Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Ahmet Güldal, Dünya Makarna Günü 2025 etkinliğinde yaptığı konuşmada, makarnanın Anadolu’nun bereketli topraklarında doğan bir kültür ürünü olduğunu belirterek Türkiye’nin hem durum buğdayı üretiminde hem de makarna sektöründe küresel ölçekte stratejik bir konuma sahip olduğunu vurguladı.

İstanbul’da düzenlenen ve sektörün tüm paydaşlarını bir araya getiren World Pasta Day 2025 etkinliğinde konuşan Güldal, Türkiye’nin binlerce yıllık tarım geleneğine dikkat çekti:
“Anadolu toprakları, insanlığın tarım serüveninin başladığı, buğdayın ilk kez toprağa emanet edildiği topraklardır. Bu topraklarda yetişen buğday, sadece bir ürün değil; paylaşmanın, emeğin ve bereketin simgesidir. Bugün bir tabak makarna, bu kültürel mirasın yaşayan bir göstergesidir.”
TMO’nun 87 yıllık köklü geçmişiyle sadece Türkiye’de değil, dünya çapında da stratejik bir kurum olduğunu belirten Güldal, kurumun makarna üreticileriyle durum buğdayı üzerinden güçlü bir iş birliği içinde olduğunu ifade etti: “Türkiye, dünyanın en fazla durum buğdayı üreten ikinci ülkesi. Elinde en yüksek miktarda durum buğdayı bulunduran kuruluşlardan biri de Toprak Mahsulleri Ofisi’dir. Bu yönüyle biz, hem ulusal hem uluslararası makarna üreticileri için kritik bir tedarik partneriyiz.”
TMO’nun üreticilere güvence sağlayan alım politikalarına da değinen Güldal, 2025 yılında da piyasayı istikrarlı şekilde yönetecek yeterli stok düzeyine sahip olduklarını belirtti.
“Kuraklık artık yeni normal”
Küresel iklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki etkilerine dikkat çeken Güldal, kuraklığın artık olağan bir durum haline geldiğini vurguladı: “2021 ve 2025 yıllarında yaşanan ciddi kuraklıklar, bize artık bu durumun yeni bir normal olduğunu gösteriyor. Dünya genelinde sıcaklıklar artıyor, tarımsal üretim bu değişimden ciddi şekilde etkileniyor. Türkiye’de de özellikle kurak bölgelerde üretimi koruyacak önlemler almak zorundayız.”

Tarım ve Orman Bakanlığı ile koordineli yürütülen sözleşmeli üretim modeli ve su odaklı tarım planlamasının bu anlamda kritik olduğunu belirten Güldal, üretimin sürdürülebilirliği için çiftçilerin bilinçli üretime yönlendirilmesinin önemine dikkat çekti.
“Fiyat politikamız enflasyonla mücadeleye katkı sağlıyor”
TMO’nun uyguladığı fiyatlandırma politikalarının gıda enflasyonunu dengelemeye yönelik olduğunu ifade eden Güldal, 2025 sezonunda ekmeklik ve makarnalık buğday arasında fiyat eşitliği sağlandığını belirtti: “Geçmiş yıllarda makarnalık buğdaya pozitif fiyat farkı uygulanıyordu. Bu uygulama, İç Anadolu gibi yeni bölgelerde durum buğdayı ekimini artırdı. Ancak bu yıl fiyatları eşitleyerek üretimde dengeli bir dağılım sağlamayı amaçladık. Hedefimiz, üreticiyi korurken tüketici fiyatlarında istikrarı sürdürmektir.”
Güldal, TMO’nun sektördeki istikrarlı stok yönetimi sayesinde piyasada fiyat dalgalanmalarının önüne geçildiğini, 2025 yılında da yeterli alım ve stok kapasitesiyle sürecin dengeli şekilde yönetileceğini söyledi.
“Lisanslı depolar, tarımın hafızası”
TMO’nun 14 milyon ton kapasiteye ulaşan lisanslı depo ağıyla ülke genelinde etkin bir ürün yönetimi sağladığını belirten Güldal, bu sistemin hem üreticiyi hem sanayiciyi koruyan önemli bir mekanizma olduğunu ifade etti: “Ürünlerin güvenli bir şekilde saklanması ve izlenebilirliği, modern tarımın en temel ihtiyaçlarından biri. Lisanslı depoculuk sistemiyle hem alım hem satış süreçlerinde üreticiye büyük kolaylık sağlıyoruz.”

“Enflasyonla mücadelede sanayicinin desteği önemli”
Konuşmasının sonunda makarna sanayicilerine de seslenen Güldal, gıda enflasyonuyla mücadelede sektörün desteğinin belirleyici olduğunu vurguladı: “Biz kamu olarak hammadde arzında istikrarı sağlıyoruz. Ancak nihai ürün tarafında da sanayicilerimizin, ülkenin enflasyonla mücadelesine katkı vereceğine inanıyoruz. Bu, sadece ekonomik değil; toplumsal bir sorumluluk meselesidir.”
“Anadolu, makarnanın ana vatanı”
Güldal, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Dünyanın dört bir yanından gelen değerli konuklarla, binlerce yıldır buğdayın filizlendiği Anadolu topraklarında buluşmaktan gurur duyuyorum. Bu topraklar sadece buğday değil, ilham da yetiştiriyor. Makarnanın geleceği, işte bu bereketli kültürün ve ortak emeğin üzerinde yükselecek.”