“Geçtiğimiz sezon dünya genelindeki buğday tüketimi, üretimi geçti ve hasat alanları daraldı. Gelecek yıl da aynı durum bekleniyor ve bu beklenti gerçekleşirse sezon sonu stokları düşecek ve stok kullanım oranı ile fiyatlar yükselecek. Mısır piyasası ise buğday kadar net değil. Öncelikle, Ukrayna’nın rekor düzeyde ürün mü ihraç edeceği, yoksa sezon sonu stoklarını mı artıracağı bilinmiyor. İkincisi, ABD’de yağışlı hava sebebiyle bazı çiftçiler mısır ekimi için yeterli fırsat bulamadı. Petrol fiyatları ve ABD-Çin ticaret savaşının ne yöne evrileceği de belirsiz.”
Elena Pitek (Neroba)
Analiz Departmanı Direktörü
Marcopolo Commodities SA
Dünya genelinde buğday üretimi 2009/10 sezonunda itibaren %12 civarında artsa da tüketim artışı çok daha hızlı oldu. 2013/14 döneminden bu yana üretim, tüketimden daha fazlaydı. Ancak bu sezon durum değişti. Dünya genelindeki tüketim, üretimi geçti ve hasat alanları daraldı. Gelecek yıl da aynı durum bekleniyor ve bu beklenti gerçekleşirse sezon sonu stokları düşecek ve stok kullanım oranı ile fiyatlar yükselecek. Türkiye’de değirmencilik sektörü çok gelişmiş olduğundan, yerli üreticiler ekstra buğday ithalatına ihtiyaç duyacak. Elverişli coğrafi konumu ve yüksek üretimi sebebiyle, Türkiye’nin başlıca tedarikçisi uzun bir süredir Rusya. Ukrayna ise ikinci sırada geliyor. Bu sıralamanın gerekçesi kaliteydi. Çünkü Rus buğdayı, Ukrayna buğdayına göre daha yüksek kaliteye sahipti. Ancak köprünün altından çok sular aktı ve artık iki ülkede üretilen buğdaylar arasında fark yok. Yine de, lojistik sebeplerle Rus buğdayı daha ucuz. Türkiye’deki değirmenler, şu anda yıllık 15,5 milyon ton buğday işliyor ve bunu iki katına çıkaracak kapasiteleri de var. Bu durumda da Ukrayna buğdayının önemi artabilir.
Mısır piyasası ise buğday kadar net değil. Öncelikle, Ukrayna’nın rekor düzeyde ürün mü ihraç edeceği, yoksa sezon sonu stoklarını mı artıracağı bilinmiyor. İkincisi, ABD’de yağışlı hava sebebiyle bazı çiftçiler mısır ekimi için yeterli fırsat bulamadı. Petrol fiyatları ve ABD-Çin ticaret savaşının ne yöne evrileceği de belirsiz. İki sorun da siyaset etrafında şekilleniyor. Mısır, biyoetanol yapımında kullanıldığı için, petrol ve mısır fiyatları arasında güçlü bir ilişki söz konusu. Yani petrolün fiyatı artarsa, mısırın fiyatı da artıyor. Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ilişkiler aslında Türkiye’yi doğrudan etkilemiyor, ancak dünyadaki arz-talep dengesini ve ticaret akışını belirlediği için Türkiye de bu durumdan dolaylı olarak etkileniyor. Ancak Ukrayna mısırına olan talebin arzdan yüksek olması durumunda, yakın dönemde fiyatlarda yükseliş öngörebiliriz.
Geçtiğimiz sezon da başlıca faktör politika oldu. Türkiye’nin bazı dostlarıyla ticaret yapmak, yaptırımlar sebebiyle çok güç ve hatta imkansız olduğu için, bu ülkelere tahılların yeniden satışı olağan bir uygulama olarak ortaya çıktı. Bu durum da Türkiye’den yapılan talepleri artırdı.
