BLOG

Yeni yılda buğday piyasalarının genel görünümü

25 Ocak 20228 dk okuma

Emtia alanındaki mevcut toparlanma, temelde pandeminin olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla dünyanın önde gelen ekonomilerinin merkez bankaları ve hükümetleri tarafından piyasalara ucuz paranın güçlü bir şekilde aktarılması sayesinde mümkün oldu. Fiyat artışları, önde gelen ekonomilerdeki yapısal değişikliklerden, teknolojideki değişikliklerden veya jeopolitik süreçlerden kaynaklanmıyor. 

Elena Faige Neroba
İş Geliştirme Yöneticisi
Maxigrain


Süper döngünün ne olduğuna dair kesin bir tanım yok. Ancak biz onu, çoğu emtiada fiyatların esas olarak önce büyüme ve ardından düşüş şeklinde bir yön takip ettiği uzun bir dönem olarak ifade edebiliriz. Başka bir deyişle, süper döngü, emtia sektörlerinin kârlılığının önceki yıllara göre önemli ölçüde yüksek olduğu bir dönem: Ağır sanayi büyüyor, ekonominin temel sektörleri gelişiyor. Dolayısıyla, fiyatların arttığı bir dönem aşağıdaki şartların yerine gelmesi halinde süper döngü olarak kabul edilebilir:

• Vadenin uzun olması: 20-70 yıl.

• Süper döngüdeki ana faktör, genel olarak dünyanın en büyük ekonomilerindeki büyük yapısal değişiklikler nedeniyle artan taleptir (1960-1990 petrol krizi - bir istisna).

• Tüm temel hammadde fiyatlarının genel olarak uzun vadeli yukarı veya aşağı yönlü bir eğilimi vardır.

Geçmişte süper döngü olduğunu kesin olarak bildiğimiz 4 vaka yaşadık:

• 1890-1930’da Amerika Birleşik Devletleri’nin sanayileşmesi.

• Küresel savaş öncesi militarizasyon ve savaş sonrası ekonomik toparlanma

• OPEC ambargosu ve İran devriminin bir sonucu olarak küresel petrol kıtlığı

• Çin’in ekonomik toparlanması ve sanayileşmesi

Yani buradaki kilit soru, sonuncusunun bitip bitmediği.

Çin, dünyanın en etkili ekonomilerinden biri. ABD ile ticaret savaşı, Afrika Domuz Vebası salgını ve sonuçları, COVID pandemisi günlerinde yeni 5 yıllık döngü öncesinde sistemik iç ekonomi sorunları gibi faktörlerin ardından Çin, artık Huma değil Anka kuşu gibi. 

Emtia alanındaki mevcut toparlanma, temelde pandeminin olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla dünyanın önde gelen ekonomilerinin merkez bankaları ve hükümetleri tarafından piyasalara ucuz paranın güçlü bir şekilde aktarılması sayesinde mümkün oldu. Fiyat artışları, önde gelen ekonomilerdeki yapısal değişikliklerden, teknolojideki değişikliklerden veya jeopolitik süreçlerden kaynaklanmıyor. Her şey en son 1929’da olduğu kadar kötü. 

Çevre dostu endüstrilerin ve yeşil enerjinin gelişimi yeni bir döngünün işareti olabilir. Endüstriyel metallerin süper döngüsü, yine de Çin ve diğer büyük küresel oyuncular için kamu mali desteğinde pandemi sonrası bir düşüş aşamasından geçmek zorunda kalacak.

Çelik ve demir cevherini içeren ve parasal olarak demir-çelik dışı metal pazarından kat kat daha büyük olan demir-çelik metaller grubu piyasası böyle bir destek almayacak. Peki, petrol ve kömür gibi geleneksel hidrokarbon enerji kaynakları ucuzluyor mu?

Bu arada domino etkisi ile karşı karşıya kaldık ve tahılın ardından politik bir bağlam olmaksızın gübrede de bir yarış başladı. Dünyanın dört bir yanındaki çiftçiler maliyetlerinin arttığını ifade ediyor. Ancak uzun zamandır ya da ömürleri boyunca böyle bir fiyat görmedikleri konusunda sessizler. Bir ton buğday ve amonyum nitratın (şimdi - son 5 yılın zirvesinde) ve mısırın NPK’ya (zirveyi 2018/19’da görmüştü) maliyet oranları dikkate değer. Gübre almak için satılması gereken ürün miktarı aslında son iki sezon ortalamasının üzerinde ama bu patlama yapacak bir oran olarak görülemez. Aksine, problem maliyetle değil, bulunabilirlikle ilgili.

