2024 yılında tahıl piyasalarının nispeten sakin geçmesinin ardından, yeni yıl, istikrar ve belirsizliğin karışımını beraberinde getiriyor. Ukrayna’daki savaşın iki yıl önce meydana getirdiği dramatik aksaklıkların aksine, küresel piyasalar 2025’e daha stabil bir başlangıç yaptı. Ancak, jeopolitik gerilimler ve makroekonomik belirsizlikler, karmaşık bir ticaret ortamı oluşturuyor. Piyasa aktörleri, birbirine zıt güçlerin oluşturduğu bu karmaşık ortamda dikkatli bir şekilde hareket etmek zorunda.
2024’te küresel tahıl piyasaları genel olarak istikrarlıydı. Bu istikrar, bazı bölgelerdeki olumsuz hava koşullarına karşılık, diğer bölgelerdeki olumlu hava şartlarının etkisiyle sağlandı. Hava koşulları bazı alanlarda olumsuz etkiler meydana getirmiş olsa da, dünya çapında buğday, mısır, pirinç ve soya fasulyesi üretimi genel olarak istikrarlıydı. 2024’te küresel gıda emtia fiyatları, 2023’e göre ortalama %2,1 daha düşük seviyelerde gerçekleşti. FAO Tahıl Fiyat Endeksi, bir önceki yıla göre %13,3 düşürek 113,5 puana geriledi ve 2022’deki rekor seviyelerin ardından ikinci kez yıllık bir düşüş yaşandı.
ABD Tarım Bakanlığı (USDA) ocak ayı projeksiyonları, jeopolitik gerilimler, değişken enerji piyasaları ve olumsuz hava koşulları nedeniyle 2024-25 sezonunda başlıca tahıllar için arzın daralacağını gösteriyor. 2024-25 sezonudan küresel buğday üretiminin 793,2 milyon ton olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Bu da bir önceki sezona göre küçük bir artışa işaret ediyor. Ancak, küresel buğday stoklarının 258,9 milyon tona gerileyerek, 2023-24 sezonuna göre %3,2’lik bir azalma göstermesi öngörülüyor. Bu düşüş, sabit tüketim seviyeleri arasında arz sıkıntısını yansıtıyor. Buğday ihracatının da düşmesi bekleniyor ve 2024-25 sezonu için bu rakamın 212,3 milyon ton olması, bir önceki yılın 224,1 milyon tonluk seviyesinin %5,3 altında kalması öngörülüyor.
Küresel mısır arzı, üretim ve stoklardaki azalma nedeniyle baskı altında. Mısır üretiminin 1.214,3 milyon ton olması bekleniyor. Bu da bir önceki sezona göre %1,3’lük bir düşüş anlamına geliyor. Sezon sonu stokların daha da derin bir düşüş göstererek 254,2 milyon tona gerilemesi ve 2023-24 sezonuna göre %6,8’lik bir azalma yaşanması öngörülüyor.
Küresel pirinç üretimi güçlü kalmaya devam ediyor. 2024-25 için üretimin 532,9 milyon ton civarında olması bekleniyor. Soya fasulyesinde ise, Güney Amerika’da önümüzdeki aylarda olumlu hava koşullarının sürmesi durumunda küresel arzın yeterli olması öngörülüyor.

Bu üretim tablosu, küresel piyasaları şekillendiren dış faktörlerle daha da karmaşık hale geliyor. ABD’nin ticaret politikalarındaki olası değişiklikler, Karadeniz bölgesindeki devam eden çatışmalar ve Orta Doğu’daki istikrarsızlık, küresel tarım ve gıda emtia piyasalarını bozabilir. Kuraklık ve sel gibi olumsuz hava olayları, verimi ve lojistiği etkilemeye devam ederken, dalgalı enerji fiyatları—özellikle doğalgaz—gübre üretim maliyetlerini artırarak tarımsal girdi maliyetlerini yükseltebilir.
