
Volkmar Wywiol
Stern-Wywiol Gruppe
Kurucu ve Yönetici Ortak
“Yeni ürün fikirleriyle şirketler kurdum, hiç kimsenin istemediği küçük şirketleri alarak büyüttüm, emtiayı markalı ürünler haline getirdim. Ancak tüm bunların altında yatan değerli bir şey vardı: Güven. Bana çok güvenildi. Ben de karşılığında muhataplarıma çok daha fazla güvendim. Markalı ürünler de bir vaatte bulunur ve güven verir. Kurum içinden ya da dışından insanlar birbirlerine güvenmeye başladığında uzun vadeli ve sağlıklı bir gelişim garanti altına alınmış olur.”
Hambur merkezli Stern-Wywiol Gruppe’nin kurucusu ve yönetici ortağı Volkmar Wywiol’un sıra dışı bir başarı hikayesi var. Wywiol motivasyon, liderlik ve ilham verme konusunda örnek bir girişimci. Hamburg’da 40 yıl önce kurduğu şirketi; gıda ve hayvan yemi için fonksiyonel içerikler piyasasında global bir oyuncuya dönüştürmeyi başardı.
Wywiol, başarısının arkasında girişimci ruhun yattığına dikkat çekerek, “Eğer girişimcilik genlerinizde varsa bir gün mutlaka bunu test etmek istersiniz. Start-up bir firma olan Sternchemie’yi 40 yıl önce kurduğumda belki param yoktu ama büyük bir gelecek vizyonum vardı. Kolları sıvayın ve işe koyulun!” tavsiyesinde bulunuyor. Volkmar Wywiol’un girişimci karakteri, 2020 yılının Eylül ayında “Hamburg’un Girişimcileri Ödülü” ile taçlandırıldı.
Stern-Wywiol Gruppe; Sternchemie, Hydrosol, SternEnzym, Mühlenchemie, SternMaid, SternVitamin, OlbrichtArom, DeutscheBack, SternLife, Herza Schokolade ve Berg+Schmidt gibi dünyaca ünlü 12 firmadan oluşuyor.
Bu şirketlerin her biri; unlu mamuller, süt ürünleri, mezeler, et, balık, çikolata, kıvam artırıcılar, lesitin, enzimler, vitaminler, vegan alternatifleri ve sporcu beslenmesi için fonksiyonel yiyecekler gibi farklı bir alanda uzmanlaşmış durumda.
Gıda sektörünün duayenlerinden Volkmar Wywiol, 40 yılı aşkın tecrübesini, başarıyı getiren prensiplerini, yeni projelerini ve sektörün geleceğine dair öngörülerini Değirmenci Dergisi ile paylaştı.
Sayın Wywiol, öncelikle röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Sizin gibi bir duayenle röportaj yapıyor olmak benim için bir onur...İlk olarak, Stern-Wywiol Gruppe hakkında bize kısaca bilgi verebilir misiniz?
Hamburg merkezli Stern-Wywiol Grubu’nda; gıda ve hayvan yemi üretimini daha kolay ve gelişmiş hale getiren içerik ve katkı maddelerini geliştiren, üreten ve dağıtan on iki farklı uzmanlık şirketi yer alıyor. Her bir firma spesifik bir alana odaklanıyor.
Bunları unlu mamuller, süt ürünleri, mezeler, et, balık, çikolata, kıvam artırıcılar, lesitin, enzimler ve vitaminler olarak sıralayabiliriz. Gıda sektörünün birçok dalında sıra dışı performanslar gösteren bu birimler, kendi alanlarında dünya çapında lider tedarikçiler olarak öne çıktı. Grubumuz, Almanya’daki 12 uzmanlık şirketi ile yurt dışındaki 16 bağlı şirketten oluşuyor. Toplam 1650 kişiye istihdam sağlıyor ve yılda yarım milyar Euro’luk ciro yapıyoruz.
İş hayatına 1980 yılında küçük bir şirketle başladınız. Bu küçük şirketi, gıda ve hayvan yemi alanında fonksiyonel içerikler pazarında küresel oyunculardan biri haline getirdiniz. İlham veren bu başarı hikayesinde azminizi kamçılayan şey ne oldu?
Lesitin işinde 25 yıl boyunca bizzat çalıştım ve çıraklıktan genel müdürlüğe kadar yükseldim. Eğer girişimcilik genlerinizde varsa bir gün mutlaka bunu test etmek istersiniz.
Start-up bir firma olan Sternchemie’yi 40 yıl önce kurduğumda belki param yoktu ama büyük bir gelecek vizyonum vardı. Kolları sıvayın ve işe koyulun! Bugünkü start-up’lar gözlerini paraya ve şirketi satmaya dikmiş durumda.
Eylül ayında iş hayatınızdaki başarılardan dolayı Hamburg Girişimciler Ödülü’ne layık görüldünüz. Almanya iş çevrelerinde son derece itibarlı olan bu ödül, sıra dışı başarıya sahip girişimcilere takdim ediliyor. Küçük bir aile işletmesinden global bir şirket yaratmayı başardınız. Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Bu başarının sırrı nedir?
