COVID-19 salgını öncelikle bir halk sağlığı sorunu olmasına rağmen, virüsün yayılmasını kontrol altına almak için alınan önlemler, özellikle insan ve malların dolaşımına getirilen kısıtlamalar, tahıl tedarik zincirinin tüm seviyeleri üzerinde önemli bir etki yaptı. Geciken teslimatlar ve hızla artan navlun oranları, tahıl ihracatçıları ve ithalatçıları üzerinde yoğun baskı oluşturuyor. Global gıda arz zincirlerinin zorlanması gıda kıtlığı endişesini ve fiyat artışlarını beraberinde getirdi.
Dünya genelinde ciddi can kaybına yol açan COVID-19 salgını, toplum sağlığı, gıda sistemleri ve çalışma hayatı üzerinde benzeri görülmemiş sorunlara yol açtı. Salgının sebep olduğu ekonomik ve sosyal sonuçlar felaket düzeyinde. Pandemi, gelirleri azaltarak ve gıda tedarik zincirlerini bozarak hemen hemen her ülkede gıda güvencesine dair endişeleri de artırdı.
Gıda sistemini bir bütün olarak etkileyen salgın, gıda tedarik sisteminin ne kadar kırılgan olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Sınırların kapatılması, ticaret kısıtlamaları ve üreticilerin girdi almak ya da ürünlerini satmak için pazara ulaşmasını ve tarım işçilerinin hasat için tarlalara gitmelerini engelleyen karantina önlemleri gibi sorunlar hem yerel hem de uluslararası ölçekte tedarik zincirlerini zorladı.
Salgın, global gıda tedarik zincirleri üzerinde inanılmaz bir baskı oluşturdu. Global gıda arz zincirlerinin zorlanması gıda kıtlığı endişesini ve fiyat artışlarını beraberinde getirdi. Tahıl piyasalarında arz-talep dengesi bozuldu. Tahılda ihracatçı konumunda olan ülkeler gıda güvenliğini sağlamak adına yurt dışı satışlarına sınırlamalar ve kotalar getirdi. Tahıl ithal eden ülkeler ise panik alışverişleri ile vatandaşlarını korumak ve arz garantisini sağlamak için stok yapmaya yöneldi. Gıda ithal etmek zorunda olan ülkeler, nakliye süreçlerinin yavaşlamasından olumsuz etkilenirken, bu ülkelerin para birimlerinin dolara karşı değer kaybetmesi de alım güçlerini düşürdü. Dünyada gıda fiyatları artış eğiliminde.
Son yıllarda ürün çeşitliliğinde artış, teknolojik gelişmeler ve maliyet yönetimi gibi nedenlerle tedarik zincirleri gittikçe küreselleşti. Hammaddeler ve aramallar çeşitlenerek, ana tedarikçiler ve onların tedarikçileri arttı ve farklı coğrafi bölgelere dağıldı. İthalat kısıtlamaları ve lojistikte aksamalar gibi nedenlerle, pandemi döneminde bu uzun ve dağınık zincir yapılarının kırılganlık riskleri arttı. Bu gibi deneyimler, işletmelere tedarik ve üretimde maliyet düşürmenin yanı sıra sürüdürülebilirlik gibi faktörlerlerin de önemini gösterdi. Üretim ve tedarik kanallarını farklı bölgelere çeşitlendirerek riski dağıtan, daha esnek ve çevik tedarik zincirlerine sahip işletmeler krizi daha iyi yönetti.
Salgın gibi yüksek belirsizlik ve risk durumlarında ürünlerde stokların sürdürülebilirliğinin kritik önemi de görüldü. Arz talep oynaklıklarıyla oluşabilecek arz yetersizlikleri veya aşırı stokları dengelemek açısından özellikle temel ihtiyaçları karşılayacak kapasitede bölgesel tahıl depoları kurarak ve lisanslı depoculuğu yaygınlaştırarak ürünleri korumak ve sürdürülebilir kılmak önemli. Önümüzdeki süreçte bunlara yönelik ihtiyaç ve talebin artması bekleniyor.
Küresel olarak ticareti yapılan tarım ürünlerinin oranı 2000’li yıllardan itibaren artış gösterdi. Tarım ürünlerinde artan küresel ticaret, coğrafi alanları etkileyen arz şoklarına karşı direnci artırıyor ve daha verimli bir küresel gıda tedarik zincirine imkan tanıyor. Bununla birlikte, küresel ticaret sistemine güvenmek, sistemi aksatan ticaret kısıtlamaları gibi olaylara karşı kırılganlığı artırıyor. COVID-19 salgını, küresel tedarik zincirlerinde aksamalara neden oldu. Ancak küresel ticaretin toparlanması ve uzun vadede büyümeye devam etmesi bekleniyor.
