Birkaç yıl önce, global tahıl piyasalarını nispeten öngörülebilir olarak tanımlayabilirdik. Fiyatlar daha çok hava şartlarındaki değişikliklere tepki verirdi. Ancak son yıllarda, tahıl piyasalarında giderek artan bir dalgalanma söz konusu. Piyasalar ayrıca, kendi doğasından kaynaklanan gelişmelerin dışında farklı belirsizliklere de hazırlanıyor. Fiyat dalgalanmaları, çiftçiler ve alıcılar için durumu aşırı derecede zor hale getiriyor. Kapak dosyamızda tahıl piyasalarında dalgalanmaya neden olan faktörlere daha yakından bakmaya çalıştık.
Tahıllar, dünya genelinde tarım ve sürdürülebilir gıda güvenliği açısından büyük öneme sahiptir. Gayet dinamik olan uluslararası tahıl ticareti, küresel gıda ticaretinin yaklaşık %10’unu teşkil etmektedir. Uluslararası Tahıl Konseyi’ne (IGC) göre, tahıl ticaretinin 2019/2020 döneminde tüm zamanların rekorunu kırarak 375 milyon tona (yıllık bazda %3 artış) ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünya genelindeki tahıl üretiminin, 2019/20 döneminde bir önceki yıla göre %1 oranıda artarak 2.162 milyon tona yükseleceği öngörülmüştü. Mısır üretimindeki düşüşe rağmen, buğday ve arpada artan rekolte sayesinde bu düzeye ulaşılması bekleniyor. Toplam tahıl tüketiminin de rekor kırarak 2.188 milyon tonu bulacağı tahmin edilmişti.
Birkaç yıl önce, tahıl piyasaları ‘yatay’ olarak seyrederken nispeten öngörülebilir bir durum söz konusuydu. Fiyatlar daha çok hava şartlarındaki değişikliklere tepki verirdi. Şu anda piyasalar kendi doğasından kaynaklanan gelişmelerin dışında farklı belirsizliklere de hazırlanıyor. Makroekonomik ve jeopolitik gelişmeler, tahıl piyasalarını etkiliyor. Üretimle ilgili maliyetler doğrudan etkilenirken; talep, ihracat, ithalat ve dönem sonu stokları da yeni bir denge bulunana kadar hareketleniyor. Yüksek akaryakıt ve nakliye maliyetlerinden ve finansal piyasalar da bu dalgalanma üzerinde giderek daha fazla role sahip oluyor. Hava şartlarında mevsim normallerinin dışındaki değişiklikler de küresel ısınmadan dolayı daha sık ve şiddetli hale geliyor ve piyasaların daha çok finansallaştığı günümüzde bu değişikliklere olan tepki daha güçlü oluyor. Artık fiyat değişiklikleri daha ani ve acımasız şekilde gerçekleşiyor.
Tahıl ticareti, iklimden ya da diğer sebeplerden kaynaklanan muhtemel üretim düşüşlerine çözüm bulmaya yardımcı oluyor. Çiftçi, sanayici ve tüketicilerin refahına katkıda bulunuyor. Küresel tahıl piyasaları son yıllarda giderken artan dalgalanmaya karşı karşıya kalırken, gıda zincirindeki paydaşlar da bu durumdan doğrudan etkilendi. Fiyat dalgalanmaları, Fiyat dalgalanmaları, çiftçiler ve alıcıların önlerini görmelerini aşırı derecede zor hale getiriyor ve ayrıca 2007-2008 yıllarında görülen gıda zamlarında olduğu gibi siyasi istikrarsızlık tehlikesini ortaya çıkarıyor. Gıda tedarik zincirinde fiyat dalgalanmaları, tarım sektöründe uzun dönemli rekabeti de tehdit ediyor. Bu yüzden, piyasadaki istikrarsızlığın arkasında yatan sebeplerin ve faktörlerin belirlenmesi büyük önem taşıyor.