Ortada bir sır yok aslında. Bu başarıyı; yaratıcılık ve cesaret, inisiyatif almak, yönetme becerisi ve sağlam irade ile azim ve takım çalışması gibi kişisel özelliklerime borçluyum.
Tabii ki doğru insanlarla doğru anlarda karşılaşmak ve onları istihdam etme fırsatını yakalamak gibi tesadüfler de bana yardımcı oldu. Bunun yanında yatay hiyerarşilere dayanan işletme felsefesi ve riski seven bir ruh haliyle özgürce hareket etmek de var. “Patron, eşitler arasında birincidir” düşüncesini benimseyen biriyim. Müşteriler ve tedarikçiler de bunu hissediyor ve iş fikirlerini hayata geçirme konusunda bize yardımcı oluyor.
Bir görevi yerine getirme konusunda tutkuyla hareket ettiğinizde bu durum anlaşılıyor ve takdir görüyor. Bu durum, elde edeceğiniz sonuç üzerinde çarpan etkisi yapıyor.
Sonuç olarak, çok sayıda faktör doğru zamanda bir araya geldi. Ancak benim için her şey üç kavram etrafında dönüyor: cesaret, yaratıcılık ve harekete geçme iştiyakı. Bunun yanında, her zaman yeni şeyler keşfetmeye ve başarmaya duyduğum merakı da eklemeliyim.
Buna örnek olarak, ticaretten üretime geçme kararını gösterebilirim. Tabii ki bu bir anda olmadı. Önce taşeron üreticilerle çalıştık ve kendi üretim tesislerimizi yavaş yavaş ancak istikrarlı bir şekilde kurduk.
Schwerin yakınlarındaki Wittenburg’da STERNMAID şirketimiz bünyesinde toz fonksiyonel sistemler üretimi için Avrupa’nın en modern fabrikasını kurmaya karar verdik. Burada sadece kendi şirketlerimiz için değil, gıda sektöründeki büyük firmalar için de üretim yapıyoruz.
Yaklaşık 40 yıllık iş hayatınızda hiç unutamadığınız ve en değerli olay nedir?
Bu adil bir soru değil! 40 yıllık girişimciliği imbikten geçirerek tek bir noktada toplayamazsınız. Yeni ürün fikirleriyle şirketler kurdum, hiç kimsenin istemediği küçük şirketleri alarak büyüttüm, emtiayı markalı ürünler haline getirdim.
Ancak tüm bunların altında yatan değerli bir şey vardı: Güven. Bana çok güvenildi. Ben de karşılığında muhataplarıma çok daha fazla güvendim. Markalı ürünler de bir vaatte bulunur ve güven verir. Kurum içinden ya da dışından insanlar birbirlerine güvenmeye başladığında uzun vadeli ve sağlıklı bir gelişim garanti altına alınmış olur.
Volkmar Wywiol’ün bir günü nasıl geçiyor? Şirket yönetimine şu anda ne tür katkılar yapıyorsunuz?
Koronavirüs salgınına kadar tüm şirketlerin pazarlama departmanlarını yönetiyordum. Tabii ki grubun CEO’su oğlum Torsten ile istişare içinde.
Ancak video konferans aracılığı ile yönetmek bana göre değil. Şu anda sosyal ve kültürel sorumluluklarımız üzerinde çalışıyorum ve bu alanda yapılacak çok şey var.
Stern-Wywiol Gruppe dünya nüfusunun beslenmesi ve açlıktan kaynaklanan hastalıkları ve ölümleri engellemek için neler yapıyor?
Unun vitaminler ve diğer mikrobesinlerle zenginleştirilmesi konusunda dünya genelinde son derece aktif şekilde çalışıyoruz. Bill & Melinda Gates Vakfı ile diğer STK’lar, temel besinlerin hayati önem taşıyan besinlerle zenginleştirilmesi için devletleri ikna etme konusunda büyük iş başardı.
Mühlenchemie ve SternVitamin adlı şirketlerimiz bu kuruluşlarla yakın işbirliği içerisinde çalışıyor ve ülkelere özel premiks formülleri geliştiriyor. Bu konuda büyük sorumluluk hissediyoruz ve çalışanlarımız da bu amaç uğruna özveriyle gayret gösteriyor.
Bu konudaki çalışmaların önemi, Dünya Gıda Programı’na 2020 yılında verilen Nobel Barış Ödülü ile de teslim edilmiş durumda. Önemli bir işaret olan bu ödül, kesinlikle hak edilmiş bir ödüldür. Bu kuruluşu ve çalışanlarını tüm kalbimizle tebrik ediyoruz.
