Tahıl piyasaları 2020’ye dramatik bir şekilde başladı. Dünyanın önemli tahıl ihracatçıları arasındaki Avustralya’da mahsulleri de vuran yangınlar, petrol fiyatlarının artmasına neden olan Ortadoğu’daki jeopolitik gerginlikler ve elbette ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşları... Böylesine bir ortamda size tavsiyem Aristoteles’in, ‘Kendimizi dalgaların dineceği beklentisinden tamamen kurtarmalıyız. Şiddetli rüzgârlarda yelken açmayı öğrenmeliyiz’ sözlerini hatırlamak.
Elena Faige Neroba
Kıdemli Ekonomist
İş Geliştirme Müdürü, Maxigrain
Gök gürültülü bir fırtına sezinlediğiniz oldu mu hiç? Hani uyuyamazsınız, hep bir şeylerin olmasını beklersiniz ama o gelmez? İçerideki bir şey bazı dalgaları yükseltir ve uykuya dalmanıza izin vermez? Bu bir deneyimdir. Evet, sizi hayal kırıklığına uğratacağım. Bu bir deneyimdir. Zaten haberleri analiz etme işini hallettiniz ve devamında neyin geleceğini biliyorsunuz. Bu sadece bir deneyim. Ve kaçınılmaz olanın yakın olmasına rağmen sabah çayınızı içiyorsunuz.Ve sonra geçer. Ve hayat devam eder. Yılın başlangıcı tahıl piyasaları açısından hiç de kolay geçmiyor. Birçok dramatik geçiş oldu, hem doğal afetler hem de Ortadoğu’da operasyonel yük piyasaları heyecanlandırdı.
Evvela, ana doğal afetler ölümcül oldu. Avustralya Bankası Westpac, Avustralya orman yangınlarından kaynaklanan doğrudan zararı 3,5 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Açıklamada, “10 Ocak itibariyle, Avustralya sigorta şirketlerine toplam sigorta değeri 645,6 milyon dolar olan 10 bini aşkın talep açıldı.” ifadesi yer aldı. Bankanın uzmanlarının tahminlerinde belirttiği gibi, kamu tazminatı gerektiren sigortasız kayıplar “sigortalıların yaklaşık iki katı kadar”. Böylece, yetkililer tarafından şimdiden tahsis edilmiş olan 1,4 milyar dolar dikkate alındığında, “bugün felaketin toplam maliyeti yaklaşık 3,54 milyar dolar olacaktır.”
Westpac uzmanlarına göre, kıtanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden bazılarını etkileyen yangınların tarım üzerinde oldukça olumsuz bir etkisi oldu. Çiftçiler binlerce sığırı katletmek zorunda kaldı, enerji santrallerinin tahrip edilmesi süt üretimini etkiledi ve yangınların aktif olduğu bölgedeki birçok üzüm bağı tahrip oldu.
Avustralya, dünyanın en büyük yedinci süt ürünleri ihracatçısı konumunda. Taze süt, tereyağı ve peynir ve süt tozu gibi ürünleri başta Asya pazarlarına tedarik ediyor. Resmi verilere göre, 2,3 milyar dolarlık değer biçilen süt endüstrisi ülkenin dördüncü büyük tarım kolu. Ülkenin önde gelen emtia piyasası uzmanına göre, daha önce Avustralya’da süt üretiminin kuraklık nedeniyle son 22 yılın en düşük seviyesine düşmesi bekleniyor ve bu da üreticilerin talebi karşılamak için yeterli arz konusunda bir mücadele vermesine yol açtı. Rabobank analisti Michael Harvey, “Avustralya’da süt üretimi azaldığından dolayı üreticiler zaten bir sorun öngörüyorlardı.” dedi. Birçok çiftçi şimdi hayvanlarını beslemeye gayret ediyor ve bu hem süt üretimini hem de sürü üremesini etkileyebilir.
Rabobank analistleri, Avustralya’daki orman yangınlarının Queensland, Yeni Güney Galler, Victoria, Güney Avustralya, Tazmanya ve Batı Avustralya’daki 6 milyon hektarlık arazinin ülkenin tahıl ve karma yem pazarları üzerinde önemli bir etkisi olabileceğini söyledi. Analistlere göre, Avustralya mevsim yaz ortası olduğundan ve havanın düzelebileceğine dair bir belirti bulunmadığından, hasarın büyüklüğü henüz belli olmamakla birlikte ülke genelinde tahıl ürünlerinde ve karma yemlerde kayıp yaşanması bekleniyor. Ayrıca, yangınların kapladığı alanlara herhangi bir ürün ekilmesinin yasak olmasından ötürü bu yılki mahsul 2019’un çok altında olabilir.
