“TMO’nun 15 Ekim’e kadar getirdiği buğday ithalatı yasağı sektörümüz açısından son derece sıkıntılı geçen bir süreç oldu. İthalatın yasaklanması, buğday fiyatlarının belirsizliği, dünya pazarındaki lider pozisyonumuzu korumamız konusunda ciddi bir sıkıntı oluşturuyor. Bu süreçte ihracatımızda ortalama yüzde 40 oranında bir düşüş söz konusu. İhracatta elde ettiğimiz başarının önünün en kısa sürede açılmasını ümit ediyoruz. Yetkililerin ihracat pazarlarımızın kaybolmaması için çözüm üreterek bize dünya fiyatlarıyla buğday temini konusunda destek vermelerini talep ediyoruz.”
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Haluk Tezcan
Türkiye son on yıldır dünya un ihracatında ilk sırada yer alıyor. Un sanayicileri yaklaşık 4 milyon ton un ihracatıyla dünya un ticaretinin yaklaşık %30’unu karşılıyor. Türkiye’nin ihracatta lider olmasının en önemli faktörlerinin başında dünya buğday ticaretinin büyük çoğunluğunu karşılayan Rusya ve Ukrayna gibi ülkeler ile un ithalatı yapan ülkelere yakınlığından kaynaklı lojistik ve fiyat avantajı. Sektör, bugüne kadar dünya fiyatlarıyla rekabet edebilmek için dahilde işleme rejimi kapsamında ithalat yaparak bunu gerçekleştirebiliyordu. Ancak TMO’nun 15 Ekim’e kadar buğdaya getirdiği ithalat yasağı, sektörün ihracatında büyük düşüşe ve pazar kayıplarına yol açtı. Biz de sektörün çatı kuruluşu olan Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Haluk Tezcan ile konuyu konuştuk.
TUSAF Başkanı Haluk Tezcan, sektör açısından büyük önem arz eden pazarların rakip ülkelere kaptırılmaması için kamunun dünya fiyatlarıyla un sanayicisine buğday temin etmesini istiyor. TUSAF Başkanı Tezcan’ın sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
Merhaba Haluk Bey, zor geçen bir sezonu tamamladık. Bu yıl Hububat Piyasaları açısından nasıl geçti? Türkiye’nin 2024 yılı hububat sezonunu değerlendirebilir misiniz?
2024 yılını değirmencilik sektörü açısından çok farklı, bilinmeyenlerle, farklı sorunlarla mücadele ederek karşıladık. Sezonu da aynı stres, sıkıntı ve bilinmeyenlerle tamamladık. Genel olarak baktığımızda 2024 yılı hububat piyasaları geçen yıla oranla daha az verim sağladı. Ortalama bir verim elde edilen diğer yıllar ile kıyasladığımızda ise ortalama bir hasat dönemi geçirdik. Bu hasat dönemi sonuçlarına baktığımızda, kuraklıkla mücadele ettiğimiz yıllar gibi olmadığı ve kendimize yetecek buğday ürettiğimizi söyleyebilirim. Tahminimiz 20 milyon ton civarında buğday hasadıyla sezonu tamamladığımızı öngörüyoruz.
2023 ve 2024 yıllarında dünya piyasaları yükselişle başladı ancak piyasaların arzı düşük olduğu için düşerek devam etti. Enflasyonla mücadelede dünyada da büyük bir sıkıntı söz konusu. Özellikle Covid-19 süreci sonrası yükselen piyasalar, iklim değişikliği, kuraklık ve buna bağlı olarak Rusya-Ukrayna savaşı sonrası yükselen piyasalar normalleşmeye başladı ve tüm dünyada fiyatlandırmalar da olması gerektiği orana geldi.
2024 yılına girdiğimizde ise; Toprak Mahsulleri Ofisimiz ve Tarım Bakanlığımız İlişkin Dahilde İşleme Rejimi kapsamında, 15 Haziran ve 15 Ekim tarihleri arasında ithalat iznini durdurdu. Bu süreçte de 260 dolar seviyesinde olan dünya fiyatları (12,5 proteinli buğdaylar için söylüyorum) 220 dolara kadar geriledi. Dünya geneline baktığımızda buğday üretimi normal seyrinde gerçekleşti ve stoklar anlamında da herhangi bir sıkıntı söz konusu olmadı. Bu sevindirici bir durum. Türkiye’nin ihracatta rekabet gücünü artırabileceği önemli bir fırsat olarak değerlendiriyoruz.
20 MİLYON TON CİVARINDA REKOLTE GERÇEKLEŞTİ
Sizin rekolte tahmininiz ne kadardı, elde eline sonuçlara göre ne kadar rekolte gerçekleşti?
