Emtia fiyatlarındaki düşüşe rağmen, Dünya Bankası’nın yeni analizine göre girdi maliyetleri, jeopolitik gerilimler, ticaret aksamaları ve aşırı hava olayları küresel tarım piyasalarını istikrarsızlaştırmaya devam ediyor. Uzun vadede ise iklim değişikliği ve biyoyakıt politikalarının, küresel gıda sistemlerini yeniden şekillendirmesi bekleniyor.
2025 yılının ikinci çeyreği itibarıyla tarımsal emtia fiyatları düşüş eğilimini sürdürdü. Dünya Bankası tarafından 14 Temmuz’da yayımlanan makalede, tarımsal fiyat endeksinin yılbaşından bu yana yaklaşık %7 oranında gerilediği kaydedildi. Endeks kapsamında gıda emtiaları %7, ham maddeler %1, içecek ürünleri ise %13 oranında düşüş gösterdi.
Ancak bu gerilemeye rağmen, makaleyi kaleme alan Dünya Bankası kıdemli ekonomistleri John Baffes, Dawit Mekonnen ve Kaltrina Temaj, kısa ve uzun vadeli risklerin küresel tarım piyasalarında istikrarsızlığı artırabileceği konusunda uyarıda bulundu. Bu riskler arasında makroekonomik belirsizlikler, jeopolitik gerilimler, aşırı hava olayları ve değişen biyoyakıt politikaları öne çıkıyor.

KÜRESEL BÜYÜMEDEKİ YAVAŞLAMA, EMTİA TALEBİNİ DÜŞÜRÜYOR
2025 yılında küresel ekonomik büyümenin, artan ticaret engelleri ve süregelen politika belirsizlikleri nedeniyle yavaşlaması bekleniyor. Tarım ticaretinin önemli aktörleri arasında yer alan gelişmekte olan ülkeler ve yükselen piyasalarda büyümenin 2025 ve 2026 yıllarında ortalama %3,8’e gerilemesi öngörülüyor. Bu yavaşlama, özellikle bitkisel yağlar ve ham maddeler gibi gelir elastikiyeti yüksek ürünlerde emtia talebinin azalmasına yol açabilir.
Makalede ayrıca döviz kurları ve faiz oranları gibi makroekonomik faktörlerin de fiyatlar üzerindeki etkisine dikkat çekiliyor. ABD dolarındaki zayıflama genellikle emtia fiyatlarını desteklerken, yüksek faiz oranları borçlanma ve üretim maliyetlerini artırarak piyasa dinamiklerini etkiliyor.
GİRDİ VE ENERJİ MALİYETLERİ OYNAKLIKTA BELİRLEYİCİ
Enerji ve gübre fiyatları, tarım sektöründeki belirsizliğin en büyük kaynaklarından biri olmaya devam ediyor. Enerji fiyatlarının 2025’te %17 düşmesi öngörülürken, gübre fiyatlarının %7’den fazla artması ve 2026’da dengelenmesi bekleniyor. Ancak Orta Doğu’daki jeopolitik gerilimlerin enerji piyasalarında yeniden dalgalanmaya yol açabileceği belirtiliyor. Ham petrol ya da doğalgaz fiyatlarındaki ani artışlar, mısır, palmiye yağı ve şeker gibi enerjiyle ilişkili tarım ürünlerinin ve gübre maliyetlerinin yükselmesine, dolayısıyla küresel gıda fiyatlarının artmasına neden olabilir.

JEOPOLİTİK RİSKLER VE TİCARET ENGELLERİ BASKIYI ARTIRIYOR
Yazıda, 2022’den bu yana jeopolitik gerilimlerin en yüksek seviyeye ulaştığı ve ticaret politikalarına dair belirsizliğin tarihi zirvede olduğu vurgulanıyor. Orta Doğu’daki çatışmalar ve küresel gübre ile sıvılaştırılmış doğalgaz ticaretinin %40’ının geçtiği Hürmüz Boğazı’nda olası kesintiler, piyasalarda ciddi dalgalanmalara yol açabilir. Öte yandan, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Karadeniz’den yapılan tarımsal ihracatı hâlâ tehdit ediyor. Tarım ürünlerine getirilen yeni tarifeler ve artan korumacı politikalar da ticaret rotalarını yeniden şekillendirerek piyasa oynaklığını artırıyor.

AŞIRI SICAKLAR REKOLTEYİ TEHDİT EDİYOR
Özellikle uzun süren sıcak hava dalgaları gibi aşırı hava olayları, kısa vadede tarımsal üretimi tehdit eden başlıca etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. Örneğin, ABD’de 1960’larda yılda ortalama 2 kez görülen sıcak hava dalgaları, 2020’lerde 6’nın üzerine çıktı. Bu dalgaların süresi uzarken, tarım sezonunun daha büyük bir bölümünü etkiler hale geldi. Bu tür hava olaylarının, özellikle büyük ihracatçı ülkelerde bitkilerin kritik büyüme dönemine denk gelmesi durumunda, küresel gıda fiyatlarında ani artışlara neden olabileceği uyarısı yapılıyor.
UZUN VADELİ İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ DAHA GENİŞ ETKİLER YARATIYOR
Kısa vadeli hava şoklarının ötesinde, iklim desenlerindeki uzun vadeli değişikliklerin tarım tedarik zincirlerini kalıcı biçimde dönüştürebileceği belirtiliyor. Kakao, Arabica ve Robusta kahve gibi çok yıllık bitkilerden elde edilen ürünlerin fiyatları, 2025 yılında rekor seviyelere ulaştı. Bu ürünler uzun yatırım süresi gerektirdiğinden ve ikame edilemediğinden, iklim değişikliğine karşı daha kırılgan durumda. Bu durum, tarım piyasalarının geneli için daha geniş çaplı istikrarsızlıkların sinyalini veriyor.
BİYOYAKIT POLİTİKALARI UZUN VADELİ BELİRSİZLİĞİ ARTIRIYOR
Mısır, yağlı tohumlar ve şeker gibi ürünlerin giderek daha fazla biyoyakıt üretimine yönlendirilmesi, fiyatların uzun vadede artmasına neden oluyor. Ancak Brezilya ve Endonezya gibi ülkelerde artan hammadde fiyatları nedeniyle zorunlu biyoyakıt karışım oranlarının artırılmasına dair planların askıya alınması, bu alanda yeni belirsizlikler yaratmış durumda. ABD’nin biyoyakıt politikalarına dair yönelimlerin netleşmemesi de tarımsal talep beklentilerini gölgeliyor.

BELİRSİZLİK ORTAMINDA DİRENÇLİLİK ŞART
Her ne kadar emtia fiyatlarında kısa vadede bir düşüş eğilimi gözlense de, geleceğe dair görünüm hâlâ oldukça belirsiz. Jeopolitik çatışmalardan girdi maliyetlerine, iklim şoklarından enerji politikalarındaki kaymalara kadar birçok risk üst üste biniyor. Dünya Bankası ekonomistleri, bu karmaşık ortamda gıda güvenliğini ve piyasa istikrarını korumak için koordineli politika adımları ve stratejik yatırımların gerekliliğine dikkat çekerek, “Bu zorlu koşullarda politikacılar, sektör paydaşları ve küresel kurumlar; dirençliliği artıracak, piyasaları istikrara kavuşturacak ve tarım sektöründe uzun vadeli sürdürülebilirliği destekleyecek stratejilere öncelik vermeli.” çağrısında bulunuyor.