BLOG

AFGANİSTAN’DA DEĞİRMENCİLİK POTANSİYELİ

07 Şubat 20188 dk okuma
Afganistan, kişi başına buğday tüketiminde dünya listesinin başında yer alan bir ülke. Afganlar, günlük kalori ihtiyaçlarının yaklaşık yüzde 60’ını buğday kaynaklı ürünlerden alıyor. Ülke, dünyanın en büyük buğday unu ithalatçıları arasında. Afgan değirmenciler, yerel buğday üretiminin yetersiz kalması ve ucuz ithal un sebebiyle sıkıntı yaşıyor. Ancak değirmencilik, yüksek un tüketiminin olduğu Afganistan’da, güvenlik sorunlarının aşılması halinde gelecek vaat eden endüstrilerinden. Son 40 yıldır işgal ve savaşlarla travma yaşayan Asya’nın kadim kavşak noktası Afganistan, Orta Asya, Ortadoğu ve Güney Asya arasında yer alan jeostratejik önemi büyük bir ülke. Almanya’nın iki katı büyüklüğündeki Afganistan’ın nüfusu yaklaşık 34 milyon. Dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan ülkede halkın yüzde 70-75’i okuma yazma bilmiyor. Nüfusun yüzde 70’i kırsal kesimlerde yaşıyor. Halkın yüzde 40’ından fazlası yoksul. İşsizlik oranı yüzde 40. Nüfusun yüzde 80’i tarımla geçinirken endüstri sektöründe çalışan oranı yüzde 6. 2001 yılında Taliban’ın devrilmesinden bu yana ülke ekonomisi yıllık ortalama yüzde10’a yakın büyüme gösterdi. Gayri Safî Yurtiçi Hasıla 70 milyar dolara yaklaştı. Afganistan, üretim altyapısı zayıf ve katma değer üreten sanayisi az olan, tarım ekonomisine dayanan bir ülke. Ülke ekonomisi 2001’den sonra uluslararası finansal destek sayesinde gelişme sağladı. Ancak ekonominin yüzde 80’inden fazlası kayıt dışı. Ülke 2003-12 yılları arasında yılda ortalama yüzde 9.4 büyüme kaydetti. Ancak son yıllarda bu büyüme yavaşladı. Büyüme oranlarının yeniden artması, güvenliğin sağlanması, güçlü reformların yapılması, madencilik ve tarım gibi kilit sektörlere yönelik yatırımlara bağlı. Afgan ekonomisinin, yıllık yüzde 2.5’lik artış oranına sahip nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için yüksek büyüme rakamlarını yakalaması gerekiyor. Ancak Taliban’ın Kabil’in göbeğindeki bakanlıklara pervasızca saldırabildiği ülkede ciddi güvenlik sorunu, yeniden yapılandırma faaliyetleri ve yatırımların önündeki en büyük engel. Bir diğer sorun da yerli halkın da çok şikayet ettiği yolsuzluk. GIDA GÜVENLİĞİ TEHLİKEDE Afganistan’ın yıllarca süren savaş ve ihmal nedeniyle tahrip olan, zayıflayan altyapısını yenileme ihtiyacı var. Bu ülkeye yatırım yapmayı planlayan şirketlerin, yeniden yapılanma çabalarını finanse eden Dünya Bankası ve Asya Kalkınma Bankası da dahil olmak üzere, donör ülkelerin ve uluslararası finans kurumlarının programlarını izlemeleri gerekiyor. Afganistan dışarıdan gıda yardımına muhtaç bir ülke. Devam eden çatışmalar, doğal afetler ve sınırlı ekonomik imkanlar sebebiyle gıda güvensizliği yükselişte. BM rakamlarına göre 1.6 milyon Afgan (nüfusun yüzde 6’sı) gıda bulmakta ciddi derecede zorlanıyor. 9.7 milyon insan da (nüfusun yüzde 34’ü) orta derecede gıda güvensizliği kategorisinde. Ülkede sadede 2016 yılında 640 bine yakın insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Daha önceki yıllarda Pakistan ve İran’a sığınan Afganlar da ülkeye dönüş yapıyor. Dolayısıyla sosyal ve ekonomik olarak desteklenmesi gereken insan sayısı her geçen gün artıyor. Afganistan anne ve bebek ölümlerinde dünyada en yüksek oranların görüldüğü ülkelerin başında. Ekmek, Afganlar için temel gıda maddesi. Dolayısıyla yetersiz beslenmenin azaltılmasında un zenginleştirmenin önemi büyük. Bu kapsam BM Dünya Gıda Programı (WFP), yıllardır ülkede zenginleştirilmiş unun üretim ve tüketimini artırmaya yönelik çaba sarf ediyor. 