Urfa Göbeklitepe, bir kadının elinden toprakla buluşma anıdır buğday için. On binlerce yıllık hikâyenin kahramanıdır artık Göbeklitepe. O insanoğlunun geleceğini değiştirmemiştir aslında, geleceğini ona hediye emiştir. Cennetteki Aden Bahçesi’nin burada olduğu rivayet edilir. Yasak elma ile cennetten ayrılmak zorunda kalan Âdem ile Havva’nın yeniden yaşama tutunduğu yerdir. Bilge kadın Havva ilk buğdayı toprakla buluşturmuştur. O gün Anadolu’da toprağa sunulan en büyük hediye olan buğday ile toprak artık ana olarak tarihe not düşülürken, toprak da kadın da o günden sonra bereketin, bolluğun ve zenginliğin simgesi olmuştur. Bilge kadının kulağına buğdayın sırrını Herut ve Merut melekleri fısıldamıştır. Onlar yeryüzünde mucizenin imgesidir mitolojide.
Anadolu eşsiz bir coğrafyadır, burada öyküler ırmakların sularıyla tarihe karışır, yol bulur ve on binlerce yıl uzağa akar. Anadolu’da kurulan sofralarda lokmalar hikâyeleriyle can bulur. Anadolu’da tohum kök salar, insan kök salar ve tarihe ilmek ilmek not düşer büyük hikâyelerle günü geldiğinde anlatılmak üzere. Bir parça ekmek, doğanın hikâye anlatıcısıdır. Yaşama, insanlığa Anadolu’nun hikâyesini aktarır, yüzlerce zanaatkârın ustalığını paylaşır dünya sofralarında.
Neden bu hikâyeleri bizimle paylaşıyorsunuz dediğinizi duyar gibiyim. Coğrafi işaretler terimini pek çoğunuzun duyduğunu tahmin ediyorum. Uzun yıllardır Hindistan, Hollanda gibi ülkeler, yaşadıkları coğrafyaya ait coğrafi işaretler kapsamındaki tüm değerlerini tescil altına alıp sınırları ortadan kalkmış dünya köyünde gerçek bir farklılık, anlamlı bir ayrıştırmaya gidiyorlar. Bu konuda da çok başarılılar. Bahsettiğim ülkelerde binlerce coğrafi işaretli ürün hem o bölgede yaşayan halka hem de söz konusu ürünleri üreten üreticiye ticari bir kazanç sağlamakta olup en önemlisi de ülkeler tanıtımlarını şimdi güçlü, tarihten beslenen hikâyelerle yapıyorlar. Bir dilim ekmek unutulur ama bir tutam aşk hikâyesi asla unutulmaz. Aşkın hikâyesinin anlatıldığı Panettone senede bir ay hikâyesiyle sofralara konuk olur. İtalyan Toni’nin başrolde olduğu aşk ve sadakatin öyküsü uğradığı tüm sofralarda ve damaklarda umut ve heves yaratır. İtalya’nın gastronomi turizmindeki yeri bu ve benzeri hikâyelerle daha da sağlamlaşır. Sadece İtalya mı? Fransız peynirleri, İsviçre çikolataları coğrafi işaretler kapsamına alındığından hem kalitesiyle koruma altına alınmış olur hem de dilden dile destan olur ülkeyi de, kültürü de geleceğe taşır.
COĞRAFİ İŞARETLER NEDİR?
Bu kadar bahsetmişken dilerseniz coğrafi işaretlerin ne olduğuna bakalım kısaca. Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle kökenin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren ad veya işaretlere “coğrafi işaret” denir. Ayırt edici özelliği ile ön plana çıkan ve bulunduğu bölge ile özdeşleşen doğal ürünler, tarım maden ve el sanatları ile sanayi ürünlerine verilen işaretlerdir. Kısaca tanımladığımız coğrafi işaretlerin birçok yönü bulunmaktadır.
