Türk
un sanayicileri, 10 yıldır elinde bulundurduğu dünya un ihracatı liderliğini ve
rekabet gücünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. 21 Haziran’da başlayan
buğday ithalatının yasaklanmasının
ardından un ihracatı hızla geriledi. Bu iki ayda geçen yılın haziran ayına göre - % 34,26, temmuz ayına
göre ise - % 31,78 düşüş oldu.
Gürsel Erbap
Türkiye’de buğday hasatının bitmesiyle birlikte stokların büyük bölümü daha sonra değerlendirmek üzere büyük çiftçi ve tüccarların veya büyük bir bölümü Toprak Mahsulleri Ofisi’nin stoklarına girdi. Buğdaya erişim yavaşladı, fiyatlar zaten yüksek olan dünya fiyatlarının çok üzerine çıktı. Enerji ve işçilik maliyetlerinin yükselişi, lojistik maliyetlerinin artışı ve kurdaki belirsizlik, un ihracatçılarının ham maddesi olan buğdayı tedarik edememe veya yüksek fiyatta tedarik etme sıkıntılarıyla karşı karşıya bırakıyor. Bu süreçte getirilen ithalat yasağıyla birlikte un sanayicileri ihracat pazarlarındaki rekabet gücünü ve liderliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Yıllık 350 bin ton un üretimi ile Türkiye’nin en büyük un ihracatçılarından Doruk Un’un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, ithalatın yasaklanmasının ardından geçen yılın haziran ayına göre - % 34,26, temmuz ayına göre ise - % 31,78 düşüş olduğunu ifade etti. Erbap yaşanan sıkıntılar, sektörün karşı karşıya kaldığı riskler ve alınması gereken acil önlemler hakkında açıklamalarda bulundu.
Türkiye son on yıldır her yıl belli bir oranda artışla dünya un ihracatında ilk sırayı alıyor. Türkiye’deki un sanayicileri dünya un ticaretinin yaklaşık %30’unu karşılarken yaklaşık 4 milyon ton un ihracatı gerçekleştiriyor. Özellikle savaş ortamından kaynaklı hem güvenlik sorunu hem de ekonomik çalkantılar göze alındığında gerçekleşen bu rakam Türkiye un sektörü için büyük bir başarı. Türkiye’nin ihracatta lider olmasının en önemli faktörlerinden biri dünya buğday ticaretinin büyük çoğunluğunu üstlenen Rusya, Ukrayna gibi ülkelere ve un ithalatı yapan ülkelere yakınlığından kaynaklı lojistik avantajlar. İhracat pazarlarında süreklilik, müşteri memnuniyeti, kalite ve fiyat avantajı her yıl gittikçe zorlaşıyor. Türkiye’nin gerçekleştirdiği buğday üretimi hem iç pazara hem de ihracata katkı sağlıyor. Ancak sektör, dünya fiyatlarıyla rekabet edebilmek için dahilde işleme rejimi kapsamında ithalat yaparak bunu gerçekleştirebiliyor. İhracat pazarlarında kalıcı olabilmek için hammadde fiyatlarının uygunluğu, bulunabilirliği ve öngörülebilir diğer maliyetlerin uygunluğu önem arz ediyor.
Haziran
ve temmuzda ciddi düşüş yaşandı
Türkiye ve kuzey yarımküre 2024 hasatını tamamladı. Hasat geçen yıldan biraz düşük gerçekleşse de devreden stoklarla birlikte iyi bir hasat yılı olduğu söylenebilir. Dünya buğday fiyatlarıyla Türkiye’deki buğday fiyatları arasında oluşan farklardan dolayı ithalat yapılmadığı taktirde ihracat pazarlarında liderliğimizi hatta devamlılığımızı sürdürmemiz imkânsız diyen Doruk Un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, “Özellikle ihracat pazarlarımıza yakın coğrafyada hem buğday verimlerinin artışı hem de lojistik avantajlarından dolayı rekabet gücümüzü yavaş yavaş kaybetmekteyiz. Türkiye ihracat rakamlarına baktığımızda ithalat yasağının başladığı geçen yılın haziran ayına göre - % 34,26, temmuz ayına göre ise - % 31,78 düşüş yaşandı. Geçen yıla göre Rusya’nın un ihracatı yaklaşık yüzde 50 artış gösterdi. Düne kadar ihracat pazarında olmayan Rusya, buğday ihracatına vergi uygularken un ihracatında çok önemli destekler sağlıyor. Yine Hindistan’daki yüksek buğday rekoltesi ihracat pazarlarında ciddi rekabetle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor” şeklinde konuştu.