2006 yılında beş değirmenle başlayan program kapsamında şu an 27 değirmene zenginleştirme için teçhizat ve premiks sağlanıyor. Dünya Bankası da geçtiğimiz haziran ayında ülkede yoksulluğun bitirilmesi ve gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik 482.3 milyon dolarlık bir yardım paketi açıkladı. Paket, Afgan mültecilerin desteklemesine, yoksullar için özel sektör fırsatlarının genişletilmesine, beş şehirde kalkınmanın teşvik edilmesine, enerji ve ulaşım altyapısının yenilenmesine ve gıda güvenliğinin artırılmasına yardımcı olacak projelerin hayata geçirilmesini öngörüyor. Bu projelerden biri Afganistan Stratejik Tahıl Rezervleri Projesi. Bu kapsamda iki eski tahıl silosunda iyileştirme çalışması yapılacak, 4 yeni silo inşa edilecek. Böylelikle acil durumlarda 2 milyon Afgana altı ay boyunca yetecek şekilde 200 bin ton tahıl rezerv kapasitesi oluşturulacak. Bu proje için ayrılan bütçe 30 milyon dolar. Buğday sektöründeki diğer bir proje de ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen Tahıl Araştırma ve İnovasyon (Grain Research and Innovation-GRAIN) projesi. 19.5 milyon dolar bütçe ayrılan bu beş yıllık proje, Afgan ziraat mühendislerinin buğday ve tahıl araştırmalarını yürütme ve yönetme kapasitelerini geliştirmeyi, çiftçilerin ve özel sektörün ihtiyaçlarına cevap veren ülke içi buğday araştırma sisteminin kurulmasını hedefliyor. NÜFUSUN YÜZDE 80’İ TARIMDA ÇALIŞIYOR Tarım, Afganistan’ın en önemli istihdam kaynağı. Halkın büyük bir çoğunluğu geçimini tarımdan sağlıyor. Nüfusun yüzde 80’i tarım sektöründe çalışıyor. Ülkede yetiştirilen tahıllar arasında buğday, arpa, mısır ve pirinç ön plana çıkıyor. Yetersiz sulama, düzensiz yağışlar, piyasa erişiminin olmaması ve diğer yapısal engeller sebebiyle verimin düşük olduğu ülkede GSYİH’nın üçte birini tarım sektörü oluşturuyor. Dolayısıyla tarım hem gıda güvenliğinin temini hem de ülkenin ekonomik büyümesi açısından ehemmiyet arz ediyor. Ekilebilir arazinin yüzde 70’inin buğdaya ayrıldığı ülkede bu temel besin maddesinin üretiminde sağlanacak iyileşme, ülkenin gıda güvenliğini ilerletecek ve yerel ekonomik fırsatlar yaratacak. BUĞDAY ÜRETİMİ POTANSİYELİN ALTINDA Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre ülkede 2017 yılında buğday üretimi, 4.28 milyon ton olarak gerçekleşti. Bu rakam, son beş yıllık ortalamanın yaklaşık yüzde 16 altında kalıyor. Afganistan’ın yıllık buğday üretimi komşu ülkelerle kıyaslandığında düşük. Ancak yapılan araştırmalar, ülkenin dağlık arazilerine ve yarı kurak iklime rağmen, önemli ölçüde üretim artış potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyuyor. Üreticilerin büyük çoğunluğu, buğday ekmek için kendi tohumlarını kullanıyor. Ancak Afgan hükümeti, verimi artırmak için sertifikalı tohum kullanımını teşvik ediyor ve bu çerçevede sübvanse programları uyguluyor. Örneğin 2017/18 sezonu için Afgan Tarım, Sulama ve Hayvancılık Bakanlığı, 200 bin çiftçiye