Federal hükumetin tarım bakanı, Avustralya yangınlarından kaynaklanan toplam hayvan kaybının 100 bin başı aşacağını söyledi. Orman yangınlarında on binlerce sığır ve koyun, yangın veya boğulma sonucu öldü. Birçok çiftçi tüm mahsullerini veya sürülerini kaybetti. Ulusal Çiftçiler Federasyonu (NFF) gıda, su, ev eşyaları ve maddi bağışlar için çağrıda bulundu. Avustralya Tarım Bakanı Bridget McKenzie, olası biyolojik tehlikelerden kaçınmak için ordu ihtiyat kuvvetlerinin “öncelikli olarak” ölü hayvanlar için toplu mezar kazmaya çağrıldığını doğruladı. Binlerce yaralı hayvanın itlaf edilmesine yardımcı olmak için orman yangınlarından etkilenen eyaletlere ek 100 veteriner hekim gönderildi. Federal hükümet, otlakları restore etmek ve çiftçilere yardım etmek için iki yıl boyunca en az 2 milyar dolarlık kaynak tahsis ettiğini açıkladı. Avustralya Başbakanı Scott Morrison ülkeyi yeniden inşa etmek için “gerekli olan her şeyi ve daha fazlasını” yapmaya söz verdi.
Avustralya Tarım ve Kaynak Ekonomisi Bürosu’nun (ABARES) aralık ayı tahıl üretim tahminlerine orman yangınlarının etkisi dâhil değil. Kış mahsulü üretiminin 2019-20’de %3 düşüşle 29,4 milyon ton olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Bu, ABARES’in Eylül ayında yayınlanan tahmininin %13 oranında aşağı yönlü bir revizyonu. Tahmin edilen üretim, 2018–19’a kadar olan 10 yıllık ortalamanın yaklaşık %27 altında ve buna göre 2016–17’de elde edilen rekor üretimden sonra arka arkaya üçüncü kez rakamlar düşüş gösterecek. 2018-19 sezonuna kadarki 10 yıllık dönemde ulusal üretimin ortalama %16’sını teşkil eden Victoria kış mahsulü üretiminin yaklaşık %24’lük bir paya ulaşması bekleniyor. Başlıca kış mahsullerinden bahsetmek gerekirse, buğday üretiminin %8 azalarak 2018-19’a kadarki 10 yıllık dönemin ortalamasının %35 altına tekabül eden 15,9 milyon ton düzeyinde olacağı tahmin edilmektedir. Arpa üretiminin ise %4 artarak 2018-19’a kadarki 10 yıllık dönemin ortalamasının %3 altına tekabül eden 8,7 milyon ton düzeyinde olacağı tahmin edilmektedir. Kanola üretiminin %4 düşüşle 2018-19’a kadarki 10 yıllık dönemin ortalamasının %35 altına tekabül eden 2,1 milyon tona düşmesi bekleniyor. Diğer ürünler arasında nohut üretiminin %2’lik artışla 289 bin tona, yulaf üretiminin ise %5 artarak 935 bin tona yükseleceği tahmin edilmektedir. Bir sonraki raporda rakamlar revize edilecektir, ancak yine de Avustralyalı çiftçilerin hayvancılık endüstrisi üzerindeki ana olumsuz etkisi değişmemiş olacak.