Coğrafi işaretler, Türkiye için de büyük büyük bir şanstır. Buğday ihracatçılarının 2023 hedefi olan 2,5 milyar dolar için katma değerli ürünler piyasaya sürülmeli, ihracata konu olmalı. Artık sadece un değil hikâyesi olan ürünler dünya pazarında anlam kazanmakta. Almanya’nın Pumpernickel ekmeği dünyanın dört bir tarafına ihraç edilmekte olup hem buğday tüccarlarına hem de sözkonusu ekmek üreticilerine gelir sağlamaktadır. Almanya’da Soest kilisesindeki İsa ve Havarileri’nin son yemeği çalışması kilisenin camını süslerken, tüm dünyadan gezginler bu çalışmayı görmek ve ekmeğin hikâyesini dinlemek için binlerce dolar harcamaya razılar. Ekmeğin hikâyesi sosyal medyada milyonlarca beğeni alırken, her yıl onlarca yazıya konuk olarak dünyanın bambaşka köşelerinde birçok insanın yeni turizm destinasyonu olmaya devam etmektedir.
Toprak, tohum, insan, yağmur, doğa değişir, yaşam değişir. Rüzgâr değişir, toprak da tohum da canlıdır her gün değişir. Bu nedenledir ki yarına ulaşan bugünün tohumu değil, bugünün el izidir. Yarına öyküler kalır. Ekmeğin bir dilimi tarihtir, coğrafyadır, edebiyattır, sosyal hayattır geçmişin izi, mirasıdır, öğütüdür geleceğe toprağın.
MİTOLOJİDE BİR DİLİM EKMEK
Anadolu’nun on binlerce yıllık öyküsü mitolojiye konu olur bir dilim ekmek ile. Güzeller güzeli Persephone’nin hazin kaçırılış öyküsünde Anadolu’nun yokluğu, kuraklığıdır. Ekinler başak vermez Hades’in Persephone’yi kaçırmasıyla. Onun gidişiyle yeryüzünde kıtlık baş gösterir, ekinler küser, buğdaylar başak vermez. Hades yeryüzünün en güzel kızı bereket tanrısı Persephone’ye nar yedirmiştir. Aşkın sembolü olan narı yiyen Persephone Hades’e âşık olmuş ve yeryüzüne gelmek istememiştir. Olimpos’tan ayrılan annesi Demeter tüm dünyayı dolaşmış adaklar adamıştır. En sonunda Hades ile anlaşan Zeus onun ekin ve hasat zamanı yeryüzünde kalan zamanlarda da yeraltında kalmasını sağlamışlardır. O günden sonra Anadolu’ya bereket ve bolluk gelmiştir yeniden.
Coğrafi işaretlerin birçok faydası vardır. Bunlardan en önemlilerinden biri insana çocukluğunu sunmasıdır. Bir dilim ekmek parçası insanın çocukluğu, hayali, umudu ve mahallesidir. Bir dilim yöredir, gelenektir. O dilimi nerede görseniz ayırt eder, görür görmez tanırsınız. O koku uzaktan bile hissedilir, farklıdır, çok uzaklardan gelen akrabalar gibidir. Dünyanın neresine giderseniz gidin bir tanıdıkla karşılaşmaktır. Geleneğin geleceğe taşınması, yerelin dünyaya hediyesidir.
Tarımsal üretim sadece ekonomik bir faaliyet değildir. Toplumların sürdürülebilir gelişiminin sağlanması, doğal kaynakların korunması ve geleceğe taşınması konunun temel 2 çerçevesidir. Ve toplumlar varlıklarını, gelecek umutlarıyla beslerler. Gelecek geçmişten beslenen, geçmişle güçlenen büyük bir heves ve ideal ister. Ortak hedef için ortak geçmişte, kültür tetikleyici ve motive edici en önemli güçtür. Bir olmak, birlik olmak bugün ve gelecek için olmazsa olmazıdır toplumların.
Bu sebepledir ki yöresel ürünler, lezzetler, yöresel üretim koşulları, yerel üretim yöntemleri, yöresel kaynaklar, yöresel geleneklere sahip çıkmak onları korumak çok önemlidir. Tüm bu değer ve kültür unsurları toplumu bir arada tutan temel yapı taşları ve motivasyon araçlarıdır. Bu anlamda yerelin korunması, desteklenmesi, geleceğe taşınması, yerelden ticari kazanım elde edilmesi, yerelde yaşayanın geleceğe taşınması tüm bu değerlerin korunması ve tescillenmesiyle mümkündür.