Salgın, seyahat ve sosyal mesafe üzerinde benzeri görülmemiş kontroller getirdi ve bunların olumsuz ekonomik sonuçları hâlâ devam ediyor. Halk sağlığı acil önlemleri, dünya çapında tarımsal gıda sistemlerinin hem arz hem de talep tarafını bozdu. Pandemi, küresel konteyner navlun tedarik zincirini istikrarsızlaştırdı. Geciken teslimatlar ve hızla artan navlun oranları, tahıl ihracatçıları ve ithalatçıları üzerinde yoğun baskı oluşturuyor. Bazı sektör uzmanları, aylarca süren sevkiyat gecikmeleri, işgücü yetersizliği ve jeopolitik gerilimler nedeniyle zaten zayıflamış olan, hassas bir şekilde ayarlanmış dünya ticaret ağının karmaşıklığını koruduğu için sorunların devam edebileceğine inanıyor.
NAVLUN FİYATLARINDA REKOR ARTIŞ
Pandeminin getirdiği son zorluklar, tahıl tedarik zincirinin ulaşım sektörüne ne kadar bağımlı olduğunu açıkça ortaya koydu. Küresel ticarete konu olan malların en az %85’i deniz yolu ile taşınıyor. Geçen yıl ise denizyolu navlun maliyetleri fırladı. Tüketicilerden gelen yüksek talep, pandemi kısıtlamalarının kalıcı etkileriyle birleşerek, 2021’in büyük bölümünde deniz taşımacılığı maliyetlerinin fırlamasına neden oldu. 40 ft’lik bir konteyner taşıma maliyetini ölçen Drewry dünya konteyner endeksi, bir yıl öncesine göre % 170 arttı. Şanghay’dan Rotterdam’a kadar özellikle rağbet gören bazı rotalarda navlun fiyatları neredeyse %200 arttı. Dünyanın en işlek limanlarına sahip Çin’in, ‘sıfır-COVID’ politikası kapsamında sıkı salgın önlemlerine devam etmesi deniz taşımacılığı üzerindeki baskıyı daha da artırıyor. Örneğin, Çin’den Amerika Birleşik Devletleri’ne bir konteyner göndermenin maliyeti, 20.000 doları aşarak rekor seviyeye ulaştı.
Salgının ne zaman biteceği belirsizliğini korurken, COVID-19, ekonomik sektörlerdeki aksama, tahıl ticaretine getirilen sınırlayıcı tedbirler, tarım işçiliğinin yetersizliği, aşırı iklim olayları gibi faktörlerle küresel gıda tedarik zincirini tehdit etmeye devam ediyor. Pek çok ülke, pandeminin gıda tedarik zincirinin performansı üzerindeki etkilerini azaltmaya yönelik politikalar benimsemiş olsa da, hâlâ önemli sorunlar var. Mevcut tedarik zinciri krizi geçici olabilir. Ancak iklim değişikliği ve piyasalarda düzensizlik hüküm sürdükçe küresel ticaretteki oynaklık kalıcı hale gelebilir.
Pandemi dönemi, oluşan ihtiyaçları ve talepleri gözlemleyerek uygun yenilikçi çözümler üreten ülkeler ve şirketlerin önemli fırsatlar yakalayacağı öngörülüyor. Bu bakımdan tahıl endüstrisi paydaşları, verimliliği artıracak, kayıpları azaltacak teknoloji ve dijitalleşme yatırımlarına ağırlık veriyor. Dijital dönüşüm, tedarik zincirinde yaşanan sorunlara kısmen çözüm getirebilir. Ancak uluslararası ticaret konusunda düşünme biçimimizde radikal bir dönüşüme gitmek daha da önemli.
----- KAPAK DOSYASI İÇERİKLERİ ----—
-
Covid-19, gıda tedarik zincirinde tamamen yeni beklenmedik riskleri ve operasyonel maliyetleri tetikledi. Değirmenciler olarak bizler artan buğday fiyatlarına ek olarak hâlâ nakliye gecikmeleri ve artan maliyetlerle karşı karşıyayız. Küresel hububat talebinin artması, lojistik ve nakliye ağları üzerindeki baskıyı artırırken, beraberinde daha yüksek nakliye maliyetlerini getirdi.
Devamı İçin >>>
- Birkaç yıl önce tahıl piyasaları nispeten durgun ve öngörülebilir olarak nitelenebilirdi. Ancak günümüzde ise dünyanın dört bir yanındaki değirmenciler, hayvan yemi üreticileri ve tahıl işleyicileri gibi endüstriyel kullanıcılar, bu hasat sezonunda tahıl fiyatlarının keskin bir şekilde artmasıyla birlikte benzeri görülmemiş dalgalanmalarla mücadele ediyor.
Devamı İçin >>>