YENİ TİCARET SAVAŞLARI, KÜRESEL TAHIL PİYASALARINI SARSABİLİR
Değirmenci Dergisi’ne konuşan Uluslararası Gıda Politikaları Araştırma Enstitüsü (IFPRI) Kıdemli Araştırma Görevlisi ve USDA eski baş ekonomisti Joe Glauber, Donald Trump’ın 2025’te küresel tahıl piyasalarına olası etkileri hakkında görüşlerini paylaştı. Glauber, Trump’ın başkanlığa dönüşü ve ticaret ile dış politika hedeflerine ulaşmak için gümrük vergilerini bir araç olarak kullanma tehditlerinin küresel tahıl piyasalarında önemli belirsizliklere yol açacağını vurguladı. Ancak, hedeflerin ve eylemlerin tam olarak ne olacağı belirsizliğini koruyor. Başkan adayı olarak Trump, Çin’e %60 gümrük vergisi uygulamayı ve tüm ABD ticaret ortaklarına %10-20 arasında bir tarife uygulamayı önermişti. Başkan seçildikten sonra ise Çin’e yönelik gümrük vergilerini 10 puan artırma ve Kanada ile Meksika’ya, sınırda göçmenlik ve uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgili sorunları çözmedikleri takdirde %25 gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulundu. Ayrıca, Trump, BRICS ülkelerine, ABD doları kullanımını terk etmeleri durumunda %100 gümrük vergisi uygulamayı da önerdi.
Bu tehditlerin Trump’ın ocak ayında göreve başlamasıyla gerçeğe dönüşüp dönüşmeyeceği ya da sadece siyasi söylemler olup olmayacağı belirsiz olsa da, Glauber bir ticaret savaşının potansiyel olarak yıkıcı etkilerine dikkat çekerek, “Açık olan bir şey var. ABD ile Çin arasında, ABD ve NAFTA ortakları arasında ya da ABD ile AB arasında bir ticaret savaşı yaşanırsa, tarım sektörü büyük olasılıkla bundan en fazla zararı görecektir.” uyarısında bulundu. Trump’ın ilk dönem başkanlığına atıfta bulunan Glauber, diğer ülkeler tarafından uygulanan misilleme ticaret önlemleri sırasında ABD tarım ihracatlarının sık sık hedef alındığını hatırlattı. Bu karşı tedbirler, ABD tahıl üreticileri için büyük kayıplara yol açtı ve hükümetin sağladığı önemli yardımlar, tarım sektöründeki daha şiddetli gelir düşüşlerini engelleyebildi.
JEOPOLİTİK RİSKLER VE MAKROEKONOMİK BELİRSİZLİKLER KISKACINDA TAHIL TİCARETİ
Değirmenci’ye değerlendirmelerde bulunan Peak Trading Research şirketinin araştırma departmanı direktörü Dave Whitcomb, “Pazar katılımcıları, arz tarafındaki bolluk, jeopolitik gerilimler ve makroekonomik belirsizliklerin karmaşık ağını dikkatlice aşmak zorundalar.” diyerek, tahıl tüccarları ve sektör paydaşları için gereken hassas dengeyi vurguladı. Whitcomb’a göre Brezilya, elverişli hava koşullarıyla birlikte, ülkenin potansiyel olarak rekor kıracak bir üretim yılına hazırlık yaparak arz tarafındaki hikayeyi domine edecek. Whitcomb, “Erken hasat göstergeleri ve ekim durumu, ülkenin 170 milyon tonun üzerinde bir soya fasulyesi rekoru kırabileceğini gösteriyor. Bu bolluk, küresel ticaret akışlarını önemli ölçüde etkileyebilir, özellikle de 2025 Şubat ayında başlayacak olan ABD ihracat beklentilerini.” dedi.