COĞRAFİ KEŞİFLERİN ÇALIŞMA ALANLARI
Global dünyanın, yeryüzü köyünde kültürlerin bir damla da olsa kendini iyi hissedeceği alan coğrafi işaretlerdir. Artık savaşlar top ve tüfekle değil kültür ile yapılmaktadır. Kültürlerin korunması, aynı zamanda yerel halkın da sürdürülebilir bir yaşam ile desteklenmesi anlamına gelir. Coğrafi işaretlerin en önemli çalışma alanı turizmdir.
Coğrafi işaretler tohumu, insanı, kültürü, geleneği koruyan, geleceğe taşıyan bir yapılanmadır. Geleneksel bilginin, yöntemin sınırlı üretimden çıkarılıp geleceğe taşınabilmesidir. Bu anlamda coğrafi işaretler Türk tarımı, Türk çiftçisi ve yerel kalkınma için önemli bir fırsattır.
Coğrafi işaretler hem kırsal kalkınma için, hem de geleneksel buğday türlerinin ekonomiye kazandırılması için bir fırsattır. Aynı zamanda bu türlerden yapılacak ürünlerle de geleneksel fırıncılığa yeni bir nefes getirilebilir. Anadolu yüzlerce buğday türünün gen merkezidir. Harvard Üniversitesi, bu anlamda Diyarbakır’da araştırmalar yapmaktadır. Gacer buğdayı, kavlıca, siyes buğdayı ve köylerde üretimi çok az olan birçok buğday türü ekonomiye kazandırılabilir ve kültür geleceğe taşınabilir. Buğday türleri menşe olarak coğrafi işaret kapsamına dâhildir.
COĞRAFİ İŞARETLERİN FAYDALARI
Sadece buğday türleri değil, birçok ilimize özgü geleneksel ekmek türleri de mahreç olarak coğrafi işaret kapsamına dâhil olabilir. Coğrafi işaret çalışmalarının en yoğun yapıldığı ülkeler Hindistan, Hollanda bu konuda çok önemli aşamalar kazanmıştır. Anadolu’nun buğday ve ekmek zenginliği coğrafi işaretler kapsamında ülkemize birçok fayda sağlayacaktır. Buğday ekimi ile çiftçiler desteklenerek yerel kalkınmaya destek sağlanmış olurken, ekmek üretimi ile de fırıncı desteklenmiş olacaktır. Bunlar coğrafi işaretlerin faydalarının sadece bir kısmını oluşturmaktadır. Geleneğin geleceğe taşınması, kültürümüzün tüm dünya ile paylaşılması da diğer önemli faydalardandır. Turizm açısından da çok önemli bir çalışma olan coğrafi işaretler, geleneksel Türk kültürünün dünya turizmine açılmasıyla yerel kalkınmaya bu anlamda da destek sağlanmış olacaktır.
Siyez buğdayını ya da Trabzon ekmeğini sadece buğday ya da ekmek olarak düşünmemek lazım, bunlar aynı zamanda bir kültürün parçası olarak kurgulanmalı ve bölgelerle ilgili yeni turizm destinasyonları yaratılmalıdır. Daha sonra bu konuyla ilgili başka bir yazı yazacağım. Şimdilik sadece coğrafi işaretlerin turizmle çok bağlantılı olduğunu bilmelisiniz.
Coğrafi işaretlerin tüketici açısından da önemi büyüktür. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki tüketiciler coğrafi işaretli ürünleri almayı tercih ederken, coğrafi işaretli ürünlere ikame ürünlerin yüzde 25’i ölçüsünde daha fazla para vermeye de razıdır.