Tahıl piyasalarını etkileyen ikinci olay ise ABD-İran geriliminin petrol fiyatlarını artırması oldu. Her ne kadar şu anda buğday konusunda kendi kendine yeten veya buna yakın konumda olsa da, İran’ın özellikle bölge ülkeleri açısından tahıl pazarında önemli bir oyuncu olduğunu unutmamalıyız. İran, dünyada en büyük ekmek tüketilen ülkeler arasında yer alıyor ve hükumet yeterli erzak sağlamak için buğday arzını yönetiyor. Uluslararası Tahıl Konseyi’ne (IGC) göre, İran’ın 2019-20 sezonundaki toplam tahıl üretimi, yıllık bazda 0,5 milyon tonluk artışla 19 milyon tona ulaşabilir. Buna göre, buğday rakamları geçen seneki seviyesini koruyarak 14,5 milyon ton olacak. Geçen sezon 2,8 milyon ton olan arpa üretiminin ise 2019-20 sezonunda 3,2 milyon olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
İran’ın 2019-20 yılındaki toplam tahıl ithalatının da 12,5 milyon tondan 13,3 milyon tona yükseleceği tahmin ediliyor. Artış büyük ölçüde 5,5 milyon tonu Brezilya menşeli olan 9,8 milyon tonluk mısırdan kaynaklanıyor. Arpa ithalatı 2019-20’de 3,2 milyon ton olarak tahmin edilmekte. İran’ın 2019-20 sezonunda geçen yıl olduğu gibi 2,2 milyon ton soya fasulyesi ithal etmesi bekleniyor. IGC’nin 2 milyon ton seviyesindeki soya küspesi ithalatına dair tahmini değişmedi.
Ancak Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro’nun İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından ABD Başkanı Donald Trump’ın safında yer almasının ardından İran, artık Brezilya’dan mısır almayacağını açıkladı. Bugün İran’a tahıl tedarik eden birkaç ülke var. Örneğin, mevcut sezonun başlangıcından itibaren Rusya, resmi gümrük istatistiklerinde göstermeksizin 0,7 milyon tondan fazla mısır, 0,5 milyon ton arpa ve 100 bin tona yakın buğday sattı. Rusya, İran’ın talebini kısmen karşılayabilir ancak bu tüm mallar için mümkün değil. Vurgulanması gereken bir diğer mesele de çatışmanın yükselmesinden bir hafta kadar önce İran’ın bir miktar buğday sevkiyatı için Rusya ile anlaşma yapmış olması. İlk olarak 1-3 milyon tonluk bir söylenti oldu, ancak daha sonra Rusya Tahıl Birliği Şubat 2020’den önce yaklaşık 130 bin tonluk ithalat yapılacağını duyurdu.
Tahıl piyasalarının merakla takip ettiği üçüncü başlık ise ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı. İki ülke arasında tansiyonu düşürmesi beklenen ticaret anlaşmasının birinci faslı 15 Ocak’ta imzalandı. Anlaşma koşulları önceden açıklanmadığından, hem vadeli işlemler hem de nakit piyasalarında fiyatlar arttı. Ama imza töreninin ardından ortalık biraz yatıştı. Çin, önümüzdeki iki yıl boyunca Amerikan ürün ve hizmet alımlarını en az 200 milyar dolar artırmayı kabul etti. Ancak anlaşmada asıl soruna küçük bir ifadeyle değinmekle yetinilmiş: “piyasa koşullarında”. Ticaret savaşından önce Çin, ABD mallarına yılda 130 milyar dolar ve hizmetlere de 56 milyar dolar harcamıştı. 2017 rakamları, yeni belirlenen hedeften çok daha az. Ayrıca, Çin, 2017 yılının rakamlarına kıyasla ek imalat alımlarında 2020’de 32,9 milyar dolarlık ve 2021’de 44,8 milyar dolarlık artış, enerjide ise en az 52,4 milyar dolarlık ek alım taahhüdünde bulundu.
Çin’in iki yılda ABD’den 32 milyar dolarlık tarım ürünü taahhüdü bizim için en ilginç olan kısım. Ancak en iyi ticaret yılı istatistiklerini karşılaştırmaya çalışırsak bile bunun imkânsız olduğunu görürüz. Mısırın en iyi yılları 13,7 milyar dolarla 2011 veya 69,75 milyon tonla 2018; soyanın 24,8 milyar dolarla 2012 veya 57,8 milyon tonla 2016; buğdayın 11,3 milyar dolarla 2008 veya 43,9 milyon tonla 1981. Bunların hiçbirinin aynı yıl olmadığına ve maksimum değerin de hacimlerden farklı olmadığına muhakkak dikkat etmeliyiz. Bunların yanı sıra, en iyi yılların toplamı dahi hedeflenen hacmin sadece biraz üzerinde. Diğer yandan fiyatlar bu yıllardan iki kat daha düşük.
Dolayısıyla size tavsiyem bir şeylerin olabileceğini hissederek Aristoteles’i hatırlamak: “Kendimizi dalgaların dineceği beklentisinden tamamen kurtarmalıyız. Şiddetli rüzgârlarda yelken açmayı öğrenmeliyiz”.