Jeopolitik ortam, tahıl piyasalarına daha fazla belirsizlik katıyor. Whitcomb, gelen yeni ABD yönetiminin ticaret politikalarının, özellikle gümrüklerle ilgili tehditlerin, şimdiden piyasa davranışlarını etkilediğini vurgulayarak, “Tüccarlar, 2025 tarifelerinin uygulanması öncesinde sevkiyatları güvence altına almak için acele ediyorlar. Ancak bu talep artışı yavaşlama eğiliminde.” diye konuştu. Buna ek olarak, süregelen jeopolitik gerilimlerden kaynaklanan dalgalı ham petrol fiyatları, emtia piyasasının genelini etkiliyor, zaman zaman destek sağlarken zaman zaman da ters rüzgar görevi görüyor.
Çin’in yavaşlayan ekonomik büyümesi, bir diğer kritik değişkeni oluşturuyor. Buna dikkat çeken Whitcomb, “Yuan, yakın zamanda 15 aylık dip seviyelere düştü ve bonoların gerilemesi, dünyanın en büyük emtia alıcısının daha yavaş büyüme konusunda endişelerini yansıtıyor. Dünyanın en büyük tarım ithalatçısındaki bu ekonomik kırılganlık, küresel talep eğilimlerini önemli ölçüde etkileyebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD Merkez Bankası’nın para politikası ve ABD dolarının gücünün de tahıl piyasaları için belirleyici faktör olmaya devam edeceğini belirten Whitcomb, doların gücünün emtia piyasaları için sürekli bir rüzgar oluşturduğunu ve yörüngesinin büyük ölçüde enflasyon ve istihdam verilerine bağlı olacağını ifade etti.
Dave Whitcomb, 2025 yılı için zorlukları ve fırsatları net bir aksiyon çağrısıyla şöyle özetledi: “Bu çeşitli güçler bir araya geldikçe, 2025 atik ticaret stratejilerinin gerekli olacağı bir yıl olarak şekilleniyor. Güney Amerika’daki rekor üretimle birlikte arz dengeleri aşağı yönlü görünse de jeopolitik gerilimler, enerji piyasaları ve mevsimsel modeller arasındaki etkileşim dönemsel fırsatlar yaratabilir. Başarı büyük olasılıkla bu rekabet halindeki faktörleri dikkatle dengelemeye ve hava durumu, politika değişiklikleri ve makroekonomik göstergelerdeki değişimlere karşı tetikte olmaya bağlı olacak.”
KÜRESEL İKLİM DİNAMİKLERİ
Jeopolitik riskler tahıl piyasalarıyla ilgili tartışmaların merkezinde yer alırken, iklim ve hava koşullarının etkisini de göz önünde bulundurmak çok önemli. Değirmenci’ye özel açıklamalarda bulunan EarthDaily Agro Kıdemli Analisti Natalja Skuratovic, en son atmosferik ve okyanus koşullarının Mayıs 2024’ten bu yana sabit kalan ENSO-nötr modeller sergilemeye devam ettiğini söyledi. Skuratovic, “Deniz yüzeyi sıcaklıkları orta ve doğu ekvatoral Pasifik’in büyük bölümünde ortalamanın biraz altında” dedi. Bu koşullara rağmen, Dünya Meteoroloji Örgütü’nün son güncellemesi önümüzdeki üç ay içinde La Niña koşullarının ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Ancak Skuratovic, bu koşulların ‘zayıf ve kısa ömürlü’ olmasının beklendiğini kaydetti. Devam eden iklim değişikliği bağlamında Skuratovic, La Niña’nın serinletici etkisinin küresel hava modellerini kısa süreliğine etkileyebileceğini, ancak küresel ısınmanın uzun vadeli sonuçlarını tersine çevirmeyeceğini vurguladı. Skuratovic , “La Niña’nın serinletici etkisi muhtemelen kısa süreli olacak ve küresel ısınmanın uzun vadeli etkilerini tersine çevirmeyecektir.” yorumunu yaptı.

Tahıl sektörünün karşı karşıya olduğu jeopolitik riskleri incelerken, küresel tahıl üretimi, ihracatı ve ithalatında önemli rol oynayan bölge ve ülkelere odaklanmak da aynı derecede önemli. Avrupa Birliği, ABD, Latin Amerika, Avustralya ve Rusya gibi kilit oyuncular küresel tahıl piyasalarının istikrarını ve akışını etkiliyor. Bu bölgelerdeki üretim eğilimlerini, ihracat stratejilerini ve ekonomik koşulları anlamak, tahıl endüstrisinin geleceği ve önümüzdeki yıllarda karşılaşabileceği zorluklar hakkında hayati bilgiler sunuyor.
