BLOG

'Bakliyatı öksüz çocuk olmaktan çıkardık'

23 Mayıs 20225 dk okuma

Dünya Bakliyat Günü’nü Birleşmiş Milletler’de kabul ettirmemiz sayesinde mavi gezegenin geleceği için, gelecek nesiller için çok önemli olan, anavatanı Anadolu olan bakliyat, öksüz çocuk olmaktan çıktı. Daha önce yılda birkaç makale gördüğümüz bakliyat ile ilgili artık binlerce yazı yayınlanıyor, bilimsel araştırmalar yapılıyor. Bunu gördükçe gurur duyuyorum.”

Hüseyin Arslan
Durum Gıda San. Kurucu Başkanı 
Dünya Bakliyat Konfederasyonu Eski Başkanı


Dünyada 2 milyardan fazla insan için protein kaynağı olan baklagillerin üretim ve tüketim rakamları 2000’li yılların başından bu yana artıyor. Covid-19 salgını da bakliyatın gıda güvencesi adına ne kadar değerli olduğunu bir kez daha bize hatırlattı. Bitki temelli proteine talebin arttığına dikkat çeken uzmanlar, bakliyat ürünlerinin gelecekte daha da önemli hale geleceğini belirtiyor.

Kullanım alanları çeşitlenen, çevreye, toprağa ve insan sağlığına olumlu etkisi daha da iyi anlaşılmaya başlanan baklagilleri, sektörün duayen ismi Hüseyin Arslan ile konuştuk. Durum Gıda Sanayi Kurucu Başkanı Arslan, dört yıl Dünya Bakliyat Konfederasyonu’na (GPC) başkanlık etmiş, halihazırda GPC Danışma Kurulu üyeliği görevini yürüten kıdemli bir isim. Sektörde 40 yıla dayanan tecrübesi bulunan Arslan ile bakliyat endüstrisinin mevcut durumu ve geleceğine dair bir söyleşi gerçekleştirdik.

Hüseyin Arslan'n sorularımıza verdiği cevaplar şöyle;

Sn. Arslan, baklagiller, ‘süper gıda’ ya da ‘geleceğin gıdası” olarak tanımlanıyor. Sürdürülebilir gıda sistemlerinin inşası ve sağlıklı beslenme açısından bakliyatın önemi nedir?

Aslında bu tanımlar benim Dünya Bakliyat Federasyonu başkanlığım döneminde Kuzey Amerikalılar tarafından önerildi ve kullanılmaya başlandı. Bizim için ise on binlerce yıldır kullandığımız bir ürün. Bakliyatın ana vatanı Anadolu. Bilimsel adıyla ‘verimli hilal’.

Bakliyat, insan için sağlıklı bir gıda ve inanılmaz fayda sağlayan bir mucize. Fosfordan tutun da demire kadar her türlü vitamin ve mineral var. Protein olarak en zengin bitki ve glisemik indeksi düşük. Komple bir ürün. Batılılar bunu yeni yeni anlamaya başlayınca, tanınmış diyetisyenler bakliyatı diyet listelerine eklemeye başladı. Daha önce baklagilleri, karbon hidrat kapsamına koyup yanıldıklarını anladılar.


İnsan için bu kadar faydalı olmasının yanı sıra çevre dostu bir ürün. Toprağa azot vermesiyle bir sonraki mahsulde gübre ihtiyacını azaltıyor. Karbon ayak izini azaltmamıza büyük katkı sağlıyor. Tarlada daha az su istiyor. Suyun bu kadar azaldığı ve kıymetli olduğu günümüzde ve ileriki dönemlerde bakliyat hep olmak durumunda. Her derde deva…

Birleşmiş Milletler'in 2016 yılını Dünya Bakliyat Yılı ilan etmesinde ve 10 Şubat'ın Dünya Bakliyat Günü ilan edilmesinde önemli bir misyon üstlendiniz. Bu iki adımın, bakliyat tüketimine dair küresel ölçekte farkındalığın artırılmasına ne gibi katkıları oldu? Bu konuda yola çıkarken belirlediğiniz hedeflere ne kadar ulaşıldı? 

Ben bu iki önemli kararın fikir babasıyım. Hatta, “Dünya Bakliyat Günü’nü BM’de kabul ettirmemiz gerekiyor.” dediğimde buna inanan insan sayısı bir elin parmağını geçmiyordu. Hatta lobi şirketimize konuyu açtığımda, “Bu mümkün değil. Boşuna masraf etmeyelim.” dediler. Ancak ben yine de “Bu süreci nasıl ilerletiriz, kabul ettiririz, bunun planı yapın bana verin.” dedim. 20’den fazla ülkenin bakan veya daha üst makamlarıyla konuşmamız gerektiği söylendi. Bu şekilde yola çıktık. Nakış işler gibi süreci titizlikle yürüttük. Ve bunun sonunda bu mavi gezegenin geleceği için, gelecek nesiller için çok önemli olan, anavatanı Anadolu olan bakliyat, öksüz çocuk olmaktan çıktı, tüm dünya sahip çıktı.

Daha önce yılda birkaç makale gördüğümüz bakliyat ile ilgili artık binlerce yazı yayınlanıyor, bilimsel  araştırmalar yapılıyor. Bunu gördükçe gurur duyuyorum.

