu boyunca bir çok parametreye dikkat edilmektedir. Depolanan ürüne bağlı olarak sıcaklık, nem, depoların özelliği ve genel durumu, depolama süresi gibi.
Depolanmış Ürün Zararlıları’nın (ambar zararlıları) kontrolü ve mücadelesi de bunlardan biridir. Hasat sonrası depolama döneminde uygun olmayan depolama şartlarında %30’lar seviyesine varan çok ciddi nicelik ve nitelik kayıpları olabildiği Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından bildirilmiştir.
Bu nedenle, giderek daha da önem kazanan hasat sonrası depolama döneminde bu kayıpların önüne geçebilmek için; depolanmış ürünlerde kayıplara yol açan zararlıları tanıyıp, bu zararlılar ile doğru şekilde mücadele edilmesi gerekmektedir.
Depolanmış ürün zararlılarının neden olduğu problemler,
• Öncelikle bulaştıkları üründe doğrudan nicel kayıplara neden olurlar. Ağırlık kaybı doğrudan maddi zarar olarak işletmelerin karşı karşıya kaldığı olumsuzlukların başındadır.
• Zararlılar ayrıca ürünün üzerinde bıraktıkları kalıntı ve pislikler nedeniyle kalite özelliklerinde düşüşe neden olmaktadır. Elde edilmesi planlanan yarı mamül ve son mamül için ciddi kalite problemleri oluşturabilir. Üretim ve kalite maliyeti olarak zararlara yol açabilir.
• Zararlı bulaşıklılığının yoğunluğu arttıkça üründe küflenme, kızışma ve kokuşmayı da beraberinde getirmektedir. Depoda bulunan tüm ürünler risk altındadır.
• Bazı depo zararlıları dane içindeki embriyoya zarar verir ve tohumluklarda çimlenme gerçeklemeyeceğinden, çimlenme oranını azaltırlar.
• Ayrıca bulaşık ürünlerin tüketilmesi, insan ve hayvan sağlığı yönünden risk oluşturmaktadır.
• Kemirgenler tükettiğinden daha fazlasını kontamine eder, hastalık bulaştırma riski oluşturur.
Depolanan ürünlere saklama süresince bazı mikroorganizmlar, kemirgenler ve özellikle böcekler zarar vermektedirler. Bu zararlılar gıda maddelerini kemirir, kırar ve yiyerek zarar verirler.
Bundan dolayı mahsul ticarî değerini, kalitesini, fizksel ve kimyasal özelliklerini ve tohumluk ise bu vasfını kaybeder. Yapılan araştırmalar, zararlıların depolanmış tahıllarda ortalama %10’lardan başlayıp %30’lara varan ciddi kayıplar meydana getirdiğini göstermektedir.
Yıllık 10.000 ton buğday depolayan bir işletmeyi düşündüğümüzde; doğru ve etkili depo zararlıları mücadelesi ve kontrol uygulamaları yapılmadığı takdirde bu işletmede en az 1.000 ton kayıp yaşanabilir. Bu durumda maddi zarar boyutunda olumsuzluklar yaşanabilir.
• Buğday biti (Sitophilos granarius )
• Pirinç biti (Sitophilus oryzae )
• Mısır biti (Sitophilus zeamais)
• Ekin kambur biti (Rhizopertha dominica )
• Khapra böceği (Trogoderma granarium Everts)
• Arpa güvesi (Sitotroga cerealelle Oliv.)
• Kırma ve un bitleri (Tribolium confusum Duv . Tribolium molitor L.)
• Testereli böcek (Oryzaephilus surinamensis L.)
• Un kurdu (Tenebrio molitor L.)
• Ekin kara böceği (Tenebriodes mauritanicus L.)
• Değirmen güvesi (Ephestia kuehniella )
• Kuru meyve güvesi (Plodia interpunctella )
Zararlıların tür tespitinin doğru yapılması mücadelenin nasıl yapılacağı ve dolayısıyla mücadeleden alınacak sonuç ve verimliliği etkilediği için çok önemlidir.
Son olarak kemirgenler, depo ve ambarlardaki gıda maddelerini tüketmek dışından,idrar ve dışkıları vasıtasıyla pisletirler. Sıçanlar ve fareler bıraktıkları pisliklerle salmonella yayabilir. Bazı hastalıkların da yayılmasına sebep olurlar. Örneğin; tifo, tifüs, kolera, veba gibi.
Bulundukları yerleri tahrip ederler. Kemirgenler elektrik kabloları dahil çelik, beton ve plastik gibi materyalleri kemirebilir.
Fareler ve sıçanların çoğalma yeteneği çok fazladır. Bir çift sıçan ve onların yavrularının üremesi sonucu sayıları bir yılda içinde binlerce olabilir ve bu sayının çok daha üzerine çıkabilir.