AB TAHIL ÜRETİMİ ARTACAK
Avrupa tahıl ticaret birliği COCERAL, 2025 mahsulüne ilişkin ilk tahmininde, AB’ye üye 27 ülke genelinde tahıl üretiminde mütevazı bir büyümeye işaret etti. Toplam tahıl üretiminin 2024 yılındaki 259.3 milyon tona kıyasla 2025 yılında 274.9 milyon tona yükselmesi öngörülürken, bu rakam, bazı üye devletlerdeki verim artışı ve ekim alanlarının genişlemesine bağlı olarak yıllık %6’lık bir artışı yansıtıyor.
2024 yılında 114,1 milyon ton olan yumuşak buğday üretiminin, 2025 yılında %10,9’luk bir artışla 126,5 milyon tona ulaşması bekleniyor. AB mısır üretiminin de 60 milyon tondan 61,8 milyon tona çıkması tahmin ediliyor.
RUSYA’NIN BUĞDAY REKOLTESİ 2021’DEN BU YANA EN DÜŞÜK SEVİYEYE İNECEK
Rusya, üretimdeki önemli düşüşe rağmen 2024 yılında dünyanın en büyük buğday ihracatçısı konumunu korudu. Ülke, Orta Doğu, Afrika ve Asya dahil olmak üzere kilit bölgelerin en büyük tedarikçisi olmaya devam ediyor. Moskova, kasım ayı sonunda, 15 Şubat-30 Haziran 2025 tarihleri arasındaki dönem için 11 milyon ton buğday ihracat kotası açıkladı. Bu kota, aynı dönemde tüm tahıllar için geçen yılki 29 milyon tonluk kotadan oldukça düşük. Kotanın düşürülmesi, içinde bulunduğumuz sezonun ikinci yarısında Rusya’dan çok daha dar bir buğday arzı olacağına işaret ediyor.
Rusya İstatistik Kurumu Rosstat’a göre, 2023’te 144,96 milyon ton olan tahıl hasadı, 2024 yılında 124,96 milyon tona geriledi. Buğday üretimi 2023’teki 92,9 milyon tondan 82,4 milyon tona; arpa üretimi 21,1 milyon tondan 16,7 milyon tona; mısır üretimi ise 16,6 milyon tondan 13,2 milyon tona geriledi.
Karadeniz tahıl piyasalarının önde gelen danışmanlık şirketlerinden SovEcon, aralık ayı sonunda 2025 yılı Rusya buğday üretimi tahminini aşağı yönlü olarak 3 milyon ton revize ederek 78,7 milyon ton olarak açıkladı. Bu tahmin gerçekleşirse, 2021’den bu yana en küçük buğday rekoltesi olacak ve beş yıllık ortalama olan 88,2 milyon tonun altına düşecek. SovEcon ayrıca kasım ayında 44,1 milyon ton olan Rusya buğday ihracat tahminini de 43,7 milyon tona düşürdü.
UKRAYNA TAHIL İHRACATININ GÖRÜNÜMÜ
Ukrayna Tarım Politikaları Bakanlığı verilerine göre, Ukrayna’nın 2024/25 sezonundaki tahıl ve yağlı tohum ihracatı 46,9 milyon ton olarak öngörülüyor. Buğday ihracatının 16,2 milyon ton, mısır ihracatının ise 20,5 milyon ton olacağı tahmin ediliyor. Ukrayna’nın buğday üretimi beklentileri aşarak 22,3 milyon tona ulaştı. Ülkede kışlık buğday ekim sezonu boyunca olumsuz hava koşullarının meydana getirdiği zorluklara rağmen, buğday ekim alanlarının artması bekleniyor. SovEcon’un Ukrayna’nın 2025 buğday rekoltesi için ilk tahmini 21,1 milyon ton. Bu rakam beş yıllık ortalama olan 24,2 milyon tonun altında kalıyor.