Dmitry Rylko

Andrey Sizov
Küresel tahıl ticaretini etkileyen en önemli faktörler nelerdir? Tahıl tüccarlarının bugün karşı karışya oldukları en önemli zorluklar hangileridir? Değirmenci dergisine konuşan SovEcon Genel Müdürü Andrey Sizov, en önemli zorlukları; ‘düşük fiyatlar, düşük kâr majları ve çiftçilerin giderek daha eğitimli ve bilgili hale gelmeleri’ olarak sıralıyor. Moskova merkezli Tarım Piyasası Çalışmaları Enstitüsü (IKAR) Direktörü Dmitry Rylko da bu konuda Sizov ile hemfikir: “Tüm dünyada karşı karşıya olduğumuz en büyük zorluk, gerçekten de çiftçilerin giderek daha akıllı hareket etmeleri ve başta bulunduğumuz bölgede olmak üzere giderek daha büyük oyuncular haline gelmeleri. Ayrıca, farkındalıkları ve pazarlık güçleri büyük oranda artıyor.” Rylko, gıda tüccarlarının dijitalleşme sürecini yeterine takip edemediklerinden de yakınıyor ve “Ticari değerlerimiz olan itibarımızı ve kişisel ilişkilerimizi nasıl dijital hale getireceğimiz bir soru işareti olarak duruyor.” ifadelerini kullandı.
ABD ile Çin arasında ticaret alanında patlak veren sorunlar da dünya tahıl piyasasını endişeye sevk eden gelişmeler arasında yer alıyor. Bu konuya dikkat çeken Uluslararası Tahıl Konseyi’nden yapılan açıklamada, “Arz-talep temelindeki değişikliklere ek olarak, son yıllarda küresel tahıl ticaretini önündeki en önemli zorluklardan biri de piyasanın başlıca oyuncuları arasında giderek artan gerginlikler. Ticaretin önüne farklı şekillerde çıkarılan engeller giderek daha çok ve karmaşık bir hal alıyor ve küresel ticaretin serbest akışı önünde en önemli zorluklardan birini oluşturuyor.” ifadelerine yer veriliyor.
PİYASALARDA KORONAVİRÜS ETKİSİ
Aralık ayında Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs, Türkiye dahil 180’i aşkın ülkeye yayılırken, küresel çapta bir sağlık krizinin çok ötesine geçerek birçok sektörü vurdu. Virüsün etkisini gösterdiği sektörlerden biri de tahıl ticareti ve endüstrisi oldu. Washington’dan İstanbul’a, Madrid’den Bangkok’a, dünyanın dört bir tarafında insanlar un, makarna ve bakliyat gibi temel gıda maddelerini almak için marketlere akın etti. Amerika’nın en büyük perakende zincirlerinden biri olan Walmart, raflarda un bulundurmakta zorluk çekti. Avrupa’nın en büyük tahıl endüstrisine sahip Fransa’da makarna ve un satışları, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre üç kat arttı. Fransız firmalar, değirmenlere buğday sevkiyatı yapacak araç ve değirmenleri tam kapasite çalıştıracak personel bulmakta zorluk yaşadı.
Şimdiden ekonomilere etkisi İkinci Dünya Savaşı yılları ile kıyaslanan salgın, sadece tüketicileri değil, hükümetleri de gıda stoklamak, gıda kaynaklarını güvence altına almak üzere harekete geçirdi. Türkiye’nin ardından dünyanın ikinci büyük un ihracatçısı olan Kazakistan, yurt dışına un satışını en az 15 Nisan’a kadar askıya aldı. Dünyanın en büyük üçüncü pirinç ihracatçısı Vietnam yeni pirinç satış sözleşmelerini geçici olarak durdurdu. Fransa’da hükümet, gıda sektörünü ‘öncelikli stratejik sektör” ilan etti. Dünyanın bir numaralı buğday ihracatçısı Rusya, buğday sevkiyatına yasak getirmeyi gündemine aldı. Rusya şimdilik bu yönde bir karar almasa da buna kapıyı açık bırakarak durumu haftalık olarak değerlendirdiğini duyurdu. En büyük pirinç üreticisi ve tüketicisi olan Çin, bir yıl yetecek büyüklükte pirinç ve buğday stoğuna sahip olmasına rağmen bu mahsullerde yerli üretimi artırmak için üreticisine her zamankinden daha fazla satın alma sözü verdi. Cezayir ve Türkiye gibi önemli buğday ithalatçıları da yeni alımlar için ihaleye çıktı. Fas, buğday ithalat vergilerindeki muafiyeti haziran ortasına kadar uzattı.
