BLOG

Küresel un piyasasında yeni dönemin şifreleri

03 Eylül 20255 dk okuma

Değişen küresel ticaret ortamında un sektörü yeniden konumlanıyor. IGC’den Alexander Karavaytsev, IAOM Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy ve sektör stratejisti Fabien Varagnac’ın görüşlerini içeren bu kapsamlı analiz, 2024/25 sezonundaki daralmanın nedenlerini inceliyor ve 2025/26’da beklenen toparlanmaya ışık tutuyor. Afrika’da artan un tüketimi, Türkiye’nin küresel ihracattaki rolü, değişen buğday tedarik kaynakları ile izlenebilirlik ve enerji verimliliğinin yükselen önemi gibi başlıklar, bu ayın kapak dosyasında derinlemesine ele alınıyor.

Küresel buğday unu ticareti, zorlu bir yılın ardından toparlanma sinyalleri veriyor. 2024/25 sezonu; tedarik kesintileri, değişen talep merkezleri ve farklılaşan ticaret politikalarıyla şekillendi. Ancak 2025/26’ya dair ilk sinyaller, kilit bölgelerde yeniden büyüme ve yön değişimine işaret ediyor.

Uluslararası Tahıl Konseyi (IGC) Kıdemli Ekonomisti Alexander Karavaytsev, Değirmenci Dergisi için kaleme aldığı makalede, küresel un ticaretinin değişen çerçevesini ortaya koyuyor. Karavaytsev’e göre, 2024/25 sezonunda buğday unu ihracatı 16 milyon ton (buğday eşdeğeri) seviyesine gerileyerek yıllık bazda %6 düşüş kaydetti. Bu gerilemede Irak’taki talep azalması, Amerika kıtası ve Sahra Altı Afrika’daki alımların zayıflaması ile Türkiye’nin sınırlı ihracat imkânı etkili oldu. Ancak bu sezona ilişkin beklentiler daha iyimser. Karavaytsev, “İlk tahminler güçlü bir toparlanmaya işaret ediyor. Ticaret hacminin 17,5 milyon tona (buğday eşdeğeri) ulaşması bekleniyor ki bu gerçekleşirse son dokuz yılın en yüksek seviyesi olacak,” diyor.

TÜRKİYE’NİN UN İHRACATINDAKİ GÜCÜ

Dr. Eren Günhan Ulusoy

Küresel ölçekte bu dinamikler yaşanırken, Türkiye uluslararası un ticaretinde merkezî konumunu korumaya devam ediyor. Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, Değirmenci’ye yaptığı değerlendirmede son 20 yılda dünya un ticaretindeki gelişimi ve Türkiye’nin bu alandaki performansına dair bilgiler verdi.  Ulusoy, “Dünya un ticaretine baktığımızda, 2005 yılında yaklaşık 9 milyon ton olan küresel un ihracatı, 2023 yılında 14,3 milyon ton seviyesine yükselmiş, 2024 yılında ise hafif bir düşüşle 14 milyon ton olarak kaydedilmiştir. Türkiye ise 2005 yılında 1,9 milyon ton olan un ihracatını 2023’te 3,6 milyon tona çıkarmış, 2024 yılını ise 3 milyon ton ihracatla kapatmıştır. 2013 yılından bu yana kesintisiz şekilde dünya un ihracatında liderliğini sürdüren Türkiye, küresel pazarda yaklaşık %21-23 oranında pay alıyor ve dünyada ihraç her 4 un paketinden 1’inde Türkiye’nin imzası bulunuyor.” dedi.

Ulusoy’un verdiği bilgilere göre Türkiye un sektörü, 2024 yılını 3 milyon 60 bin ton un ihracatına karşılık 1 milyar 160 milyon dolar gelirle kapattı. Türkiye’nin yıllık un üretim kapasitesi yaklaşık 32 milyon ton ve hem yurt içi hem de yurt dışı kullanım için 11 milyon ton un üretimi gerçekleştiriliyor. Dünya genelinde un değirmenciliğinde kapasite kullanım oranı ortalama yüzde 65 iken, Türkiye’de bu oranın yüzde 49 seviyelerinde olması, sektörde atıl kapasite bulunduğuna işaret ediyor.  Sektörün kapasite kullanımıyla ilgili açıklamalarda bulunan IAOM Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “İç piyasadaki un tüketimi, nüfus artış oranında istikrarlı bir şekilde artış göstermektedir. Sektörümüzde bazı firmalar kapasite artırıcı yatırımlar yapmaya devam etmektedir. Bu durum, özellikle ölçek ekonomilerinden yararlanmak ve rekabet avantajı elde etmek, verimsizlikleri ortadan kaldırmak isteyen firmalar arasında yaygındır,” diye konuştu.


Türkiye’de bu sezon buğday üretimiyle ilgili beklentilerini de paylaşan Ulusoy,  geçen son iki sezona kıyasla daha kurak bir sezonla karşı karşıya olunduğunu belirtti. Ulusoy, “Buğday açısından en kötü senaryonun yaşandığı bir dönemden geçmiyoruz. Buğday üretiminde 18 milyon ton seviyesinde bir rekolte bekliyoruz. Bu sezon kuraklık etkili olsa da, buğdayda kalite seviyesi önceki yıllara göre oldukça yüksek. Un ihracatında dünya liderliğimizi sürdürme hedefimiz devam ediyor. 3 milyon tona ulaşabilecek un ihracatı hedefimizi bu yıl da koruyoruz. Ayrıca ithalat kanallarımız açık; arz konusunda bir sıkıntı öngörmüyoruz,” değerlendirmesinde bulundu.