BREZİLYA TAHILI İÇİN İYİMSER BİR YIL
Diğer bir tahıl devi Brezilya’da tarım sektörü zorlu geçen 2024’ün ardından 2025’e iyimser bir bakış ile girdi. Brezilya merkezli SA Commodities’in Yardımcı Direktörü Luiz Carlos dos Santos Jr., Değirmenci’ye yaptığı açıklamada, “Geçen yıl sektör %3’lük bir düşüşle Brezilya ekonomisi üzerinde bir fren görevi gördüyse de, bu yıl tarım sektörünün ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılasını (GSYH) yeniden artırması bekleniyor.” dedi. Analistler, 2025 yılında tarımsal GSYH’nin %3 ile %5,5 arasında büyüyeceğini tahmin ediyor. 2024’e göre bir toparlanma olsa da 2023’te görülen %16’lık kayda değer büyümenin hala altında.
Son tahminlere göre Brezilya’da tahıl üretiminin 2023/24 sezonuna kıyasla %8,2’lik (veya 24,5 milyon ton) bir artışla 322,4 milyon tona ulaşması bekleniyor. Soya fasulyesi üretimi, bir önceki yıla göre %12,5 artışla 166,2 milyon ton olarak öngörülen üretimle başı çekiyor. Luiz, “Hava koşulları tüm bölgelerde soya fasulyesi ekimi için elverişli seyrederek ekimin hızla ilerlemesini sağladı.” dedi. İlk mahsul mısır ekimi de beklenen alanın %65,1’ini kapsasa da, bu tahıl için düşük piyasa fiyatları nedeniyle toplam ekilen alan %5,9 oranında azaldı. Buğdayda ise ekilen alanda hafif bir azalma olmasına rağmen, Orta-Güney bölgesinde iyileşen hava koşulları 2023 yılına kıyasla daha iyi ortalama verim elde edilmesini sağladı.

Tahıl ticaretine dair de öngörülerde bulunan Luiz, “İhracat cephesinde, Brezilya 2025 yılında 103 milyon ton tahıl sevk etmeye hazırlanıyor. Ancak lojistik zorluklar devam ediyor ve sektör, ABD’de de dahil olmak üzere jeopolitik gelişmeler konusunda temkinli davranmaya devam ediyor. Yurt içinde ise soya fasulyesi üretiminin, biyodizel talebinin de etkisiyle rekor tüketim seviyelerini karşılaması bekleniyor.” diye konuştu. Luiz burada önemli bir zorluğa da dikkat çekti: Yükselen dolar. “Güçlenen dolar ihracatı artırırken, gübre ve tarım ilaçları gibi temel girdilerin ithalat maliyetini artırarak özellikle küçük ve orta ölçekli üreticilerin kar marjları üzerinde baskı oluşturuyor.” diyen Brezilyalı uzman, bu durumu hafifletmek için girdilerin ve verimliliği artırıcı teknolojilerin yerli üretimine yatırım yapılması gerektiğini vurguladı.
ARJANTİN’DE İKLİM ENDİŞESİ
Dünyanın en büyük soya fasulyesi küspesi ve yağı ihracatçısı olan Arjantin, 2025 yılı için karmaşık bir görünümle karşı karşıya. Soya fasulyesi için tahmin edilen ekili alan 18,5 milyon hektarda sabit kalırken, üretimin 52 ila 55 milyon ton arasında olacağı öngörülüyor. 2024’teki sonbahar yağmurları bir miktar rahatlama sağlamış olsa da, 2025 için iklim ile ilgili endişeler büyük önem taşıyor. Rosario Tahıl Borsası’na göre, 2024 yılında yağış miktarı %26 oranında artarak 700 ila 1.200 milimetre arasında değişiklik gösterdi. Ancak aralık ayında ve ocak ayının başlarında yaşanan aşırı sıcaklar ve su sıkıntısı mahsulün gelişimiyle ilgili endişeleri artırdı. Luiz, “Ocak ayının ilk yarısına ilişkin tahminler, Arjantin, Paraguay ve güney Brezilya’daki hasadı olumsuz etkileyebilecek düşük yağışa işaret ediyor” dedi. Ocak ayının ikinci yarısı için ise beklentiler iyileşiyor ve yağmurun verimi artırması bekleniyor. Luiz, “Brezilya’da olduğu gibi Los Hermanos (Arjantin) topraklarında da iklimin belirleyici bir faktör olacağından hiç şüphemiz yok.” diye ekledi.
