Dünya Bankası Başkanı
David Malpass, Rusya- Ukrayna savaşının, dünya genelinde gıda ihracatı
kısıtlamalarında endişe verici bir artışı tetiklediğini ifade ederek, “Politika
yapıcıların, küresel bir gıda krizini daha da muhtemel hale getiren bu eğilimi
durdurması kritik önem taşıyor.” uyarısında bulundu.
David Malpass, Dünya Bankası’nın web sitesinde yayınlanan makalesinde son birkaç hafta içinde, gıda ihracatı kısıtlaması uygulayan ülke sayısı %25 artarak 35'e çıktığı bilgisini paylaştı. En son verilere göre mart ayı sonuna kadar 31'i ihracatın kısıtlanması, dokuzu buğday ihracatının durdurulması olmak üzere gıda ticaretini etkileyen toplam 53 yeni politika müdahalesi uygulamaya konulduğunu açıklayan Malpass, “Tarih, bu tür kısıtlamaların en trajik şekillerde ters teptiğini gösteriyor. Bunun dikkat çekici örneği 10 yıl önce yaşanmış ve ihracat kısıtlamaları küresel gıda krizini şiddetlendirerek buğday fiyatlarını %30 oranında artırmıştı.” hatırlatmasında bulundu.
Yazısında 2008-2011 yılları arasındaki küresel gıda krizine atıfta bulunan David Malpass şunları dile getirdi: “Gıda krizleri herkes için kötüdür. Ancak bu krizler, en yoksul ve en savunmasız insanlar için yıkıcıdır. Bunun iki nedeni vardır: Birincisi, dünyanın en fakir ülkeleri gıda ithal eden ülkeler olma eğilimindedir. İkincisi, gıda, düşük gelirli ülkelerde hanelerin toplam harcamalarının en az yarısını oluşturmaktadır. 2008'de gıda krizi, özellikle çocuklarda yetersiz beslenmede önemli bir artışa neden oldu. Birçok aile, yiyecek satın almak için değerli eşyalarını rehin verdi. Bazı araştırmalar, en yoksul hanelerden gelen çocuklar arasında okulu bırakma oranlarının %50'ye vardığını gösterdi. Bu tür sosyal ve ekonomik zararlar kolayca geri döndürülemez.”
DÜNYA BUĞDAY
TİCARETİNİN %21'İ KISITLAMA ALTINDA
Dünya Bankası Başkanı, şimdilik hızlanmalarına rağmen ihracat ve ithalat kontrolleri kapsamının on yıl önceki kadar geniş olmadığını ifade etti. “İhracat ve ithalat kontrolleri şu anda dünya buğday ticaretinin yaklaşık %21'ini kapsıyor, —2008-2011 krizinin zirvesindeki %74'lük payın oldukça altında.” diyen Malpass, “Ancak kısıtlamaların hacminin hızla büyüyebileceği bir misilleme döngüsü için koşullar olgunlaş durumda.” uyarısını yaptı.
Dünya Bankası Başkanı David Malpass, küresel bir gıda krizine doğru gidilmekte olduğu ikazında bulunduğu makalesinde şu değerlendirmeleri yaptı:
“Ticareti kısıtlayıcı önlemlerin gıda fiyatları üzerinde şimdiden gözle görülür bir etkisi var. Rusya, Avrasya Ekonomik Birliği dışındaki ülkelere buğday ihracatına kısıtlamalar getirdi. Sırbistan ve Kuzey Makedonya gibi daha küçük ihracatçılar da sınırlamalar koydu. Mısır gibi buğdayının %80'ini Rusya ve Ukrayna'dan ithal eden ve yeniden ihracat endişesi taşıyan gıda ithalatçısı ülkeler de...Bu önlemler tek başına dünya ticaretinin %16'sını kapsıyor ve dünya buğday fiyatlarında yüzde yedilik bir artıştan sorumlu. Bu da, toplam fiyat artışının yaklaşık altıda birine tekabül ediyor.
GIDA İHRACATINA
SINIRLAMA ARZI AZALTIR, FİYATLARI YÜKSELTİR
Mart ayında ticaret müdahalelerindeki artış, önümüzdeki arz kesintilerinin işareti olabilir. Mart ayında uygulanan gıda ihracatı kısıtlamaları, önceki iki aydaki sayının neredeyse iki katı. Kısıtlayıcı ihracat önlemleri, küresel arzı azaltarak daha yüksek fiyatlara neden olur. Bu da yurt içi fiyat baskılarını kontrol altına almak için yeni ihracat kısıtlamalarını tetikleyerek uluslararası fiyatlar üzerinde ‘çarpan etkisi’ yaratır. Dünyanın en büyük ilk beş buğday ihracatçısından herhangi biri ihracatı yasaklarsa, bu önlemlerin kümülatif etkisi dünya buğday fiyatlarını en az %13 artırmak olur ve diğerlerinin de tepki vermesi halinde fiyatlar çok daha artar.
Tehlikeyi etkisiz hale getirmenin zamanı geldi. Küresel bir gıda krizi asla kaçınılmaz değil: Son zamanlarda gıda fiyatlarındaki olağanüstü artışa rağmen, üç ana temel gıda olan pirinç, buğday ve mısırda küresel stoklar tarihi standartlara göre yüksek durumda. G7 ülkeleri, gıda ihracatını yasaklamama ve küresel gıda güvencesini desteklemek için “tüm araçları ve finansman mekanizmalarını” kullanma taahhüdünde bulunarak son zamanlarda önemli bir adım attı. G7 zaten ABD, Kanada ve Avrupa Birliği de dahil olmak üzere temel gıda maddelerinin en büyük ihracatçılarından birkaçını içeriyor. Avustralya, Arjantin ve Brezilya gibi diğer büyük gıda ihracatçıları da bu taahhütte yer almalıdır.
Özellikle ekonomik ve jeopolitik stresin arttığı bir zamanda küresel gıda akışını sürdürmek, her yerde politika yapıcılar için asgarî bir zorunluluk, zarar vermeme (do-no-harm) kuralının eşdeğeri olmalıdır. Kesintisiz bir gıda arzı, tüm ülkelerin vatandaşlarına fayda sağlar. Bu, ayrıca ulusal politika yapıcılara Ukrayna'daki savaşın neden olduğu diğer tüm şokların üstesinden gelmek için çok daha iyi bir şans verecek.”