Bu gelişmelerle birlikte ABD’nin Chicago emtia borsasında işlem gören vadeli buğday kontratlarının fiyatı, mart ayında % 8’den fazla arttı. Yaşanan bu derin belirsizlik sürecinde ABD doları, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine karşı yükselişe geçti. Bu da söz konusu ülkelerin genellikle dolar cinsinden fiyatlandırılan buğday ve diğer tahılları satın alma gücünü azalttı.
Tüm bu olup bitenler, “Tahıl tedarik zincirlerini ve ticaret akışlarını daha da bozacak korumacılık dalgasının başlangıcı mı?” sorusunu akıllara getirdi. Uzmanlar, böyle bir sürecin dünya gıda güvenliğini tehdit edeceği uyarısında bulunuyor. Panik alımları, korumacı politikalarla birleştiğinde daha yüksek gıda fiyatları ile karşı karşıya kalabileceğimiz ifade ediliyor. Reuters’a konuşan dünyaca muteber Chatham House analistlerinden Tim Benton, “Hükümetler küresel bir arz olmasını sağlamak için işbirliği içinde çalışmazlar, sadece uluslarını ilk sıraya koyarlarsa, durum daha da kötüleşebilir. Gelecek yıl için panikle alım yapıyorsanız, fiyatlar artacak ve fiyatlar yükseldikçe politika yapıcılar daha fazla panikleyecek” uyarısını yapıyor.
Halbuki ABD Tarım Bakanlığı’nın son istatistiklerine göre dünya bu yıl buğdayda herhangi bir kıtlık yaşamayacak. Küresel yıl sonu buğday stoğu, 287 milyon ton gibi bir rekor kıracak. Geçtiğimiz yıl pirinçte 175.3 milyon ton olan yıl sonu stoğunun ise bu yıl 182.3 milyon ton olması öngörülüyor.
Peki ortada bir arz sorunu yoksa bir gıda krizi riski var mı? Bunun cevabını da FAO’nun kıdemli ekonomistlerinden Abdolreza Abbassian veriyor: “Büyük buğday ve pirinç ithalatçıları mayıs veya haziran aylarında sevkiyat alamayacaklarını düşünürlerse ne olur? İşte küresel bir gıda arzı krizine yol açabilecek şey budur.”
DEĞİŞEN TÜKETİCİ TALEPLERİ
Piyasaları şekillendiren önemli faktörlerden biri de toplumun talepleri. Dünya genelinde değişen tüketim eğilimleri, küresel ticaret akışını da etkiliyor. Tüketiciler, gıda konusundaki beklentilerinde sadece fiyata odaklanmak yerine artık sağlık, besleyicilik, gıdanın güvenilir olması, sürdürülebilirlik, menşe, kolay ulaşım, çevre, iklim değişikliği, hayvan refahı ve benzeri konularda seçici olmaya başladı. Bunun yanında, dünya genelinde kişi başına düşen tüketim miktarı artarken, dünyanın bazı bölgelerinde kendi kendine yeterlilik oranı da artıyor. Bu durumun da küresel ticaret akışını etkilemesi bekleniyor. Sizov’a göre küresel tüketimin etkileri iki farklı ülke grubu için ayrı ayrı değerlendirilmeli: “1- Gelişmiş ülkeler: Özellikle de glutensiz beslenmenin popüler olmasına yol açan trendlerle ilgili kimine göre farkındalığın artmasına, kimine göre yanlış bilgilendirmeye dayalı bir süreç söz konusu. Başta kırmızı et olmak üzere et tüketiminde azalma ve tahıl talebinde düşüş görülüyor. Yeni CRISPR buğday çeşitleri, yeni ekmek ve makarna ürünlerine yeni müşteriler çekebilir. 2-Gelişmekte olan ülkeler: kırmızı ve beyaz et tüketimindeki artış (ivmesi azalmakla birlikte) hâlâ güçlü. Bunun sonucunda da yem talebi artıyor.”