AVUSTRALYA BUĞDAY PİYASASINA BAKIŞ
Tarım ekonomisti ve “Savaş ve Buğday” kitabının yazarı Dennis Voznesenski, Değirmenci’ye Avustralya’nın 2024/25 sezonundaki buğday görünümüne ilişkin görüşlerini paylaşarak ülkenin buğday üretimi ve ihracatındaki gelişmelere değindi. Avustralya’da kış mahsulü hasat sezonu sona ererken, ülkenin tahmini 30,6 milyon ton buğday üreteceği ve bu rakamın bir önceki yılki 25,9 milyon tona göre önemli bir artış göstereceği tahmin ediliyor. Voznesenski, hava koşullarına bağlı bazı gecikmelere rağmen hasadın beklentileri aştığını ve Batı Avustralya’daki buğday üretiminin 10,8 milyon ton ile rekor seviyedeki üçüncü en büyük üretime ulaşacağının beklendiğini belirtti.
Olumlu hasat sonuçlarının yanı sıra Avustralya dolarının değer kaybetmesi de yerel ekmeklik buğday fiyatlarının güçlü kalmasında önemli bir rol oynadı. Eylül 2024’te 0,69 USD olan Avustralya doları, Ocak 2025 itibariyle 0,62 USD’ye kadar değer kaybetti. Voznesenski, bu kur değişiminin buğday fiyatlarının hasat döneminde görülen olağan mevsimsel düşük seviyelere inmesini engellediğine dikkat çekti.
MISIR’IN BUĞDAY İTHALAT GÖRÜNÜMÜ
Mısır’ın dünyanın en büyük buğday ithalatçısı konumu göz önüne alındığında, küresel tahıl piyasalarındaki rolü önemli. Değirmenci’ye konuşan Mısır merkezli Granos Oros for Global Agri Business Solutions and Export şirketinin CEO’su Nouran Ezzeldin, Mısır’ın 2025 yılı buğday ithalatı görünümüne ilişkin bilgiler verdi. Mısır’ın ithalat ihtiyacının, büyük nüfusu ve buğdayın ülkenin beslenmesinde, özellikle de ekmek sübvansiyon programı için oynadığı merkezi rol nedeniyle önemini koruduğunu belirten Ezzeldin, “Buğday ithalat ihtiyacımızın 2025 yılında da yüksek kalması bekleniyor. Yurt içi buğday üretiminin 2024/2025 sezonunda yaklaşık 9,5 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor, ancak toplam tüketim 18 milyon tonu aşacak. Bu da önemli bir açık meydana getiriyor ve ithalatın önemini korumasını zorunlu kılıyor.” dedi.

Ezzeldin, ithalatının %50-55’ini gerçekleştiren Rusya’nın Mısır’ın en büyük buğday tedarikçisi olduğunu, Rusya’yı %20-25 ile Ukrayna’nın izlediğini kaydetti. Ancak jeopolitik gerilimler, özellikle de Ukrayna’da devam eden çatışma, buğdayın ulaşılabilirliğini ve fiyatını etkileyebilir. Mısır’ın bu tür riskleri azaltmak için son yıllarda tedarikçilerini çeşitlendirdiğini belirten Ezzeldin, “Hindistan son zamanlarda önemli bir tedarikçi olarak ortaya çıktı. Arjantin ve Fransa gibi ülkeler de ithalatımızda önemli bir rol oynuyor.” diye konuştu. Haziran 2025’e kadar teslim edilmek üzere, ağırlıklı olarak Rusya, Romanya ve Ukrayna’dan 1.267 milyon ton buğday satın alındığını aktardı.