Stern-Wywiol Gruppe ikinci kuşak bir yönetici olarak oğlunuz Torsten Wywiol tarafından 10 yıldır yönetiliyor. Şirket yönetimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her nesil, hızla değişen durumlara ve çevresindeki gelişmelere uyum sağlamak zorundadır. Oğlumda da girişimcilik geni bulunduğu için şanslıyım. Kendisi, aile şirketini aynı azimle büyütmeye devam ediyor. Son on yılda gelirler neredeyse ikiye katlandı. Özellikle de yurtdışındaki bağlı şirketlerin hem idare hem de üretim tesislerinin genişlemesi bunda etkili oldu.
Yaklaşık 40 yıldır un sektöründesiniz. Unun, beslenmedeki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Değirmenciler, her yıl hasat edilen tahılın kalitesindeki değişikliklerden dolayı çeşitli zorluklarla karşılaşıyor.
Global değirmencilik sektörünün bir partneri olan Mühlenchemie sayesinde her yıl 100 milyon ton un zenginleştiriliyor. Buğday, dünyanın en önemli temel besin maddesi. Ekmek, bisküvi, pizza ve makarna gibi yiyecekler dünya genelinde günlük diyetin olmazsa olmazları. Buğday proteini de talep görüyor ve vegan et alternatifleri için giderek daha fazla kullanılıyor.
BİTKİ TEMELLİ ÜRÜNLER GIDA PİYASASINI DÖNÜŞTÜRÜYOR
Sizce önümüzdeki dönemde insanların beslenmesi konusunda öne çıkacak şey ne olacak?
Et ve balığa bitki temelli alternatif ürünler piyasasında büyük artış var ve gıda piyasası dönüşüyor. Hatta bazı fütürologlar, Batılıların yeme içme alışkanlıklarında 180 derecelik bir değişimden bahsediyor.
Sürdürülebilirlik, sağlık ve hayvan refahı kavramları gelecekteki satın alma kararlarımıza yön verecek. Hydrosol adlı şirketimiz bu alanda yıllardır en son teknolojiyi sağlıyor. Yakın zamanda, sadece bitki temelli gıda ürünlerine odaklanan ve çok geniş bir uygulama teknolojisi ile güçlü bir teknik ekibe sahip olan Planteneers şirketini de kurduk.
STERN’İN KALBİ: TEKNOLOJİ MERKEZİ
Ar-Ge çalışmaları, Stern-Wywiol Gruppe DNS’nın parçası. Ar-Ge ekibiniz gelecek için şu anda hangi çalışmaları gerçekleştiriyor?
Evet, Stern-Technology Center – Futuremakers adını verdiğimiz merkezdeki Ar-Ge çalışmalarında 100’ü aşkın teknoloji uzmanı, bilim insanı ve teknisyen görev alıyor.
Geliştirilen ürünlerde sektörün ihtiyaçlarını göz önünde bulunduruyor ve geleceğin ekonomik çözümleri üzerinde çalışıyorlar. Enzim bazlı içeriklerin yer aldığı un ve unlu mamuller de bu merkezde önemli bir paya sahip. Şu anda odaklanılan konuları şöyle özetleyebiliriz:
a) Bazlama tarzı ekmekte raf ömrünü artıran enzim sistemleri - özellikle süpermarketlerde bazlamaya yönelik talepte görülen artış trendi üzerine bu alana yöneldik
b) Hamurun stabilizasyonu ve ADA gibi kimyasal ajanların yok edilmesi için kullanılan yeni bir oksitleyici enzim sistemi olan Alphamalt Gloxy TGO
c) Daha iyi verim için kompozit unlarda enzim uygulaması
DEĞİRMENCİLER İÇİN ÇOK ÖZEL BİR MEKAN: FLOURWORLD MÜZESİ
Siz FlourWorld Müzesi’nin de kurucususunuz. Bu müzeye büyük önem atfettiğinizi biliyorum. Müzenin sizin için taşıdığı önemden bahseder misiniz?
FlourWorld Müzesi, Dubai’deki bir plajda şans eseri bulduğumuz bir un çuvalı ile başladı. Müzede bugün 140 ülkeden 3500 un çuvalı sergileniyor. Un çuvalları, un ile ilgili gelenekler ve mitlerin yanı sıra unun faydalarına dair heyecan verici hikayeler anlatıyor. Bu müze ile günlük un ihtiyacımızı karşılayan değirmencilere saygılarımızı sunmak istedik.
Küratörler burayı aynı zamanda bir eğitim mekanı olarak tasarladı. Müzeyi ziyaret eden değirmenciler, onları onurlandırmak için ne kadar harika bir eser hazırladığımıza şahit olduklarında gözlerine inanamıyor.
20 Mart günü, National Day Calendar sitesi tarafından Dünya Un Günü ilan edildi. Böylece değirmencilerin oynadığı hayati rolün takdir edilmesi açısından önemli bir adım atıldı. Bunda sizin büyük payınız oldu. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Ekmek, kurabiye, pizza ve makarna şeklinde un tüketen milyarlarca insana bu nimetin değerini hatırlatmak için bir gün belirledik. Dünyanın dört bir tarafındaki değirmenler, bu gün vesilesiyle müşterileriyle özel bir ürün paylaşacak olursa bunu kendi açımdan bir başarı olarak göreceğim.