Haluk TEZCAN
Yönetim Kurulu Başkanı
Ege Un Sanayicileri Derneği (EUSD)
Saygıdeğer Değirmenci Dergisi okurları,
Hepinizi EUSD Derneği üyeleri adına saygıyla selamlıyorum.
Seçimler, terör olayları ve daralan ihracat pazarları, 2015 yılının bütününe damgasını vurdu. Bütün bu olumsuzlukların gölgesinde geçirdiğimiz süreçte, yıllık büyümenin % 4 olarak kaydedilmesi, söz konusu şartlar altında bir başarıdır. Ayrıca içerisinde yer aldığımız tarım sektörünün, % 7,6 büyümüş olması da ayrı bir başarıdır.
Büyüme performansımız çok iyi olmakla birlikte, kendi kategorimizdeki ülkelere kıyasla performansımızın sürdürülür olabilmesi için hepimizin AR-GE’ye, sürdürülebilir tarım ve ihracat politikalarına ve insan kaynağına ihtiyacı olduğu da unutulmamalıdır. Aksi takdirde bu başarı, uzun vadede kalıcılığını koruma riski oluşturmaktadır.
Dış politikada yaşadığımız sorunlar ve yakın coğrafyamızın içinde bulunduğu durum, ihracat pazarlarımızın daralmasına neden olabilmektedir. Bu durumda alternatif pazarları da mutlaka acilen değerlendirmek zorundayız. Her zaman övünçle dile getirdiğimiz gibi bundan sonra da “buğdayın anavatanıyız” ve “değirmencilik endüstrisindeki en başarılı ülkeyiz” diyebilmemiz için sanayi yatırımlarının ve üretimin önündeki engellerin, bariyerlerin bir bir kaldırılması, gerekirse konjonktürel durumlarda pozitif ayrımcılığa tabi tutulması gerekmektedir. Bu sayede un sanayicimiz sadece işini büyütmeye ve geliştirmeye odaklanabilir. Çünkü büyüyen sanayi, artan ihracat demek, büyüyen Türkiye demek, refah seviyesi yüksek bir millet demektir.
Bu bakışla baktığımızda, dünyadaki gelişen ülkelerle rekabet edebilmemiz için Endüstri 4.0 devrimine uyum sağlayabilmemiz de kaçınılmazdır. Hepimizin bildiği gibi Endüstri 4.0 ile birlikte, sanayide üretim miktarı ve kalite artarken hammadde ve atıklar da azalacak. Enerji ve su gibi kıt kaynaklar gereğinden fazla kullanılmayacak, çevre ve doğa daha az kirlenecek.
Endüstri 4.0, bir yönüyle iş gücü talebinin azalması anlamına da geliyor. Ancak bu aynı zamanda nitelikli, bilgili ve teknolojiyi kullanabilecek bireylere ihtiyacımızın artacağına da işaret etmektedir. Bu nedenle, iş gücümüzde sektörümüzün önünü açacak olan değirmencilik bölümlerine sahip çıkmamız gerekiyor. Diğer taraftan da Türkiye’nin hem makine üreticisi hem de ithalatçısı olduğunu görüyoruz. İthal edilen makinelerin çoğu bilgisayar kontrollü, ancak bunların kullanılmasında sıkıntılar yaşanıyor ve işletmelerimiz makinelerin özelliklerinden tam olarak yararlanamıyorlar. Kendi ürettiklerimizi de bilgisayar temelli yazılımlarla yeterince güçlendiremiyor, makinelerin kendi aralarındaki iletişimini sağlayamıyoruz. Yazılım ve bilgisayar kontrollü yeni bir sürece girmiş bulunmaktayız ve bu sürece en kısa sürede uyum sağlamalıyız.
2016 yılı hasat sezonuna girmiş bulunmaktayız. Bu yıl, hasat geçen yıllara göre erken başladı. Bölgemizde, 2016 yılı buğday rekoltesinin 2015 yılı kadar verimli olmasa da, ona yakın olacağı tahmin edilmektedir. Ancak hasattaki ürün kalitesinin geçen yıldan daha güzel olduğunu söyleyebilirim. Dünya genelindeki buğday piyasalarının da genel olarak sorunsuz olduğu tahmin ediliyor. Dileğim, beklentilerimizin karşılığını alabildiğimiz, emeklerimizin bereketli olduğu bir hasat sezonu geçirmemizdir.
Ülkemizin yeni Başbakanı ve İzmir Milletvekilimiz Sayın Binali YILDIRIM’la, Türkiye’nin tekrar huzur iklimine kavuşarak 2023 hedeflerine yürüyeceğine inanıyorum.
Bütün Değirmenci Dergisi okurlarının, bol bereketli bir dönem geçirmesini temenni ediyorum.
Saygılarımla…