İDMA Fuarı’nda gerçekleştirilen 5. Uluslararası TABADER Zirvesi’nde değirmenciliğin geleceği ele alındı. Zirvede konuşan uzmanlar, dijitalleşme ve yapay zekanın değirmencilik sektörüne etkisine dair görüşlerini paylaştı. Fransız değirmen teknolojisti Fabien Varagnac, “Değirmen fabrikaları için dijitalleşme bir zorunluluktur.” dedi.
Değirmencilik sektörünün nabzının attığı İDMA İstanbul, önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. Türk değirmencilik endüstrisi paydaşlarını çatısı altında toplayan Tahıl ve Bakliyat İşleme Teknolojileri, Depolama ve Analiz Sistemleri Derneği (TABADER), İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen İDMA Fuarı’nda 5. Uluslararası TABADER Zirvesi’ni gerçekleştirdi. Fuarın ilk günü üçüncü salonda düzenlenen zirvenin tematik konusu yenilik, teknoloji ve gelecekti.
Zirvenin ilk paneli, Değirmenci Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Namık Kemal Parlak’ın moderatörlüğündeki ‘Yeni Teknolojiler’ adlı oturumdu. Değirmencilik sektöründeki yeniliklerin ve üretim teknolojilerinin tartışıldığı oturumun panelistleri, sektörde uluslararası tecrübeye sahip kıdemli bir uzman olan Fabien Varagnac, Rusya Un Değirmenleri ve Tahıl İşletmeleri Birliği Başkanı Igor Sviridenko, Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Necla Küçükçolak ve Türkiye’nin önde gelen bilişim çözümleri firmalarından İnnova’nın Veri Bilimi, Büyük Veri ve IoT Grup Yöneticisi Onur Disanlı’ydı.
Dijitalleşme ve yapay zekanın değirmencilik sektörüne etkisine dair görüşlerini paylaşan Varagnac, “Yapay zekayı benimsesin ya da benimsemesin, değirmen fabrikaları için dijitalleşme bir zorunluluktur.” dedi. Bu alanda bir takım ilerlemelere rağmen dijitalleşmeyi benimseme konusunda sektörün biraz geride kaldığı tespitini yapan Fransız uzman, şu değerlendirmeyi yaptı: “Veri yönetimi değirmen süreçlerine entegre edilmiş olsa da kaliteye ilişkin daha derin analizler eksik kalıyor. Yapay zeka, optimum sonuçlar için üretimin tüm yönlerini birbirine bağlama fırsatı sunuyor. Şu anda departmanlar bireysel anahtar performans göstergelerine öncelik veriyor ve bu da verimsizliğe yol açıyor. Yapay zekanın bütünsel yaklaşımı bu uyuşmazlıkları giderebilir. Ancak bunun uygulanması karmaşık bir süreç ve büyük veri entegrasyonunu ve veri kalitesinin sağlanmasını gerektiriyor. Üretim verileri objektif olsa da, buğday ve un parametrelerinin değerlendirilmesi zorluklar içeriyor. Özellikle pişirme performansının değerlendirilmesinde standardizasyon ve kontrol gerekli. Yapay zekayı erken benimseyenler rekabet avantajı elde edecek, bu da teknik uzmanlık ve sistematizasyon konusunda personel eğitimi gerektirecek. Değişime karşı direnç yüksek ve dijitalleşme çabalarına kapsamlı personel katılımı gerektiriyor. Geleceğin değirmenleri son derece ağ bağlantılı olacak, üretim ve kaynak kullanımını optimize etmek için hava durumu tahminlerini kullanacak, inovasyonu teşvik ederken israf ve maliyetleri azaltacak. Bu vizyon, değirmencilerin küresel gıda tedarikindeki rolünü daha da güçlendirecektir.”