Tahıl tüccarları ayrıca, Asya genelinde Afrika domuz gribi salgını konusunda da endişeli. Ancak Sizov, Çin’de yemlik buğday tüketimini neredeyse değişmediğine dikkat çekiyor. Yağlı tohum piyasalarına kıyasla, hastalığın tahıl üzerindeki etkisi sınırlı kalmıştı. Rylko’ya göre de salgının etkisi, Trump’ın attığı tweetler kadar bile etkili olmadı.
KARADENİZ ETKİSİ
Dünya genelinde tahıl ticareti, global talep güçlendikçe artmaya devam edecek. Bu yüzden de ihracatçı bölgeler arasındaki rekabet sertleşecek. Rusya ve Ukrayna’nın başını çektiği Karadeniz bölgesi son 5 yılda öne çıktı. Dünya tahıl ticaretinin üçte biri bu bölgeden kaynaklanıyor. Uzmanlar, Karadeniz bölgesinin ağırlığının uzun vadede süreceğini belirtiyor. Karadeniz ülkelerinin pazar paylarıyla ilgili tahminlerde bulunan Rylko, “Hiç şüphe yok ki artacak. İlginç olan şu ki; fiyat keşfi ve risk yönetiminde SRW adı verilen yumuşak kırmızı Amerikan kış buğdayına ilgi devam ederken, fiziksel ticaret büyük ölçüde Meksika Körfezi’nden Karadeniz Havzası’na kaydı.” ifadelerini kullanıyor.
Sizov ise Rusya ve Ukrayna’nın pazar paylarını artırmaları konusunda daha temkinli konuşuyor: “Bu, kolay olmayacak. Son 3 yıldır bölgeden yapılan ihracat stabil görünüyor. Her iki ülkenin de bir sonraki aşamaya geçebilmek için reforma ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. Ukrayna’da tarım arazisi piyasasının liberalleştirilmesiyle böyle bir adım atabilir.”
DOSYA İÇERİKLERİ
- Tahıl pazarında ana fırsatlar ve zorluklar
Bugün küresel tahıl ticareti, arz ve talep arasındaki boşluğu doldurmayı sağlayan gıda sistemimizin bir parçası. Yükselen gelirler ve artan nüfusun kentleşmesi değişen beslenme tercihlerine katkıda bulunduğundan, küresel tahıl ve yağlı tohum ticaretinin kalıpları sürekli olarak gelişmektedir. Uluslararası Tahıl Konseyi (IGC) sekreterliği, tahıl ve yağlı tohum pazarında 2020 yılı için ana fırsatlar ve zorlukların neler olabileceğini Değirmenci Dergisi için yazdı.
[button color="red" size="small" link="https://millermagazine.com/tahil-pazarinda-ana-firsatlar-ve-zorluklar/.html" icon="" target="true"]Devamını Oku>>[/button]
- Tahıl ticaretindeki dinamikler
“Piyasalar sürekli bir belirsizlik ve değişim hâlindedir ve para bariz olanı es geçip beklenmedik olana oynamakla kazanılır.” – George Soros
[button color="red" size="small" link="https://millermagazine.com/tahil-ticaretindeki-dinamikler/.html" icon="" target="true"]Devamını Oku>>[/button]
- Tahıl piyasalarında risklere karşı nasıl korunuruz?
“Hedging ve risk yönetimi, emtia fiyatlarının marjların ve işletmelerin operasyonları üzerindeki etkilerinin iyileştirilmesi ve kontrol altında tutulmasına yardımcı olur. Her şirketin içinde bulunduğu şartlar ve sahip olduğu bilgi birikimi, hedging işlemlerine olan yaklaşımını etkileyecektir. Ancak bir fiyat riskiyle karşı karşıya kaldıklarında bunu bir şekilde ele almaları gerekmektedir. Öyleyse bazen ‘ben haklı çıktım’ demenin keyfini çıkarmaktan vazgeçmeli ve bunun yerine çok daha az yanılmayı tercih etmeliyiz! Önemli olan, kendimizi risklere karşı koruma altına almak!”
[button color="red" size="small" link="https://millermagazine.com/tahil-piyasalarinda-risklere-karsi-nasil-korunuruz/.html" icon="" target="true"]Devamını Oku>>[/button]