sertifikalı buğday tohumu dağıtmayı planlıyor. Bu da 68 bin hektarlık bir alanda buğday ekimi anlamına geliyor. Ülkede 2016 yılında 2.3 milyon hektarlık alanda buğday ekimi yapılmıştı. FAO ve bazı sivil toplum örgütleri de çiftçilere sertifikalı buğday tohumları ve gübre sağlıyor. Ancak bu yardımlar şu an ihtiyacı karşılamaktan uzak. AFGANLAR BUĞDAY TÜKETİMİNDE DÜNYA LİDERİ Afganistan, kişi başına buğday tüketiminde dünya listesinin başında yer alan bir ülke. Afganlar, günlük kalori ihtiyaçlarının yaklaşık yüzde 60’ını buğday kaynaklı ürünlerden alıyor. 2014/2015 sezonunda 7 milyon ton buğday tüketen Afganlar, son üç senedir yılda 7 milyon 600 bin tonun üzerinde buğday tüketti. 2015 yılında ülkenin buğday arzının yüzde 40’ı dışarıdan karşılandı. Ancak Afganistan’ın, öngörülen nüfus artışına dayanarak, üretim ve tüketim arasındaki makasın daha fazla açılmasına engel olmak için önümüzdeki beş yıl içerisinde buğday üretimini yüzde 20 ila 28 arasında artırması gerekiyor. UN İTHALATÇISI ÜLKE Afganistan, dünyanın en büyük buğday unu ithalatçıları arasında. Uluslararası Tahıl Konseyi’ne göre (IGC), Afganistan, 2017/2018 sezonunda 2.69 milyon ton un ithal edecek. Ülkede 2000’li yılların başında un üretimi yükselişe geçmişti. Ancak artan nüfus ve ekonomideki iyileşme eğiliminin ardından talep daha hızlı bir şekilde artınca yerel üretim ihtiyacı karşılamakta yetersiz kaldı. Ülkenin 2017/18 sezonunda büyük çoğunluğu buğday olmak üzere 3 milyon ton tahıl ithal etmesi öngörülüyor. Bu rakam, son beş yıllık ortalamanın yüzde 25 üstünde. Yurtiçi buğday üretiminin ortalamanın üzerinde olduğu yıllarda bile ülke, yeterli yerli öğütme kapasitesinin eksikliğini ve maliyet etkinliği problemleri sebebiyle dışarıdan önemli miktarda buğday unu ithal ediyor. Buğday ununun ana tedarikçileri Kazakistan ve Pakistan. İthal buğday ve buğday unu, protein içeriğini artırmak için çoğunlukla yerli buğday ile karıştırılıyor. AFYON BELASI Afganistan hâlâ dünya afyon üretiminin yüzde 93’ünü karşılıyor. Halkın yüzde 15’inin afyon ticaretinde bir şekilde rol aldığı tahmin ediliyor. BM’ye göre hükümetin aldığı tüm tedbirlere rağmen 2017’de, 200 bin hektarı aşkın bir arazide 9 bin ton yasadışı afyon üretildi. Afyon üretimi özellikle güvenlik durumunun kötüleştiği bölgelerde artış gösteriyor. Taliban’ın gelirlerinin büyük bir bölümünü uyuşturucu ticaretinden sağladığı biliniyor. Son yıllarda ülkede kontrol ettiği bölgeleri genişleten Taliban, uyuşturucu ticaretinin her aşamasında yer alıyor. Eroin üretiminin yanı sıra uyuşturucu üreticilerinden ve kaçakçılarından vergi alıyor, koruma karşılığında para talep ediyor. AFGAN DEĞİRMENCİLERİN PAKİSTAN SORUNU Değirmencilik, ülkenin en büyük tarımsal endüstrisi konumunda. Uzun süren çatışmaların ardından ülkedeki büyük değirmenler son yıllarda yeniden faaliyete geçti. Ülkedeki değirmenlerin üretim kapasitesi, tüm güvenlik ve altyapı sorunlarına rağmen önemli ölçüde artarak yılda bir milyon tona ulaştı. Ülkede toplam 300’ü aşkın irili-ufaklı değirmen mevcut. Un üretiminin yaklaşık yüzde 90’ını ‘asiab’ veya ‘ziranda’ diye adlandırılan küçük ölçekli değirmenler karşılıyor. Bu değirmenlerin kapasitesi günlük 1 ila 3 ton arasında değişiyor. Bununla birlikte Kabil, Herat, Kunduz, Mazar-ı Şerif ve