TÜRİB Genel Müdür Yardımcısı Küçükçolak da kurumun misyonunu ve dijitalleşmenin tahıl ticaretinde şeffaflık ve piyasa verimliliğini artırmadaki rolünü anlattı. Dijital ekonominin, finans ve tarım sektörlerini kökten değiştiren yeniliklere ev sahipliği yaptığını belirten Küçükçolak, “Tarım piyasası için TÜRİB, dijitalleşmenin tam da merkezinde yer alıyor. Borsacılık doğası gereği dijital bir altyapıda kapsayıcı çözümler üretmekte, eşit şartlarda ticaret imkanı sağlamaktadır. Bu nedenle sunduğu çözümlerin sürekli gelişen teknolojiye adapte edilmesi, kendini besleyen ve geliştiren bir süreci yönetmesi şart. TÜRİB, yapay zeka teknolojilerini, piyasa gözetimi ve denetimi alanında etkin bir şekilde kullanmaktadır. Özellikle, piyasa bozucu eylemleri tespit etmek ve önlemek amacıyla yerli kaynaklar kullanılarak geliştirilen yapay zeka destekli bir gözetim sistemini hayata geçirmektedir.” bilgisini verdi.
İnnova Veri Bilimi, Büyük Veri ve IoT Grup Yöneticisi Disanlı da dijital teknolojilerin hızla gelişmesi ve yaygınlaşmasının, iş dünyasını kökten değiştirdiğini fade etti. Disanlı, “Geleneksel iş yapış şekillerinin halen yaygın olarak kullanıldığı gıda sektöründe yapay zekâ, dijitalleşme, büyük veri analizi gibi yenilikçi ileri teknolojilerin kullanımı şirketlere çok büyük bir rekabet avantajı sağlamakla birlikte sektördeki konumlarını güçlendirmelerine de yardımcı oluyor. Bu teknolojileri kullanarak başarıya ulaşmak için öncelikle hedeflerinizi doğru belirlemeli, tam olarak neye ihtiyacınız olduğunu net bir şekilde ortaya koymalı, bunları yaptıktan sonra en iyi sonucu vereceğini düşündüğünüz teknolojik çözümleri seçmelisiniz. Doğru bir strateji ile ilerlemezseniz beklediğiniz sonuçları görememe riskiniz her zaman vardır. Bu nedenle İnnova gibi konusunda uzman, ihtiyaçlarınızı doğru belirleyip en uygun çözümü size özel bir şekilde hayata geçirebilecek teknoloji şirketlerinden danışmanlık almanızı öneririm.” tavsiyesinde bulundu.
Rus un sanayisinin ihracat ve modernizasyon hedefleri
İDMA’daki tahıl zirvesinde konuşan Rusya Un Değirmenleri ve Tahıl İşletmeleri Birliği Başkanı Igor Sviridenko, Rusya un sanayisinin mevcut durumuna ilişkin bilgi verdi. Rusya’da yaklaşık 280 büyük ölçekli un fabrikası bulunduğunu, bu tesislerin üretim kapasitesinin 13,5 milyon ton olduğunu anlattı. Son yıllarda un ihracatını artırarak dünyanın 4. büyük un ihracatçısı olduklarını ifade eden Sviridenko, 2024 yılında 1.2 milyon ton un ihracat etmeyi öngördüklerini açıkladı. Rus un sanayisinin modernizasyon sürecinden geçtiğini dile getiren Sviridenko, “Rusya’da büyük ölçekli tesislerin inşasına yönelik bir eğilim var. Buna ek olarak, ihracattaki büyüme, lojistiğin en uygun olduğu bölgelerde - deniz ve nehir limanlarına yakın - tesislerin inşasını ve modernizasyonunu teşvik etti. Tahıl ve Tahıl Ürünleri için Federal Devlet Otomatik İzlenebilirlik Sistemi’nin uygulanmasından kaynaklanan artan kârlılık, ihracat artışı ve nispeten ucuz hammaddelerin mevcudiyeti de köklü işletmelerin yeniden teçhizatlandırılmasını teşvik ediyor.” diye konuştu.