“Değirmencilikte otomasyon, akıllı değirmenler, Endüstri 4.0 gibi ileriye dönük bir sistemden bahsedildiğinde bu sistemi görmezden gelmek mümkün değildir. Yapmamız gereken, Endüstri 4.0’ı kullanılabilir kılmak için işletmelerimizin altyapısını ve enerji dağıtım sistemlerini optimize etmek ve sistemin sunduğu imkân ve avantajlardan faydalanmaktır.”

Karan Singhal
Fabrika Müdürü
Swiss Bake
Trade Kings Group
Otomasyon ve akıllı değirmenciliğe geçişin esas hedefleri arasında ergonominin ve enerji tasarrufunun pekiştirilmesini sağlayarak insan eliyle yapılan işleri azaltmak, kayıpları optimize ederek optimum koşullarda maksimum verim ve kapasiteye ulaşmak ve güvenilirliği yüksek ürünler üretmek yer almaktadır. Kalite kriterleri bağlamında ise, tüm süreçlerde yüksek teknolojili dijital araçları kullanmak ve zorlu rekabet ortamında kâr marjlarının düşük olduğu imalat sanayinde daha kârlı ve sürdürülebilir bir çalışma ortamı sağlamaktır.
Günümüzde, sürdürülebilirlik ve izlenebilirlik özellikle gıda sektöründe oldukça önemli iki faktör olarak öne çıkmaktadır. Bu nedenle her gün tonlarca üretimin yapıldığı değirmen fabrikalarında proses kontrolü hayati önem taşımaktadır.
Bu fabrikalarda kaliteli ve hatasız üretim için otomasyon şarttır. Otomasyon, un değirmenlerine ne gibi fırsatlar ve avantajlar sunmaktadır? Bu yazıda, bilgi teknolojisi ve operasyonel teknolojinin değirmencilere ne tür çözümler sunabileceğini ele alacağız.
Otomasyon sistemlerinin un değirmenlerine sağladığı fırsatlar ve avantajlar:
• Otomasyon, değişkenliği ortadan kaldırarak değirmenlere destek sağlar.
• Un değirmenleri, üretim hızı ve kalitedeki farklılıklar için üretim akışlarını sürekli izleme yeteneğine sahip olur.
• Hız ve kalitedeki düşüşler eş zamanlı olarak izlenebilir ve bazı durumlarda otomatik olarak düzeltilebilir.
• Otomasyon, üretim için en verimli yöntemleri bulmada yardımcı olmak için geçmiş verileri de yönetime sunar.
• Ekipman durumunun izlenmesi, muhtemel makine arızaları için ön gösterge rolü oynayabilir. Böylece, planlı bakıma imkân sağlanır ve verimli çalışma süresi artar.
Otomasyon sistemleri, değirmen fabrikalarının verimini etkiliyor
• Sistemler, değişkenlere gecikmeden tepki verebilir veya manuel müdahalelere ihtiyaç duyabilir.
• Tutarlılığı sağlama amaçlı kontrol değişkenlerini gözden geçirmek için operatörlere, mühendislere ve yönetime bilgi sunulabilir.
• Operatörlerin ayarlama yapmak için her kontrol noktasının önünde durması gerekmez.
• Ürün kalitesi, insan kaynakları ve makine güvenliğinin yanı sıra mevzuata uygunluğun sağlanmasına yardımcı olurlar.
Doğru işleyen ve tasarlanmış bir otomasyon sisteminin temel ilkeleri şunlardır:
• Daha fazla kullanılabilirlik
• Operatörler, kontrol yerine değişkenleri ayarlar
• Operasyonların zarar görmesi engellenerek güvenlik artırılır
• Eş zamanlı operasyonel verilerin yanı sıra geçmiş verilerin kullanılabilirliği
Dünyanın birçok ülkesinde küçük ve orta ölçekli tesisler manuel olarak çalışmaya devam etse de her tesis otomasyona uygundur. Bana göre, işgücü maliyetlerinin düşük olduğu gelişmekte olan ülkelerde güvenliği artırmak, üretimi geliştirmek ve tesis optimizasyonunu sağlamak için otomasyona ihtiyaç vardır. Ancak, otomasyon seviyesi farklı olabilir. Gelişmiş ülkelerde, yalnızca minimum miktarda bakım personeli gerektiren tam otomatik operasyonlar elde ettik. Otomasyon kontrol sistemlerinin maliyeti, tesisin büyüklüğüne ve gelişmişliğine bağlı olarak toplam bütçenin %16-25’i arasında değişmektedir. Günümüzün dünyasında, VNP ile tesis her yerden, 7/24 her zaman kontrol edilebilir ve yönetilebilir.
