Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Tezcan, İDMA Today gazetesine, değirmencilik sektörünü değerlendirdi, gelecek hedeflerine dair açıklamalarda bulundu.
TUSAF Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Tezcan, son 10 yıldır açık ara dünya ihracat şampiyonu olan Türk un sanayicisinin, 2023 yılında 160 ülke ve 6 serbest bölgeye 3.6 milyon tonun üzerinde ürün göndererek tüm zamanların en yüksek ihracat rakamına ulaştığını kaydetti. Bu ihracatla ülkemize 1.5 milyar dolara yakın gelir kazandırdıklarını ifade eden Tezcan, “Gıda sektörünün en önemli paydaşlarından biri olan sanayimiz, uluslararası ticarette ülkemizi şampiyon olarak taçlandırmış olmanın haklı gururunu yaşıyor.” dedi. Dünya un ticaretinin yaklaşık %30’unu karşılayan Türkiye’nin, 2024 yılı ihracat hedefinin de 4 milyon ton olduğunu açıkladı.
Türk un sanayicisinin ihracat pazarları hakkında bilgi veren Tezcan, “Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı uzun yıllardır açık ara farkla Irak. 2023 yılında en çok ihracat yaptığımız ülkeler sırasıyla Irak, Somali, Suriye, Cibuti ve Venezuela oldu. 2022 ve 2023 sezonu karşılaştırıldığında bu sezon, Sudan ve Sri Lanka’nın ihraç destinasyonlarımız arasına dahil edildiğini gözlemliyoruz. Kızıl Deniz’de yaşanan problemlerle birlikte Cibuti ve Sudan’a ihracatta artış yaşandığını görüyoruz. Özellikle devletimizin buğday üretimine vermiş olduğu yüksek desteklerle son 2 yılda artış eğilimde olan buğday üretimi, 2024 sezonunda da devam edecek gibi görünüyor. Ham maddemizdeki bu artışla sektördeki atıl kapasitenin canlanabileceğini ve 2024 sezonunda sektör olarak yeni pazarların oluşacağını söyleyebiliriz.” değerlendirmesini yaptı.
KAPASİTE KULLANIMINDA İHRACATIN ROLÜ
Haluk Tezcan, Türkiye’de 69 ilde 598 adet un fabrikası bulunduğunu, yıllık un üretim kapasitesinin yaklaşık 32 milyon ton olduğunu ve yerel tüketiminse 12-13 milyon ton bandında seyrettiğini aktardı. Kapasite kullanımı oranın da yüzde 50 civarında olduğunu ifade eden Tezcan, bu oranın artış göstermeye devam ettiğini belirterek, “Bu artış oranında ihracatın payı oldukça yüksek. Un sanayisinin üretimine ilişkin resmi bir veri olmamakla birlikte, 2023 yılında 15 milyon tonun üzerinde bir üretim gerçekleştirdiğimizi söylemek mümkün. Un sektörüne ait bir destekleme şu an için gündemde olmasa da ihracat miktarlarımızın her yıl yükseliyor, iç piyasada da artan nüfus ve taleple birlikte her yıl kapasite kullanım oranlarımız artmaya devam ediyor. Burada atıl kapasitenin canlandırılması adına yeni pazarların oluşması ve üretim maliyetlerindeki kalemlerde desteklemeler ve iyileştirmeler yapılması bu kapsamda bizlerin önünü aydınlatacaktır.” dedi.
DEĞİRMENCİLİKTE NESİL DEĞİŞİMİ VE TEKNOLOJİ
Değirmencilik sektöründeki temel sorunlarını ham maddede kalite ve dışa bağımlılık, kalifiye personel eksikliği ve atıl kapasite olarak özetleyen TUSAF Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Tezcan, sektördeki teknolojik gelişmelere de değinerek şu değerlendirmeleri yaptı: “Tarihi çok eskiye dayanan Türk değirmencilik sektöründe, artık 3. ve 4. kuşakların işi devraldığını görüyoruz. Değişen nesiller teknolojiyi çok iyi takip ediyor ve değirmencilik sektörü de bu sayede teknolojiyi en iyi şekilde kullanan sanayilerin başında geliyor. Bu doğrultuda, değişen ve gelişen teknolojiye yatırım yapmak zorunluluk halini alıyor. Sektöre yeni kazandırılan ve yenilenen üretim tesisleri geleneksel un değirmenciliğini çok daha modern tesisler haline getiriyor. Makineleşme oranı her yıl artarken, üretimin hiçbir safhasında insan eli değmeyen, yapay zeka desteği ile karbon ayak izini azaltan fabrikalar yenilenerek hizmete açılmaya başlandı. Gelişen dünyada tüketicilerin değişen talepleriyle birlikte unlu mamuller sektörünün de değiştiğini ve yeni trendler oluştuğunu görmekteyiz. Un sanayicilerimizin de bu trendleri takip ederek talebe uygun ürünler üreterek un ihracatını daha da artıracağını öngörüyorum.”
Tezcan un sanayisinin dünya gıda güvencesi açısından önemini de şu sözlerle vurguladı: “Biz, un sanayicileri olarak beslenmenin temel taşını oluşturuyoruz. Gelir seviyesi düşük olan kitleler dahil, herkesin gıdaya ulaşımını sağlarken, aynı zamanda yeni gıda trendlerine uygun, her ülkenin, her milletin damak zevkine göre ürün hazırlıyoruz. Global ölçekte ekonomik daralmalar sanayimizi etkileyebilir, ancak gıda sanayisi, insan var oldukça devam edecek bir sektör.”
Önümüzdeki süreçte ana çalışma konularının; tüketiciyi korumak, tüm oyunculara eşit şekilde uygulanan bağlayıcı, sıkı denetlenen bir kurallar sistemiyle sektörde adil rekabetin sağlanması, ham maddenin kalite ve güvenliği, üretim süreçlerinin standartlara uygunluğu, güvenli ve güvenilir gıda tedariki olacağını söyleyen Tezcan, “Yeni sözleşmeli üretim modeliyle küçük üreticilerin cesaretlendirilip ekonomik olarak teşvik edilmesi, hem üreticileri hem toplumu hem de gezegeni gözeten sürdürülebilir bir tarım modeli oluşturulmasında yolumuzu aydınlatacaktır. Bizler de Yeşil Mutabakat kapsamında, kaliteyi koruyup verimi yükseltmek, karbon ayak izini sıfırlamaya yönelik çalışmalarımıza hız kazandıracağız.” diye konuştu.
Haluk Tezcan son olarak İDMA İstanbul’un, sektörün yenilikçi çözümler, işbirlikleri ve geleceğe yönelik vizyonunu bir araya getirmek için fırsat sunduğunu belirterek, “Birlikte, sektörümüzü daha iyi bir yarın için şekillendirme fırsatını değerlendirelim.” mesajı verdi.