Cezayir’in buğday tedarikinde kaynakları çeşitlendirmeye yönelmesi, Fransa ve Rusya arasında rekabete yol açtı.
Siyasi geçiş sürecindeki gerginlikler ve ekonomik krizden dolayı Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun ve ülkesinin belki de en son ihtiyaç duyacağı şey, bir gıda kriziydi. Ancak bozuk buğday skandalının ardından gıda güvencesi ile ilgili çok hassas bir durum ortaya çıktı.
Kasım 2020’de Litvanya’dan Cezayir limanına gelen 30 bin ton yumuşak buğdayın tüketime uygun olmadığı tespit edilmişti. Bu skandalın ardından buğday ithalatından sorumlu devlet kuruluşu OAIC’nin Başkanı Abdurrahman Buşehda’nın görevden alındı, Cumhurbaşkanı konuyla ilgili soruşturma açılması talimatı verdi ve maliye bakanını OAIC’yi denetlemesi için görevlendirdi.
Cezayir, son beş senedir ortalama olarak yıllık 8 milyon ton buğday ithal ediyor. Bu rakam göz önüne alındığında bozulmuş buğday miktarı çok da önemli sayılmazdı. Ancak yine de durum ciddiye alındı. Çünkü Cezayir’de un, ekmek ve makarna bolca tüketiliyor. Hükümet tarafından sübvanse edilen buğday, stratejik bir ürün. Yıllık 4 milyon ton civarında olan buğday üretimini artırma çabalarına rağmen, Cezayir’in çok büyük miktarda ithalat yapması şart. Yıllık 12 milyon ton civarında olan tüketim, her yıl artıyor.
SEKTÖR ŞEFFAF DEĞİL
Tahıl ithalatında dünyada beşinci sırada yer alan Cezayir, Afrika’da ise ikinci. Kıtada onu yalnızca Mısır geçiyor. Bu ithalat, Cezayir’in bütçesine son 10 yıldır ortalama 3 milyar dolar yük getiriyor. Tahıl sektörü ayrıca yolsuzluklarla da anılıyor. Önceki yıl yolsuzluk iddialarından dolayı 50 un fabrikası kapatılırken, 300 değirmen de sıkı şekilde denetim altına alınmıştı.
Fransa merkezli Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü’nde araştırmalar yapan ve Tarım Jeopolitiği adlı kitabın yazarı olan Sébastien Abis, Litvanya buğdayıyla ilgili olayın, Cezayir’in buğday kaynaklarını güvence altına alma çabalarının bir göstergesi olduğunu düşünüyor. Ancak Abis’e göre global gıda fiyatlarındaki artış ve ülke içindeki gerginlikler dikkate alındığında, bu strateji ekonomik, siyasi ve sağlığa dair riskler barındırıyor.
Litvanya, Cezayir’in büyük buğday tedarikçileri arasında olan bir ülke değil. Cezayir’in son yıllarda aldığı yumuşak buğdayın yüzde 70 ila 90’ı Fransa’dan tedarik edildi. Ancak Fransa’da buğday hasadı 2020 yılında beklendiği kadar iyi sonuçlanmadı. Buğday tedarikinde sorun çıkabileceğini öngören Cezayir de Doğu Avrupa ve Rusya’ya yöneldi.
OAIC Başkanı Abdurrahman Buşehda, eylül ayında tahılda izin verilen yabancı madde oranını %0,1’den %0,5’e yükseltmeye karar verdi. Bu sayede çeşitli kalitelerdeki ürünlerin ülkeye girmesi ve Doğu Avrupa’dan ithalat mümkün hale geldi. Söz konusu karar, Litvanya’nın Cezayir pazarındaki konumunu güçlendirdi. Rusya ise daha önce hiç giremediği bu pazarda varlık gösterme ümidine kavuştu. Ancak ürün kalitesinin çeşitlenmesi, riskleri de beraberinde getirdi.
Dünyanın en büyük buğday ihracatçısı olan Rusya, Mısır pazarını ve birçok ülkeyi domine ederken Cezayir pazarında henüz önemli sayılabilecek bir paya ulaşmış değil. 1 Haziran - 30 Kasım dönemi için açıklanan son verilere göre, Cezayir’in ithal ettiği 2,4 milyon ton buğdayın %41’i Fransa’dan satın alındı. İkinci sırada %23 ile Litvanya var. Bu iki ülkeyi ise Almanya, Letonya ve Polonya takip ediyor. Bu listede Rusya kendine yer bulamadı. Ancak 2020’nin sonlarına doğru Rusya’nın Cezayir’e bir miktar buğday sattığı biliniyor. Bu dönemle ilgili henüz resmi rakamlar açıklanmadı.