Değirmencilik sektöründeki son yenilikler ve çözümler:
• Operatörün MCC odasına girmeden hataları düzeltmesini ve operasyonu takip etmesini sağlayan Ethernet özellikli (akıllı) MCC’ler.
• Daha fazla diyagnostik ve performans verisi
• Ünitelerin değiştirilmesinde daha kısa durma süresi
• Tesis performansını hızlı ve hassas bir şekilde ölçmek için gelişmiş üretim raporlaması ve verileri
• Süreç boyunca ürünlerin takibi
• Eski otomasyon sistemlerinin daha yeni ve güncellenmiş kontrol sistemlerine taşınması
IT (Bilgi teknolojisi) ve OT’nin (Operasyonel teknoloji) yakınlaşması, ilgili herkes için büyük bir fırsat sunuyor. İş sistemlerinin tesis genelinde otomasyon sistemleriyle yakınlaşması, temel performans göstergelerinin (TPG), mevzuata uygunluğun (soy araştırması, takip ve izleme) ve ayrıca gerekirse tedarik zinciri yönetiminin daha fazla takip edilebilmesine imkân tanır. Daha önce çok az etkileşime sahip olan endüstriyel otomasyon ve IT grupları artık standartları, en iyi uygulamaları, yenilikleri, güvenlik politikalarını, prosedürleri ve teknolojiyi paylaşmak için işbirliği yapıyor.
Değirmencilik endüstrisi, IoT’yi benimsemezse geride kalacaktır. Mevzuata uygunluk, geri çağırma prosedürleri, gıda güvenliği ve inovasyonlar onları güncel kalmaya zorlayacaktır. Tesis optimizasyonu, maliyet rekabeti ve üretkenlik kazanımları, küçük bir dijital değirmenin avantajları olarak öne çıkmaktadır.
Bunun ötesinde, akıllı fabrikalar, güvenli bir kablosuz ağ içinde çalışır ve bulut aracılığıyla çalışan kurumsal yazılımlarla sorunsuz bir şekilde bağlantılı yüksek düzeyde otomatikleştirilmiş bir süreci destekler. Operatörler, ekipman kullanım kılavuzları da dahil olmak üzere tüm tesis verileri ellerinin altında olacak şekilde değirmenleri tabletlerinden kontrol edebilmektedir.
Bilindiği gibi dördüncü endüstri devrimini ifade eden Endüstri 4.0, dijital dönüşüme bağlı ürün üretme yolumuzdur. IoT, 4.0’ı mümkün kılmakta ve akıllı değirmeni hayata geçirmektedir. Proses endüstrimizdeki ekipmanlar giderek daha akıllı hale gelirken üretkenliği artırmak için gerekli olan hassas verileri üretmektedir. Birbiriyle bağlantılı olan bu makineler bilgileri oluşturmakta ve birbirleriyle paylaşmaktadır. Değirmencilik endüstrimizde, fabrika ana kontrolörü ile iletişim kuran daha akıllı valsler, ölçeklendirme sistemlerimiz, nem kontrol cihazlarımız bulunmakta ve bazıları birbirleriyle de daha iyi sonuçlar verecek şekilde iletişim kurabilmektedir. Maliyetinden dolayı bizim sektörümüzde endüstri 4.0 adaptasyonunun yavaş olduğunu gözlense de bu durum er ya da geç gerçekleşecektir.
Y kuşağı (1980-2000 yılları arası doğmuş kuşak) bu gereksinimin arkasındaki itici güçtür ve daha iyi uyum sağlayabilir. Bu teknoloji devrimi, değirmencilik ve tahıl endüstrisinde uyum sağlamak konusunda çok yavaş olsa da kalıcıdır.
Sonuç olarak, değirmencilikte otomasyon, akıllı değirmenler, Endüstri 4.0 gibi ileriye dönük bir sistemden bahsedildiğinde bu sistemi görmezden gelmek mümkün değildir. Yapmamız gereken, Endüstri 4.0’ı kullanılabilir kılmak için işletmelerimizin altyapısını ve enerji dağıtım sistemlerini optimize etmek ve sistemin sunduğu imkân ve avantajlardan faydalanmaktır.