En çok karşılaşılan fare türleri ;
• Norveç sıçanı (Rattus norvegius)
• Çatı sıçanı (Rattus rattus)
• Ev faresi (Mus musculus)
Gıda kaynaklarını kaldırmak başarılı kemirgen kontrolünde temel faktördür. Çöpler, gıdalar veya yemler mümkün olduğunca yalıtımlı konteynerlerde saklanmalıdır. Dışarıdaki döküntüler ve binalara yakın otlar temizlenmelidir.
Kemirgen istilası belirtileri için işletmelerin ve binaların dış çevresi düzenli ve kapsamlı bir şekilde kontrol etmek çok önemlidir. Kemirgen giriş-çıkışını engelleyen önlemler alınmalı ve izolasyonu sağlamak zorunludur. Kemirgenlerin nerede görüldüğünün veya infestasyon kanıtlarının olduğu yere dair bir harita veya planın çıkarılması faydalı olabilir. Kemirgenleri kontrol etmek için doğru uygulama ile doğru ürün kullanılması çok önemlidir.
Zararlı varlığı gıdanın güvenliği ve uygunluğu için en temel sorunlardandır. Yaşam alanlarında veya gıda tedarik zincirinde zararlı istilası görülebilir. Boş tahıl depoları, birçok zararlının yaşaması için ideal ortamlardır ve bu ortamlar düşündüğümüzden daha çok zararlıyı barındırabilir.
Ve bu zararlılıar hasat sonrası depoya gelen tahılı istila edebilir. Bu nedenle bir IPM stratejisi dahilinde mücadele edilmelidir! Tahılın depoya alımından önce bazı önlemler alınmalıdır.
Binalar, haşere ve diğer zararlıların girişini engelleyecek ve potansiyel üreme /yuvalanma alanlarını ortadan kaldıracak şekilde dizayn edilmeli. İyi şartlarda tutulmalıdır.
Haşerelerin girişine olanak sağlaması muhtemel delikler, kanalizasyonlar ve diğer yerler kapalı tutulmalıdır. Kapamanın mümkün olmadığı yerlerde haşere giriş olasılığını azaltmak için kafes tel örgünün yerleştirilmesi gibi önlemler alınmalıdır. Örnek olarak havalandırma penceleri ve gider çıkışları mutlaka uygun malzemeden üretilmiş kafes tel ile kapatılmalıdır.
İkinci aşamada böceksiz bir ortamın devamlılığını sağlamak için detaylı ve kapsamlı temizlik yapılmalıdır. Yapılacak temizlik ve fiziksel düzenlemeler genel olarak, depoların temizlenmesiyle başlar.
Böceklere yuva olabiliecek noktalar tespit edilip, uygun dayanıklı malzemeler ile tüm yarık, çatlak ve kırık yüzeyler tamir edilir. Örneğin, çelik silolarda iç yüzeylerin ve zeminin temizliğine dikkat edilmeli, yarık çatlak gibi problemler giderilmelidir.
Ayrıca çelik siloların dış çevresinin, ürün giriş-çıkış noktaları ve havalandırma kısımlarının temizliğine özen gösterilmelidir. İyi hijyen uygulamaları, teslim alınan materyallerin kontrolü ve iyi izleme; istilaları ve böylece kullanılan pestisit miktarını en aza indirger.
Boş depolardaki tüm zararlıların risklerini ortadan kaldırmak için gerekliyse boş depo ilaçlaması da yapılmalıdır. Kalıcı yüzey spreylemesi yapılırken, riskli alanlarda bulunan veya daha sonradan gelecek zararlıları kontrol etmek amacıyla, uygulama yapıldığı unutulmamalıdır.
Tüm yüzeyler ilaçlanarak haşerelerin kaçarak yayılması engellenmelidir. Uygulama yapılırken özellikle çatlak, yarık ve diğer böceklerin potansiyel saklanma alanlarına dikkat edilmelidir. Doğru dozda uygulama yapılmalı ve kalibrasyonu yapılmış uygun ilaçlama makinesi veya ekipmanı kullanılır.
Yerleşim alanı ve çevresi, istila durumunun önceden gözlenebilmesi için düzenli olarak gözden geçirilmelidir. Zararlı istilası durumunda hızlıca ve gıda güvenliği ve uygunluğu etkilenmeyecek şekilde bir müdahale yapılmalıdır. Kimyasal, fiziksel ve biyolojik öğeler; gıda güvenliği ve uygunluğuna zarar vermeyecek şekilde kullanılmalıdır.
Bayer Çevre Sağlığı Türkiye :
https://www.environmentalscience.bayer.com.tr/