Uluslararası Tahıl Konseyi’nin yeni sezon için Türkiye ile ilgili tahminleri şu şekilde:
SOYA FASULYESİ: 2018/19 sezonunda toplam tüketimin 3,1 milyon ton olması bekleniyor ve bunun neredeyse tamamı ithal edilecek. 2017/18 döneminde 2,8 milyon tona ulaşan ithalat, toplam tüketimden daha fazlaydı.
BUĞDAY: 2018/19 sezonunda toplam tüketimin, bir önceki satış yılına göre hafif şekilde artarak 19,2 milyon tona yükseleceği tahmin ediliyor. Önceki dönemde 6,2 milyon ton olarak gerçekleşen ithalat ise 5 milyon tona yaklaşacak.
MISIR: 2018/19 döneminde toplam tüketim, bir önceki dönemde olduğu gibi 9,3 milyon ton civarında ve ithalatın da hemen hemen aynı düzeyde olması bekleniyor.
Ukrayna ve Türkiye arasında tahıl ticareti de hızla gelişiyor. Aşağıdaki grafikler, Ukrayna’nın Türkiye’ye ihracat hacmini gösteriyor.
Ukrayna para biriminin değer kaybetmesi sayesinde tahıl fiyatları ucuzlasa da Türk lirası da değer kaybetti ve kısa süreliğine birçok Türk alıcı lisanslarını kaybetti. Şimdi durum yeniden istikrara kavuştu ve ticaret akışı büyümeye devam ediyor.
Sorgum, yulaf ve çavdar gibi tahıllarda da bu sezon piyasalardaki beklentileri şöyle özetleyebiliriz:
SORGUM
Sorgum, mısırın yedeği olarak görülüyor. Amerikan Tarım Bakanlığı’na göre, sorgum üretimi 2014/15 sezonundan bu yana %11 düşerek 59 milyon ton seviyesine geldi. En büyük düşüş; 11 milyon tondan 9,2 milyon tona gerileyen ABD’de; 6,2 milyon tondan 4 milyon tona düşen Sudan’da ve 6,2 milyon tondan 4,6 milyon tona düşen Meksika’da görüldü. Bu arada, en büyük üreticilerin aynı zamanda en çok sorgum tüketimi yapan ülkeler olması dikkat çekiyor. Meksika’da tüketim 6,6 milyon tondan 5 milyon tona, Sudan’da 6 milyon tonda 4,25 milyon tona geriledi.
ABD’de tüketim ise 2,45 milyon tondan 6,6 milyon tona yükseldi. ABD, dışarıya 3 milyon ton civarında sorgum arz edebilir durumda. ABD ile ticaret savaşına giren Çin’in sorgum ithalatı ise 5 kattan fazla azalarak 2 milyon tona düşecek. Bu düşüşün sebebi, Çin’in sorgum yerine mısıra yönelmesi. Bu da ticaret akışının coğrafyasını büyük oranda etkiledi. Örneğin, mısır arzı yeterli olduğu için Avrupa Birliği daha önce büyük miktarlarda sorgum üretimine yönelmemişti. Ancak hava şartlarının İspanya’da mısır üretimine zarar vermesi üzerine, bu ülkenin imdadına Amerikan sorgumu yetişti. İspanya, 2018’in ilk 10 ayında ABD’den 26,4 milyon dolarlık sorgum ithal ederek, bu ülkenin en büyük dördüncü sorgum müşterisi oldu. Önceki dönemde 120 bin ton alım yapan Meksika’nın da bu miktarı dört katına çıkarması bekleniyor.
Karadeniz piyasasındaki başlıca oyuncu ise Ukrayna. 2017/18 döneminde 121 bin ton Ukrayna sorgumunun önemli bölümü İspanya, İtalya ve İsrail’e sevk edilmişi. Bu sezon ise ticaret hacmi 8,7 bin tona kadar düştü ve bunun 5,2 bin tonunu Türkiye satın aldı.
