Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel tarımsal gıda sistemlerini şekillendiren en önemli eğilimlere derinlemesine bir bakış sunan 2024 İstatistik Yıllık Raporu'nu yayınladı. Rapor, gıda üretimi, gıda güvenliği ve beslenme ile tarımsal gıda sistemlerinin çevresel etkileri konularında ortaya çıkan eğilimler ve süregelen zorlukların kapsamlı bir analizini sunuyor.
Bu yılki raporda, küresel sıcaklıklardaki artış, artan obezite oranlarının yanı sıra gıda güvensizliği ile devam eden küresel mücadele ve tarımsal üretimin karşı karşıya kaldığı çevresel baskılar gibi kritik zorluklara dikkat çekiliyor.
FAO uzmanları tarafından toplanan zengin verilere dayanan 2024 FAO Dünya Gıda ve Tarım İstatistik Yıllığı, küresel tarımsal gıda sistemlerini etkileyen temel faktörleri analiz ediyor. Politika belirleyiciler, araştırmacılar, analistler ve küresel gıda ve tarımın mevcut durumunu ve gelecekteki gidişatını anlamak isteyen herkes için hayati bir kaynak niteliğinde olan rapor, tarımın ekonomik boyutları; üretim, ticaret ve emtia fiyatları; gıda güvenliği ve beslenme; tarımın sürdürülebilirliği ve çevresel yönlerini kapsayan dört tematik bölümden oluşuyor.
Raporla ilgili bilgi veren FAO İstatistik Bölümü Direktörü José Rosero Moncayo, “Zamanında, doğru ve yüksek kaliteli veri ve istatistikler, sağlam politika geliştirmenin temel taşıdır. FAO İstatistik Yıllığı’nın bu baskısı, FAO istatistiklerinin dünyadaki tarımsal gıda sistemlerinin durumu hakkında tutarlı bir şekilde bilgi vermeye geçişinin bir işareti olarak tarımsal gıda sistemlerinde istihdama ilişkin yeni yayınlanan ülke düzeyinde tahminleri içeriyor. Ayrıca, insanların ne yediğini ve bunun beslenme sonuçlarını nasıl etkilediğini anlamak için önemli bir başarı olan diyetle ilgili yeni bir veri seti de yer alıyor.” dedi.
RAPORDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR
- Küresel tarımsal hasıla son yirmi yılda reel olarak yüzde 89 artarak 2022 yılında 3,8 trilyon dolara ulaşmıştır. Bu büyümeye rağmen, tarımın küresel ekonomik hasılaya katkısı nispeten sabit kalmıştır ve tarımda istihdam edilen küresel işgücünün oranı 2000 yılında yüzde 40 iken 2022 yılında yüzde 26'ya düşmüştür.
- Gıda üretimi artmaya devam ediyor, ancak buna rağmen açlık kalıcı bir sorun olmaya devam ediyor. 2023 yılında 713 ila 757 milyon insan yetersiz beslendi. Orta değer aralığı (733 milyon) dikkate alındığında, bu rakam 2019 yılına göre yaklaşık 152 milyon kişi daha fazladır. Yetersiz beslenen insanların çoğunluğu Asya'da yaşarken, yetersiz beslenme oranı en yüksek Afrika'da görülmektedir.
- Obezite oranları da özellikle yüksek gelirli bölgelerde artmaktadır. Amerika, Avrupa ve Okyanusya'daki yetişkinlerin yüzde 25'inden fazlasının obez olması, sağlıklı ve besleyici gıdaya erişimin sağlanması konusundaki küresel zorluğu yansıtmaktadır.
- Temel bitkisel mahsullerin küresel üretimi 2022 yılında 9,6 milyar tona ulaşarak 2000 yılına kıyasla yüzde 56 artış göstermiştir. Şeker kamışı, mısır, buğday ve pirinç gibi temel mahsuller birlikte küresel mahsul üretiminin neredeyse yarısını oluşturmaktadır.
- Et üretimi 2000 yılından 2022’ye kadar yüzde 55 oranında artarken, bu artışta en büyük pay tavuk üretimine aittir. 2022’de dünya genelinde 361 milyon ton et üretilmiş ve tavuk eti domuz etini geçerek en çok üretilen et olmuştur.
- Pestisit kullanımı 2000 ile 2022 yılları arasında yüzde 70 oranında artmış olup, Amerika kıtası 2022 yılında küresel pestisit kullanımının yarısını oluşturmuştur.
- Tarımda kullanılan inorganik gübreler 2022 yılında 185 milyon ton besin maddesine ulaşmıştır ve bu miktarın yüzde 58'ini azot oluşturmaktadır. Bu, 2000 yılına kıyasla yüzde 37'lik bir artışa işaret etmektedir.
- Bitkisel yağ üretimi, büyük ölçüde palm yağı üretimindeki artışa bağlı olarak 2000-2021 yılları arasında yüzde 133 oranında artmıştır.
- Tarımsal gıda sistemlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları 2000 ile 2022 yılları arasında yüzde 10 oranında artmıştır. Tarımsal emisyonlar aynı dönemde yüzde 15 oranında artarken, hayvancılık bu emisyonların yaklaşık yüzde 54'üne neden olmuştur.
- Su kıtlığı, birçok ülkenin aşırı su stresiyle karşı karşıya olduğu ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini etkileyen Yakın Doğu ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde büyüyen bir endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan her yıl mevcut yenilenebilir tatlı su kaynaklarından 9 ile neredeyse 40 kat arasında su çekmektedir.