Covid-19 salgını hayatımızın birçok alanını etkiledi. Salgının küresel bakliyat piyasaları üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Bu süreçte gıdanın, insan enerjisi için hayatî önemi olduğu ve hiçbir alternatifinin olmadığı anlaşıldı. Yerel üretimin önemli olduğu görüldü. Türkiye’nin gıda koridoru olması nedeni ile her zaman ihtiyacından fazlasının transit depolarda olmasının ülkemiz için çok büyük avantaj olduğu anlaşıldı.

Türkiye’de genellikle baklagilleri sofralarımızda geleneksel olarak kullanıyoruz. Peki dünyada nasıl tüketiliyor? Hangi formlarda ve alanlarla kullanılıyor?

Bunu birkaç grupta toplamak mümkün. Basitçe anlatmak gerekirse: Bakliyat makarnası gibi hazır gıda olarak tüketiliyor. Vejeteryanlar için bakliyat proteininden üretilen tavuk ve et alternatifi ürünler… Bunların yanı sıra protein eklenmesi gereken bazı yüksek enerji gıdalarında da bakliyat proteininin kullanıldığını görüyoruz.

Baklagillerden yapılan bitki temelli et ürünleri popüler hale geliyor. Bitki bazlı protein piyasasına ve bu sektörün geleceğine dair görüşlerinizi paylaşır mısınız?

Dünyada hayvansal proteinden bitkisel protein tüketimine doğru bir kayış söz konusu olduğunu görüyoruz. Bunun nasıl bir dengede duracağını kestirmek çok zor. Ancak elbette bazı tahminler yürütebiliriz. Öncelikle bu trendin geçici bir moda olduğunu düşünmüyorum. Bu ürün grubu, protein pazarında mutlaka ciddi bir yer edinecek. Ama bunu da çok abartmamak gerek diye düşünüyorum. Dünyada 450 milyon ton et tüketimi var. Bu pazarda yüzde 10’luk pay alınsa 45 milyon ton olacaktır. Dünya bakliyat üretiminin 80 milyon ton olduğu düşünülürse yarıdan fazla miktara denk geliyor. Hali hazırda 1 milyon ton üzerinde bakliyat, protein üretimi için kullanılıyor. Bu izlenmesi gereken bir tablo. Bazı ülkeler için tehdit, bazı ülkeler için fırsat olacaktır.

On yıllardır bakliyat sektöründesiniz. Sektörün duayenlerinden biri olarak bakliyat endüstrisi, özellikle 2000’li yılların başından bu yana nasıl bir değişimden geçti?

Bakliyat tüketim alanlarında geçtiğimiz birkaç yılda değişim söz konusu olduğunu söyleyebilirim. Ama bugünden milenyumun başlangıç yıllarına bakınca üretici ve ihracatçı ülkelerin çok değiştiğini ve son 20 yıla vurulan gerçek damganın bu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bunun nedeni bakliyatın toprağa faydalarının farkındalığının artması ve fiyatların yüksek olması diyebilirim.

Türkiye’nin dünya bakliyat ticaretindeki yerinden bahseder misiniz?

Türkiye, üretim ve tüketim anlamında çok yüksek rakamları olmasa da hinterlandı açısından ve gıda koridoru pozisyonunda olması açısında çok önemli bir ülkedir. Türkiye’nin bu konumunu güçlendirecek politikalara öncelik ve ağırlık vermesi, ülkemizin gıda güvenliği riskini azaltacak ve kriz ortamlarında hazır ürün ve stokunun olması sayesinde gıda güvencesi ciddi bir sıkıntı yaşamayacaktır.

Baklagiller için hangi bölgeleri/ülkeleri potansiyel yeni pazarlar olarak görüyorsunuz? 

Geleneksel pazarlarda tüketim Dünya Bakliyat Günü’nün ilanından sonra düşme eğilimini terk ederek yükselme eğilimine girdi. Bunun yanı sıra geleneksel olarak bakliyat tüketilmeyen Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde tüketim artmaya başladı. Özellikle bitkisel protein tüketiminde çok yükselme var. Ama geleneksel tüketim yöntemlerinde de artış olmaya başladı.

Okuyucularımızla paylaşmak istediğiniz başka bir husus var mı?

Bir gün, “Bugün 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü’ymüş” denildiğinde bunu yapanın bir kardeşiniz olduğunu hatırlayın.

Dosya Kategorisindeki Yazılar
16 Eylül 20194 dk okuma

Sürdürülebilir gıda güvencesi ve gıda tedarik zinciri

“IGC, beş yıllık arz ve talep tahminlerinde, özellikle Sahra-altı Afrika’da nüfus artışı nedeniyle ...

29 Ocak 20212 dk okuma

Covid-19 gölgesinde un sektörünün başarısı

Ayten Çandar Işık Yönetim Kurulu Üyesi Çandaroğulları Derya Un ve Yem Sanayii Pandemi nedeniyl...

15 Mart 20214 dk okuma

Tahıl ve unda kalite kontrol sistemleri konusundaki zorluklar

Vasilis Sotiroudas Gıda Güvenliği Uzmanı vasilis@centaur.ag Yeterli miktarda güvenilir ve ...