Kaynakları çeşitlendirmenin yanı sıra Mısır, yerel tarımsal verimliliği artırmak için de çalışıyor. Ezzeldin, “Yeni ıslah edilen arazilerde buğday ekimini genişletme ve daha iyi sulama teknolojilerine yatırım yapma çabaları devam ediyor. Ancak kısa vadede bu önlemlerin ithalat açığını tamamen kapatması pek mümkün görünmüyor. Mısır’ın 2025’teki buğday ithalatı görünümü, uygun fiyatlarla istikrarlı tedarik sağlamaya odaklanarak güçlü kalmaya devam edecek. Buğdayın Mısır’ın gıda güvenliği ve ekmek sübvansiyon programı için önemi göz önüne alındığında, ülke buğday tedarik zincirlerinde çeşitlendirme ve istikrara öncelik vermeyi sürdürecektir.” ifadelerini kullandı.
HUBUDER Başkanı Erbap’tan tahıl piyasaları ve un sektörüne dair kritik öngörüler
Gürsel Erbap
Türkiye’de hububat ticareti ile uğraşan firmaları aynı çatı altında toplayan Hububat Tedarikçileri Derneği’nin (HUBUDER) Başkanı ve Doruk Un CEO’su Gürsel Erbap, Değirmenci Dergisi’ne 2025 küresel tahıl piyasaları ve Türkiye un ihracatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
2025 yılında küresel tahıl piyasalarını en çok etkileyecek faktörleri, ‘iklim koşulları ve yakın coğrafyamızdaki savaşlar’ olarak sıralayan Erbap, “ABD’de yeni Trump yönetiminin alacağı kararların, muhtemel yeni vergi ve kotalar ekonominin yönünü belirlerken, tahıl piyasalarını da etkileyeceğini düşünüyorum. Avrupa Birliği’ndeki ekim alanları ve verimlilik, aynı zamanda Ukrayna’nın savaş sonucunda tarımsal alanları nasıl kullanacağı da en önemli etkenlerden biri olacak. Dünyadaki stokların arz ve tüketimin bugünkü durumuna bakacak olursak Kuzey Yarımküre’deki ülkeler dünya arz ve talebini belirleyecektir. Türkiye açısından yeni şekillenecek Suriye’deki yönetimin politikaları da önemli bir etken olacaktır.” değerlendirmesini yaptı.
HUBUDER başkanı seçilmesinin ardından ilk açıklamasını Değirmenci’ye yapan Erbap, ülkemizde geçtiğimiz haziranda getirilen buğday ithalat kısıtlamasının piyasalara etkisine dair de, “2024 yılındaki ithalat yasağından dolayı Rusya’daki buğday stokları bir miktar artmış ve özellikle Mısır, ihracatta öne çıkmıştır. Aynı zamanda Rusya, un ihracatında lojistiğin el verdiği tüm ülkelere ihracatını artırmaya başlamıştır.” dedi.
HUBUDER Başkanı, dünya lideri Türk un sanayicilerinin 2025 ihracat beklenti ve öngörülerini şu sözlerle paylaştı: “2025 yılının ilk yarısı, 2024’ün ikinci yarısına paralel devam eder. İkinci yarıdan itibaren yeni hasat dönemi ile birlikte yeniden hareketlilik sağlanır. Bu dönem içerisinde kaybedilmiş müşterilerin bir kısmı kazanılabilir. Ancak kalite konusunda eğer bir aksama oluşursa 2025’in büyük çoğunluğunu kayıp olarak görebiliriz. Özellikle un ihracatımızın %50’ye yakın kısmını yaptığımız Irak pazarında, değirmen sayılarının giderek artması, Bağdat’ın korumacı politikaları ve un ithalatına koyduğu vergilerden dolayı çok önemli kayıplar yaşayacağımızı düşünüyorum.”