Rusya, dünya gıda güvencesi ve tahıl piyasaları açısından
kritik önemdeki Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması'na katılımını askıya
aldığını açıkladı. Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, “Anlaşmanın geçerliliği bugün
itibariyle sona ermiştir.” dedi. Moskova’nın anlaşmadan çekilmesinin, dünya
tahıl arzı konusundaki belirsizliği ve bölgedeki tansiyonu artırmasından endişe
ediliyor.
Dmitry Peskov, gazetecilere yaptığı açıklamada, Ukrayna tahılının güvenli bir şekilde dünya pazarlarına ulaştırılmasına imkan tanıyan anlaşmada Rusya'yı ilgilendiren şartların karşılanmadığını ifade ederek, anlaşmayı katılımlarını durdurduklarını söyledi.
Peskov, Rusya’nın şartlarının yerine getirilmesi halinde anlaşmaya geri döneceklerini de ekledi. Kremlin sözcüsü, “Anlaşmanın Rusya ile ilgili kısmı yerine getirilir getirilmez, Rus tarafı derhal bu anlaşmanın yeniden yürürlüğe konulmasına başlayacaktır.” dedi.
Moskova, en son mayıs ayında 60 günlüğüne uzatılan anlaşmaya katılımının devamı için öncelikle kendi tahıl ve gübre ihracatının önündeki engellerin kaldırılmasını istiyordu. Moskova ayrıca Rusya Tarım Bankası'nın (Rosselkhozbank) uluslararası bankacılık ödeme sistemi SWIFT'e yeniden kabul edilmesini, tarım makineleri ve parçaları tedarikinin yeniden başlatılmasını, sigortalar üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını, Togliatti-Odesa amonyak boru hattının yeniden faaliyete geçirilmesini, gıda ve gübre ihracatında yer alan Rus şirketlerinin hesaplarındaki blokajın kaldırılmasını talep ediyordu.
Ukrayna, 22 Temmuz 2022'de Türkiye ve BM arabuluculuğunda imzalanan tahıl koridoru anlaşması kapsamında şimdiye dek 16,8 milyon tonu mısır ve 8,9 milyon tonu buğday olmak üzere 32,8 milyon ton tarımsal ürün ihraç etti. Ukrayna, savaştan önce ise çoğu Karadeniz üzerinden olmak üzere yılda yaklaşık 25-30 milyon ton mısır, 16-21 milyon ton buğday ihraç ediyordu.
GUTERRES: BEDELİNİ YÜZMİLYONLARCA İNSAN ÖDEYECEK
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rusya'nın anlaşmadan çekilmesinin sadece tahıl ve gübre ihracatını destekleyen ilgili anlaşmanın feshedilmesiyle sonuçlanmadığını belirtirken, aynı zamanda dünya çapında gıdaya erişim sorunu yaşayan insanlar üzerindeki etkisinden duyduğu endişeyi dile getirdi. "Nihayetinde bu anlaşmalara katılmak bir tercihtir. Ancak her yerde mücadele eden insanların ve gelişmekte olan ülkelerin başka seçeneği yok. Yüz milyonlarca insan açlıkla karşı karşıya ve tüketiciler küresel bir hayat pahalılığı kriziyle karşı karşıya. Bunun bedelini onlar ödeyecek." dedi.