DEĞİRMENCİLİĞİN YENİ KODLARI

İstatistiklerin ötesinde, küresel değirmencilik sektörü yapısal bir dönüşümden geçiyor. Yaklaşık yirmi yıllık uluslararası deneyime sahip değirmencilik endüstrisi danışmanı Fabien Varagnac, Değirmenci’ye yaptığı açıklamada sektörün girift yapısına ve modernleşme sürecine dikkat çekiyor: “En büyük yanlış kanı, insanların hâlâ ‘değirmen’ denildiğinde gözünde sevimli bir yel değirmeni canlandırmasıdır. Oysa günümüzde değirmenler; gıda güvenliği ve küresel beslenmede merkezi rol oynayan, yüksek teknolojiye sahip, son derece uzmanlaşmış tesislerdir.”


Küresel değirmencilik haritası ise nüfus artışı, kentleşme ve değişen beslenme alışkanlıkları gibi faktörler tarafından şekilleniyor. Günümüzde dünya genelinde yılda yaklaşık 570 milyon ton buğday, 12 binden fazla endüstriyel değirmende işleniyor. Bu ölçek, hem teknik hem de insan kaynağı açısından ciddi bir kapasite gerektiriyor. Fabien Varagnac, değirmencilerin karşı karşıya olduğu üç temel zorluğu şöyle sıralıyor:

  • Buğday tedarik kaynaklarının çeşitlenmesi
  • Kalite ve izlenebilirliğin merkezî önemi
  • Enerji verimliliği ihtiyacının aciliyeti

Artan volatilite, günümüz değirmencisinin yalnızca teknik beceriye sahip olmasının yeterli olmadığı anlamına geliyor. Bu hususa dikkat çeken Varagnac, “Değirmenciler artık bir parça meteorolog, bir parça jeopolitik analist ve bir parça tedarik zinciri mühendisi olmak zorunda. Artık yalnızca buğday öğütmeyi bilmek yetmiyor,” diyor.

UN TÜKETİMİNDE AFRİKA VE ASYA YÜKSELİŞTE

Hem Karavaytsev hem de Varagnac aynı noktada hemfikir: Afrika, küresel un ticaretinde bir sonraki büyük büyüme motoru olmaya hazırlanıyor. Sahra Altı Afrika’nın ithalatı 2024/25 sezonunda hafif bir gerilemeyle 3,1 milyon tona inse de bu rakam, son beş yıl ortalamasının oldukça üzerinde seyrediyor.


Veriler, bu eğilimi net biçimde ortaya koyuyor: Afrika’da her yıl 265 milyon ton un bazlı ürün tüketiliyor. Kıtada 5.870 endüstriyel değirmen faaliyet gösteriyor ve sektör yıllık %2,3 oranında büyüyor. Varagnac, “Afrika’da buğday tüketimi son on yılda %30 arttı. Un çeşitliliği hızla genişliyor, tüketici tercihleri olgunlaşıyor ve kıta genelinde değirmencilik yatırımlarında belirgin bir ivme var,” bilgisini paylaşıyor.

Güneydoğu Asya’da ise pirinçten buğday bazlı unlu mamullere doğru yaşanan geçiş talebi dikkat çekiyor. Bölge, bugün yılda 31 milyon ton un tüketiyor ve %2,1’lik yıllık büyüme oranıyla hem kentleşmenin hem de Batılı beslenme alışkanlıklarının etkisini yansıtıyor.

Öte yandan, Avrupa, Kuzey Amerika ve Latin Amerika gibi olgun pazarlarda büyüme oranları daha yavaş seyrediyor (%0,3 ile %0,7 arasında). Bu bölgelerde odak noktası, hacmi artırmaktan ziyade verimlilik, sürdürülebilirlik ve katma değerli inovatif ürünlere kaymış durumda.

2025/26 sezonunda küresel un piyasası, yalnızca arz-talep dengesiyle şekillenmeyecek. Ticaret politikaları, lojistik kısıtlar, yatırım ortamı ve tedarik esnekliği; değirmencilerin nasıl rekabet edeceğini, ayakta kalacağını ve büyüyeceğini belirleyen unsurlar arasında yer alıyor. Karavaytsev’in veri analizleri, Ulusoy’un sektörel vizyonu ve Varagnac’ın saha odaklı operasyonel değerlendirmeleri tek bir gerçeğin altını çiziyor: Küresel un ticareti artık yalnızca tonlarca ürünü sevk etmekten ibaret değil; baskı altında var olabilmek, adaptasyon ve giderek karmaşıklaşan bu oyunda daima birkaç adım önde kalabilmek meselesi.

Kapak Dosyası Kategorisindeki Yazılar
09 Mart 20222 dk okuma

Savaş, tahıl piyasalarını korkutuyor

27 Temmuz 20201 dk okuma

Tarım ve gıda sektörü, COVID-19’e karşı dirençli mi?

Editör/ Namık Kemal PARLAK Koronavirüs salgını 180’den fazla ülkeye yayıldı ve neredeyse tüm dünya...