MOSKOVA’NIN RUS BUĞDAYINA YENİ PAZARLAR BULMA HAMLELERİ 

Reuters, Rusya ile derin bağlantıları olan İsviçre merkezli Solaris’in, Cezayir pazarındaki atılımların ardından Çin’in Rus buğdayının büyük bir alıcısı olacağından emin olduğunu aktarıyor. Solaris, Kasım ayında Cezayir devlet buğday ihalesinin büyük bir bölümünü kazandı ve geleneksel olarak Fransa’nın hâkim olduğu pazara erişim için yıllarca süren lobi çalışmalarının ardından arz gerçekleşecek. 

Rus buğday ihracatçıları için Mısır stratejik bir ihracat noktası. Şirketlerin bu pazardaki varlıklarını güçlendirmenin ve genişletmenin yollarını aradıkları da gayet açık. Sezonun ilk yarısında Mısır, buğday alımlarında belirgin bir şekilde geride kaldı ve Rusya’nın ihalelerdeki payı azaldı. Beklendiği üzere, Cezayir ile müzakerelerin başarılı geçmesinin ardından, Rus yetkililerden oluşan bir heyet Kahire’ye gitti. Ve bu müzakereler de başarılı oldu. Mısır pazarına Rus tahılı tedarik etmek için bir Rus-Mısır ortak girişimi kuruluyor. Rusya Tahıl İhracatçıları Birliği Başkanı Eduard Zernin, uzun süredir tartışılan MENA bölgesinde Rus tahılı için bir hububat merkezi inşa etme konusu da dâhil olmak üzere, Rusya’nın aralık ayının başlarında Mısır’a yaptığı tarım ticareti misyonu sırasında potansiyel yatırım projelerinin de tartışıldığını söyledi. Aynı zamanda, Rusya’da buğday hasadı, Tarım Bakanlığı’nın beklediğinden çok daha düşük. Yani, yetkililer bir yandan tahılın ülkeden çıkışına yeni engeller koymaya ve diğer yandan da yeni pazarlar bulmaya çalışıyor.

Arjantin ansızın bir telaşla piyasaya giriş yaptı. Rusya’ya kıyasla küçük olmasına rağmen, komşu ülkelere ek olarak 21,5-22,5 milyon ton olarak tahmin edilen rekor bir mahsul, Endonezya, Nijerya, Kenya ve MENA ülkelerine aktif olarak satıldı. Aralık-Ocak aylarında Türkiye’ye en az 2 gemi, Fas’a en az 3 gemi, Cezayir ve Mısır’a birkaç gemi sevk edildi. Geçen sezonun başından beri buğday piyasasının beklediği şey olan hasat baskısı gerçekleşti. Sezonun başında kaliteli buğday eksiğine rağmen, Güney Yarımküre, miktara bağlı olarak rekabetçi bir fiyatla tatmin edici düzeyde kaliteli sevkiyatlar oluşturabiliyor. Yağmurların Avustralya buğdayını birçok kalite göstergesinden mahrum bırakarak Avrupa ve Ukrayna’ya benzer bir duruma sebep olması için ön koşullar sağlanmasına rağmen, Avustralya şimdiden 37-39 milyon tonluk rekolte öngördü.

DÜNYA BUĞDAY PİYASISINDA TÜRKİYE’NİN ROLÜ

Tüm bunların Türkiye’deki fiyatlandırmayla bir ilgisi var mı? Elbette. Emtia ticareti arz ve talep üzerine kuruludur. Ülkeler bileşik kaplar gibidir. Türkiye eşsiz bir coğrafî konuma sahip. Avrupa, Asya ve Afrika’yı birbirine bağlıyor. Bu nedenle, hangi pazarın daha önemli olduğunu belirlemek zor ancak Afrika ve Asya arasındaki hububat rekabeti Türkiye’nin günlük gerçeğinin bir parçası durumunda. Akdeniz kıyılarından dünya nüfusunun çoğunluğunun yaşadığı Pasifik’e kadar uzanan Asya farklı geleneklere, tarihe ve kültüre sahip 4,5 milyar insana ev sahipliği yapıyor. Bölge, yılda 410 milyon tondan fazla buğday tüketiyor ve tarihsel olarak buğdayın buradan yani Mezopotamya’dan dünyaya yayılmasına rağmen arzı kısıtlı.

Afganistan, çoğunluğunu ithal ettiği unda önemli bir tüketici. Üretim 4-4,5; tüketim ise 8 milyon ton düzeyinde. Ülkenin un değirmenleri eski. Depolama kapasitesi olmayan Afganistan’ın yeni gerçekler ışığında 3,5 milyon ton ithalat ihtiyacıyla başa çıkıp çıkamayacağı soru işareti. Sodruzhestvo Asya Satış Bölümü Başkanı Alexander Gavrilov, Trend and Hedge Club’a yaptığı açıklamada, özellikle Özbekistan’dan un ithalatının artabileceğini söyledi.

Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan, kişi başına ekmek ithalatı ve tüketiminde yüksek bağımlılığı olan ülkeler. Ayrıca buğdaydan başka yemlik tahıl da bulunmuyor. Ülkeler, özellikle işleme ve Özbekistan’dan yeniden ihracat için Kazak buğdayının ithalatına bağımlı durumda.

İran en riskli ve premium pazarlardan biri. Tahıl ithalatı devlet tarafından düzenleniyor. İran pazarında Ukrayna buğdayına izin verilmedi. Ancak aynı zamanda, İran kalite konusunda çok talepkâr değil. Almanya, İran ile işbirliğini savunan ve oraya da tedarik yapacak ülkelerden biriydi.

Pakistan son zamanlarda parlak bir ithalatçı olarak öne çıktı. Nüfusun ve kanatlı üretiminin arttığı ülkede buğday, diğer Müslüman ülkelerde olduğu gibi, gıdanın temelini oluşturuyor. Rus ve Ukrayna buğdayı ülkeye gümrüksüz giriş yapıyor.

Çin’de buğday piyasası devlet tarafından regüle ediliyor. Sorun yüksek hacimli stoklar ve aynı zamanda devam eden buğday ithalatı. Mısır pahalı olduğu sürece buğdayın yem için kullanılması mantıklıydı, ancak mısır ucuzladıkça sorun tekrar ortaya çıkıyor. Düşük marjlı mahsuller için izin almak ilginç değil. Çinli Juisan Food şirketinin tedarik departmanı başkanı Maxim Minenko, Gavrilov’un görüşüne katılıyor. Öte yandan, talep sorununun ucu açık kalıyor. Çin, önümüzdeki günlerde devlet rezervinden 0,5 milyon ton buğday satmayı planlıyor. Un değirmenciliği sektörü küçük artizan değirmenler tarafından temsil ediliyor, ancak bunların payları giderek azalıyor. Domuz yetiştiriciliğinde olduğu gibi, daha yönetilebilir olan büyük oyuncular pazara giriyor.

Kazakistan Tahıl İşleyicileri Birliği’ne göre, son yıllarda yaklaşık 150 işletme 3,3 milyon ton civarında un üretiyor. Ülkenin buğdayının yaklaşık 1/3’ü un fabrikalarına gidiyor. Artan üretim maliyetleri nedeniyle Kazakistan, tahılın sahipsiz kalması mümkün. 2009’dan bu yana üretimin çeşitlendirilmesi amacıyla buğday ekim alanları ve buğday üretimi için verilen teşvikler azaltılıyor. Rus tahılı ise düşük üretim maliyetleri ve vergi kaçakçılığı şeklindeki yasa dışı bir bileşen nedeniyle Kazakistan pazarında yüksek talep görüyor.


Orta Asya’nın ana buğday tedarikçisi olan Kazakistan, Rus tahılının geçişi için bir bariyer demiryolu gümrük vergisi uygulamaktadır. Her iki ülke de İran’ın talebine ve etkisine çok bağımlı. Kazakistan bu sezon tahılını satarken Rusya’dan gümrüksüz tahıl alıyor. Kazakistan Tahıl İşleyicileri Birliği Başkanı Yevgeny Gan’a göre, açıklanmayan Rus buğdayı ithalatının 500 bin ila 1 milyon ton arasında olduğu tahmin ediliyor.

Un ithalatçısı olan Orta Asya ülkeleri, kendi buğday işleme sanayilerini geliştirmeyi tercih ederek nihai ürün ithalatına sınır getirmeye çalışıyor. Orta Asya’daki ana un tüketicileri, %80’e varan nüfusun ekmekle beslendiği yoksul ülkelerdir. Aynı zamanda, yüksek nüfus artış oranları devam etmektedir. Bununla beraber, gelir düzeyindeki artışa rağmen tüketim tercihlerinin değişmesi beklenmiyor. İhracat ve ithalatın şeffaf olmaması nedeniyle Orta Asya buğday üretiminde zorlu dengeler söz konusu.

Pakistan’ın buğday ithalatının yüksek olmasının nedenlerinden birinin, Afganistan’ın üst düzey yetkililerine destek vermek amacıyla ülke lehine yapılan alımlar olduğu düşünülüyor. Afganistan’ın yılda 3 milyon tona kadar buğdaya ihtiyacı var. Bu ülkelerdeki nüfus artışı nedeniyle denge noktasında bir gerginlik olacaktır.


Piyasa Analizi Kategorisindeki Yazılar
08 Kasım 202212 dk okuma

Buğday stratejik bir ürün, her hâlükârda üretimini artırmalıyız

07 Mayıs 20184 dk okuma

IGC, TAHIL ÜRETİMİ BEKLENTİSİNİ DÜŞÜRDÜ

Son IGC tahıl raporu 2018/19 sezonunda tahıl üretiminde bir miktar düşüş öngörüyor. Rapora göre, ta...