Bugünlerde tamamlanan hasat neticesinde, yaklaşık 21 mio mt’luk bir buğday rekoltesi ile küresel iklim şartları açısından bu yıl için oldukça avantajlı bir netice elde edildi. IGC’nin 15.7.2024 tarihli raporuna göre dünya buğday hasatı karşılaştırma tablosu şöyle:
İhracat
pazarlarındaki güç kaybediyoruz
Gürsel Erbap, “Yerli buğday fiyatları ve güncel döviz kuru ile bir dahilde işleme rejimi varsayımı yapılarak verilen teklif fiyatlarının ihracatçı üzerinde bir zarar finansmanı yaratması nedeniyle uzun vadede sürdürülebilirliği mümkün görünmemektedir. Dünya buğday fiyatları lokal fiyatlarımızın oldukça altındadır, ihracat pazarlarımızdaki müşterilerimiz birçok menşeden alım yaptıkları için Türk ihracatçıları olarak ancak bir süre sonra realize olabilecek bir dahilde işleme rejimi zararı varsayımı ile yapılan satışlarla pazarlarımızın ancak küçük bir kısmını korumak mümkün olabilmektedir ki; bunun da uzun vadede tolere edilemeyeceği açıktır. Ayrıca bugün itibarıyla tamamlanan hasadımız çerçevesinde, mevcut buğday tüketimi hızı nedeniyle uygun kalitelere ulaşmak her geçen gün daha zorlaşmakta ve fiyatların daha da yükselmesine; bu da zaten düşen satışlarımızın durmasına yol açmaktadır. Diğer dikkat edilmesi gereken bir husus da yerli buğday kalitelerinin önemli bir kısmı ihracatta satışını yaptığımız kalitelerde unu tek başına üretmeye yetemeyeceği için müşterilerimizin başka menşelere kaybedilmesi riskine sebep olmaktadır” dedi.
“Stoklar
dünya piyasa fiyatlarıyla sektöre açmalı”
Un makarna bulgur ve diğer unlu mamullerin ihracatında Türkiye’ye önemli bir oranda döviz girişi sağlayan sektörümüzün dünya pazarlarında rekabet gücünü kaybetmemesi, lider olduğu pazarlarda kayıplar yaşamaması açısından ithalat yasağına karşılık nasıl bir pozisyon alacağını planlaması gerekmektedir diyen Doruk Un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, “Son yıllarda Türkiye’deki sektörel sivil toplum kuruluşları kamu kuruluşlarına ya zamanında fotoğrafı gösterecek bilgileri vermekte gecikiyor veya verilen bilgiler değerlendirilmiyor. Türkiye’nin dünya un ihracatı birinciliğini yakalamasında en önemli katkıyı geçmiş dönemde kamu kuruluşlarının desteği ve özel sektörün gayretleri etkili olmuştu. Bugün yine tüm paydaşların bir araya gelerek ülke menfaatlerini gözetecek şekilde hareket etmesi gerekmekte. Türkiye’deki Un makarna, bulgur ve diğer unlu mamullerin kurulu kapasitesi tüm dünyaya ihracatını karşılayabilecek büyüklükte. Olası ihracat pazarlarındaki kayıplar ülkeye döviz girişini azaltacak, istihdam sağlayan bu işletmeleri devamlılığını sürdürememe riskiyle karşı karşıya bırakacak. Geçmiş dönemde bunları çözebilmiş olan devlet kurumlarımız bugün de tüm paydaşları bir araya getirerek ya ithalatın bir an önce açılmasını sağlamalı veya dünya piyasa fiyatlarıyla ülkemizin stoklarındaki ürünleri sektöre açmalı” şeklinde konuştu.
Rusya buğdayının en önemli alıcılarından birisi Türkiye. Yıllık ortalama 8-9 milyon ton buğdayı Rusya’dan ithal eden ve bu buğdayı işleyerek un, makarna ve benzeri mamul olarak ihraç eden Türkiye, ithalatta geçen yılın haziran ayına göre - % 34,26, temmuz ayına göre ise - % 31,78 düşüş yaşadı.