Kandahar gibi büyük şehirlerde büyük ve orta ölçekli ticari buğday değirmenleri bulunuyor. Ülkede 5’i kamuya ait olmak üzere 25 kadar bu ölçekte değirmen var. Bunların kapasitesi de günlük 80 ila 500 ton arasında değişiyor. Buğdayda verim artışı, enerji hatları ve ulaşım ağında ilerleme sağlanana dek sektörde küçük ölçekli değirmenlerin hakim olması öngörülüyor. Afgan değirmenciler, yerel buğday üretiminin yetersiz kalması ve özellikle Pakistan’dan gelen ucuz ithal un sebebiyle sıkıntı yaşıyor. Elbette değirmencilik sektörü de ülkedeki çatışmalardan ve istikrarsızlıktan etkileniyor. Afgan değirmenciler, bu iki önemli unsurun yanında bir de ucuz Pakistan unuyla rekabet etmekte zorlanıyor ve yeniden yapılanma konusunda yavaş kalıyor. Ancak değirmencilik, yüksek un tüketiminin olduğu Afganistan’da gelecek vaat eden endüstrilerden. Afganistan Un Değirmenciliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hashim Ghaznival, Ekim 2016’da dergimizde yayınlanan analizinde Afgan değirmencilerin sorunlarını şu sözlerle aktarmıştı: “Şu anda Afganistan’da un talebi 6,5 milyon tondur. Bu da un değirmenlerini ülkenin geleceği için son derece önemli bir sektör haline getirmektedir. Ancak çalışır durumda 300’den fazla un değirmeni (bunların 30’undan fazlası büyük ölçekli) olmasına rağmen, tahmini olarak yüzde 40 olan kapasitemizin sadece bir bölümünü kullanabiliyoruz. Bunun nedeni, sübvansiyonlu fiyatlarla düşük kalite un temin eden komşu ülkelerle olan rekabettir. Aynı zamanda Afganistan’ın farklı yerlerinde yapılan kayıt dışı un üretimi, piyasada istikrarı bozmaya devam etmekte ve hükümete milyonlarca vergi gelirine mal olmaktadır…Değirmencilerimiz son zamanlarda eski tip makinelerini yeni teknolojiyle değiştirme arzusunda. Ancak bu, yüksek maliyet nedeniyle şu anda mümkün değil.” Afganistan’da tarımsal ürünler için halen kullanılan işleme ve paketleme tesislerinin çoğu da teknolojik olarak eski. Dolayısıyla bu sektör, tahıl işleme ve paketlemek için teknoloji ve ekipman ihracatı için cazip fırsatlar sunuyor. Ülkenin bir diğer önemli ihtiyaç kalemi ise tahıl depoları. Afganistan’da asgari kalite ve güvenlik standartlarına uygun depolama kapasitesi çok az. Afganistan’da halkın yüzde 75’i 30 yaşın altında. İşgal ve iç savaş sebebiyle travma yaşayan bu insanlar, doğdukları günden bu yana huzur göremedi. Yetişmiş insan ve yatırım sermayesi eksikliğinin had safhada olduğu ülke, savaşın küllerinde yeniden doğmak için destek bekliyor. Afgan halkının istikrar beklentisinin gerçekleşmesi için uluslararası toplumun, Afganistan’da güvenlik, kalkınma ve iyi yönetim ile yerel ve bölgesel güçlerle işbirliğini öngören kapsayıcı bir metot takip etmesi gerekiyor. Sadece askerî yöntemlerin çözüm getirmeyeceği konusunda ortak bir görüş var. İngiliz imparatorluğunu doğuda, Sovyetler’i kuzeyde durduran ve ülkenin, İran’ın etkisine karşı yüzlerce yıldır direnç göstermesini sağlayan da Afganistan’daki güçlü bir merkezi yapı değildi. Bunu sağlayan şey, toplumun bir araya gelip kendisini ve kutsallarını koruma güdüsüydü. Uluslararası toplumun bu gerçeği görmesi ülkede istikrarın sağlanması için şart.
Ülke Profili Kategorisindeki Yazılar
09 Mart 20225 dk okuma

2022, Avustralya buğdayı için zorluklar ve fırsatlarla dolu