YULAF
Nişasta, protein, vitamin ve mineraller bakımından zengin olan yulaf, kabarma problemi sebebiyle ekmek yapımında kullanılamadığından daha çok hayvan yemi olarak değerlendiriliyor. Yulaf unu daha çok lapa ve pide yapımında kullanılıyor. Yulaf tohumları ayrıca, tahıl karışımlarında ve bisküvi üretiminde yüksek besin değeri için tercih ediliyor. Yulaf içerikli gıdalara talebin artması ve stoklarının azalması, küresel yulaf ticaretini 2014/15 sezonunda 2,4 milyon tona çıkardı. Ancak, üretim ve tüketimdeki sürekli artışa rağmen, yulaf ticareti 2018/19 sezonunda 2,14 milyon tona geriledi. Bu ticaretin yarısından fazlasını Kanada ve ABD gerçekleştiriyor. Yulaf işleme sanayinde büyük gelişme kaydeden bu iki ülkede, yulaf içeren gıda ürünlerine talep yüksek. ABD yulaf piyasasında hedge mekanizması mevcut ve Chicago Emtia Piyasası’nda vadeli işlem sözleşmeleri yapılıyor. 2018/19 döneminde Kanada’nın yulaf ihracatı 1,6 milyon ton civarında olacak. ABD de aynı miktarda yulaf ithal edecek.
Yem ücretleri, yulaf yerine ucuz olan mısır ve arpayı tercih etmeye başladı. Ancak yulaf içeren gıda ürünlerine olan talebin, yem sektöründeki azalmayı fazlasıyla telafi etmesi bekleniyor. Kanada İstatistik Enstitüsü verilerine göre, bu ülkede 2018 yılında 3,43 milyon ton yulaf elde edilirken, üretim tahminlerin %7 altında kaldı. İhracat ise önceki yılın Ağustos-Ekim dönemine göre %15 arttı.
İkinci büyük yulaf ihracatçısı olan Avustralya’da 2018/19 döneminde 350 bin tonluk satış bekleniyordu. Ancak olumsuz hava şartları sebebiyle bu miktarın 150 bin tona kadar düşeceği öngörülüyor. Tarihinin en kötü kuraklıklarından birini yaşayan Avustralya’da yulaf üretimi son 36 yılın en düşük seviyesinde. Avustralya’nın tarım araştırmaları kurumu ABARES, ülke genelinde 2018’de, bir önceki yıla göre %20,7 düşüşle, 888 bin ton yulaf üretildiğini açıkladı.
Avrupa Birliği’nin tahıl ticaretini düzenleyen kurumu COCERAL’ın verilerine göre ise AB’ye üye 28 ülkede 2018 yılında 7 milyon ton yulaf üretildi. Üretim miktarı, geçtiğimiz yıla göre yüzde 1 civarında düştü.
Bununla birlikte, aşırı kurak hava şartları sebebiyle, AB’nin iki büyük yulaf ihracatçısı Finlandiya ve İsveç’te üretim, geçtiğimiz yıla göre %29,2 oranında azaldı. Yulaf değirmencileri ise açığı kapatmak için üretimin %57 artığı İspanya gibi ülkelere yöneldi.
Dünyada en çok yulaf tüketen ülke olan Çin’de üretim 5 yıl içinde 255 bin tondan 305 bin tona yükselirken, 2017/18 döneminde 500 bin ton olan ithalat ise 150 bin tona geriledi. Çin’in en büyük yulaf tedarikçisi olan Avustralya, bu ülkede %96’lık bir pazar payına sahip. Dünya genelindeki yulaf ihracatının %56’sını tek başına yapan Kanada, Çin pazarına girebilmiş değil. Kanadalı yulaf üreticileri, Pekin ile bir ihracat protokolü imzalanması için girişimlerini sürdürse de henüz bu konuda bir yol haritası bulunmuyor. Çin’de kahvaltılık tahıl ürünleri, kahvaltı piyasasında küçük bir paya sahip olsa da bu pay artıyor ve artmaya da devam etmesi bekleniyor.