Coğrafi işaretin diğer bir faydası söz konusu ürünün kalite standardının korunmasıdır. Diğer faydaları arasında ise ekolojik dengenin korunması ile tüketicinin sağlıklı beslenme tercihini destekleyen ürünlerin çoğalmasının teşvik edilmesi yer alıyor. Bu anlamda organik ürün konusu ülkemizde maalesef suistimale açık bir alan olup coğrafi işaretli ürünlerin de aynı talihsizliği yaşamaması için doğru tanıtım stratejisi çok önemlidir. Özellikle de sağlıklı ve yerel, mevsiminde hammadde ile beslenmek isteyen tüketicilerin desteklenmesi önemli bir sosyal devlet anlayışını oluşturmaktadır. Bu günümüzde modern devletlerin halkına sunduğu önemli avantajlardan biridir. Coğrafi işaretli ürünler “Doğru gıda” kapsamında değerlendirilip tüm çalışmalarda bu kriter unutulmamalıdır.
Bana göre, coğrafi işaretli ürünler konusundaki en önemli çalışmalardan biri, söz konusu ürün hakkında inovatif çalışmalar yürütülmesidir ve ürünün öncelikle ülke pazarı sonra da dünya pazarı için sağlam bir ticari ürüne dönüştürülerek pazarlanması çok önemlidir. Bu anlamda devlet, özellikle coğrafi işaretli ürün konusunda çalışma yürüten firmalara yönetim, ürün geliştirme ve pazarlama konularında danışmanlık vermeli, bu konularla ilgili kalkınma ajanslarına bağlı kurullar oluşturulmalıdır. Coğrafi işaretler, “Milli Tarım Politikası” içerisinde değerlendirilmeli ve konunun ülke tanıtımı yönüyle de Turizm Bakanlığı ile paralel çalışmalar yürütülmeli.
ÜLKEMİZDE COĞRAFİ KEŞİFLER KAVRAMI
Coğrafi işaretlerin faydalarından kısaca bahsetmişken ülkemizdeki duruma da biraz değinelim isterseniz. Şu anda 200 adet ürün, coğrafi işaret kapsamında tescillenmiştir. Coğrafi işaret günümüzde daha çok bir arşiv çalışması olarak düşünülmekte ve iller arası ya da ülkeler arası rekabet aracı olarak kullanılmaktadır. Hâlbuki konunun ticari ve kültürel boyutu çok daha önemlidir. Bu anlamda etkin bir strateji belirlenip konunun yerel kalkınmayı canlandıracak ve turizmi hareketlendirecek boyutu ivedilikle ele alınarak bir iş planı hazırlanmalıdır.
Coğrafi işaretli ürünlerin diğer ürünlere oranla fiyat farkı özellikle de yerel üreticiyi desteklemekle beraber, maalesef ülkemizde konunun tüketiciler tarafından bilinmemesi nedeniyle coğrafi işaretli ürünler henüz market raflarında yerini alamamaktadır. Tüketiciler bir yana konu hakkında perakende bile yeteri kadar bilgi sahibi değildir. Bu anlamda ülke çapında bir farkındalık çalışması acil olarak planlanmalıdır. Tanıtım çalışması yapılırken de “yerli malı” haftası çalışmaları gibi yanlış bir algı yaratmadan “coğrafi işaretli ürün” algısını doğru oluşturmalıyız.
Özetle coğrafi işaret çalışmasına;
Yerel kalkınmanın desteklenmesi, geleneğin geleceğe taşınması, coğrafi işaretli ürünler kapsamında turizmin canlandırılması, bilinçli ve sağlıklı beslenmenin desteklenmesi, en önemlisi buğday ve unlu mamuller ticareti yapanların rekabet üstü konuma gelmelerinin sağlanması diyebiliriz.
Daha da ileri gidersek değişen satın alma alışkanlıklarımız içerisinde; gıda satın alması en önemli yeri kapsamaktadır. Artık bireyler daha fazla duyuya hitap eden, hikâyesi olan ürünleri tercih etmektedirler. Bu anlamda coğrafi işaretli ürünler, kültür temelli olup geleneği, hikâyeyi, hevesi barındırır. Bu bakımdan 5 duyuya hitap ederek kültürün geleceğe taşınmasına destek olur. Buradan yola çıkarak doğru bir strateji ile Anadolu kültürünü geleceğe taşımalı ve tüm bu değerleri dünya ile buluşturmalıyız. Buğday ve un tüccarları tüm dünyaya artık unu değil hikâyeyi pazarlamalı.