Ukrayna, 2018’19 döneminin başından bu yana 3,5 bin ton yulaf ihraç etti. Önceki sezon, bu miktar 9,4 bin ton olarak gerçekleşmişti. 2015/16 sezonunda ise 42,8 bin ton civarındaydı. Ukrayna yulafının 2 bin tonu Hindistan’a, 400’er tonu ise İsviçre ve Polonya’ya ihraç edildi. Geçtiğimiz sezon, Ukrayna yulafının neredeyse yarısını Pakistan satın almıştı.
ÇAVDAR
Buğday çimi familyasından olan çavdar, arpaya çok benzer. Taneleri, buğdayınkine göre daha ince, kabuklar kalın ve başak kılçıkları daha kısadır. Daha çok ekmeklik un ve hayvan yemi olarak değerlendirilen çavdarda; karbonhidrat, protein, potasyum ve B vitamin bulunur. Çavdar ekmeği de buğday ekmeği gibi hafiftir. Buğday ve çavdar ununda bulunan gluten, yumuşak ve elastik bir hamura imkan sağlar. Bu yüzden de diğer tahılların unlarından ekmek yapıldığında buğday ya da çavdar ununun da eklenmesi tavsiye edilir.
Yıllık çavdar üretimi 2014/15 döneminde 14,5 milyon ton iken, 2017/18 döneminde 12,3 milyon tona geriledi. Bu miktarın büyük kısmı Avrupa Birliği ülkeleri ve Rusya’da elde edildi. Amerikan Tarım Bakanlığı’nın tahminlerine göre, 2018/19 döneminde 10,5 milyon ton çavdar üretilecek. Bunun 6,6 milyon tonunu AB ülkeleri, 1,85 milyon tonunu Rusya, 650 bin tonunu Belarus, 235 bin tonunu Kanada, 400 bin tonunu Ukrayna, 320 bin tonunu Türkiye, 214 bin tonunu ABD üretecek. Rusya, Kanada ve ABD haricinde, çavdar üreten ülkelerin tamamında üretimin azalacağı tahmin ediliyor.
Çavdar genellikle üretildiği ülkelerde tüketiliyor. Bu yüzden de ülkelerin üretimleriyle tüketimleri hemen hemen birbirine eşit. Bu sebeple, global çavdar ticareti 2017/18 döneminde 469 bin tonken, 2018/19 döneminde 355 bin tona geriledi.
Geçtiğimiz sezon, global çavdar ticaretinin yaklaşık yarısı (227 bin ton), Kanada menşeli ürünlerden oluştu. Kanada’yı 90 bin tonla Avrupa Birliği ülkeleri takip etti. 2018/19 döneminde, Kanada’nın çavdar ihracatının 150 bin tona gerilemesi, AB ülkelerinden yapılan çavdar sevkiyatının ise 100 bin tona yükselmesi bekleniyor. Geçtiğimiz dönemde 110 bin tonluk ihracatla ikinci sırada yer alan Rusya’da bu sezon elde edilen düşük rekolte sebebiyle çavdar ihracatının 30 bin tona kadar gerileyeceği tahmin ediliyor. Ukrayna da ortalama olarak bu miktarlarda ihracat yapıyor.
Dünya genelinde en fazla çavdar ithal eden ülke Amerika Birleşik Devletleri. 2017/18 döneminde ABD’ye sevk edilen çavdar miktarı 325 bin ton olarak hesaplandı. 2018/19 döneminde ise 200 bin ton civarında olması bekleniyor.
2018/19 döneminde ABD’yi 50 bin tonluk çavdar ithalatı gerçekleştirmesi beklenen AB ülkeleri takip edecek. Bu yıl elde ettiği üretimin tüketimin altında kalacak olması sebebiyle Rusya’nın da 25 bin tonluk ithalata ihtiyacı olacak. Diğer büyük alıcıların ithalat miktarlarında bir değişiklik beklenmiyor. Geçtiğimiz sezonda 38,2 bin ton çavdar ihraç eden Ukrayna ise 2018/19 sezonunda ihracat miktarını 64,7 milyon tona yükseltti.