Ülke genelinde buğdaydaki rekolte beklentimiz 20 milyon ton civarındaydı, bizim beklentimiz civarda bir rekolte gerçekleşti.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıkladığı alım fiyatlarını buğdayın geleceği açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tarım Bakanlığımız bu konuda çok ciddi çalışmalar yürütüyor. Türkiye açısından buğday fiyatlarının çiftçimizi çok mutlu etmediği gerçeği var. Verilen fiyat taban fiyatı, tavan fiyatını da piyasa şartları belirliyor. Piyasa şartlarında da birçok yörede taban fiyatının daha üstünde buğday satımı gerçekleştirildi. Sektörün de desteğiyle çiftçimizin gelecekte de buğday üretimine devam edeceğine inanıyoruz.
Son dönemde çiftçinin buğday ekimine yeniden yöneldiğini görüyoruz. Bunu nasıl okumak lazım?
Son dönemde özellikle kuraklığın etkisi, sulanabilir arazilerin su sorunlarıyla mücadelesi, iklim değişikliği ve bu süreçte yaşanan birçok olumsuzluk çiftçimizin buğday üretimine daha çok yöneldiğini gösteriyor. Bu ülkemiz ve sektörümüz açısından son derece sevindirici bir durum. Buğday ekimi ülkemiz tarafından gerçekleştirildiğinde verimi de artıracağını, farklı sorunlarımızın da zamanla sona ereceğini düşünüyoruz. O yüzden gidişatı çok olumlu görüyoruz. Bu süreçte sözleşmeli tarımın hayata geçirilmesi ve havza uygulamaları üretim modelinin hayata geçirilmesi, buğday ekiminde stratejik olarak önem arz ettiğinden, çiftçimizin buğdaya farklı bir anlam katarak çeşitli üretim modelleri geliştirerek verimliliği de artıracağını düşünüyoruz.
UN İHRACATININ ÖNÜNÜN EN KISA SÜREDE AÇILMASINI ÜMİT EDİYORUZ
TMO’nun 15 Ekim’e kadar getirdiği buğday ithalatı yasağını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sektörümüz açısından son derece sıkıntılı geçen bir süreç oldu. İthalatın yasaklanması, buğday fiyatlarının belirsizliği dünya pazarındaki lider pozisyonumuzu korumamız konusunda ciddi bir sıkıntı getirdi. Bu süreçte ihracatımızda ortalama yüzde 40 oranında bir düşüş söz konusu. İhracatta elde ettiğimiz başarının önünün en kısa sürede açılmasını ümit ediyoruz.
Türkiye’nin un ihracatında son iki ayda yüzde 30’un üzerinde düşüş yaşandı. Siz sektörün çatı kuruluşu olarak yaşanan düşüşle ilgili neler söylemek istersiniz?
Un, özellikle ihracat yaptığımız ülkelerde stratejik bir ürün. Bugüne kadar kalitemiz ve fiyat avantajımızla elde ettiğimiz pazarlara rakip ülkeler ürün göndermeye başladı. İhracat pazarlarında fiyat rekabetiyle yarıştığımız ülkelerin fiyatlandırmaları yurt dışında oluşan emtia fiyatlarına bağlı olarak bizden daha düşük olduğu için pazarlarımıza daha kolay erişebiliyorlar. Bu açıdan düşünecek olursak son derece sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz. Bu sürecin bir an önce sonuçlanması bizim açımızdan büyük önem arz ediyor. Çünkü ihracatımızda yüzde 30 oranındaki düşüşün Ağustos ayı itibariyle yüzde 40 oranına çıktığını görüyoruz. Bu düşüşün devam etmesi, sektöre ve elde ettiğimiz mevcut pazarlara tekrar girme konusunda sorunlarla boğuşmamız anlamına geliyor. Bu yüzden hükümet yetkililerimizin bir an önce sektörümüzün elindeki ihracat pazarlarımızın kaybolmaması için çözüm üreterek bize dünya fiyatlarıyla buğday temini konusunda destek vermelerini talep ediyoruz.
Federasyonunuz bünyesindeki derneklerin düzenlediği Hasat Sonrası Genişletilmiş Sektör Değerlendirme Toplantınız bu yıl Antalya’da gerçekleşecek. Bu yıl “Hasat Sonrası Hububat Piyasaları ve Sektörel Yansımalar” temasıyla düzenlenecek konferansınızla ilgili neler söylemek istersiniz?
Bu kıymetli konferansta birçok konu başlığını ele alacağız. 2024 yılı hasadı, ihracat konusunda getirilen yasaklar, önümüze çıkan fırsat ve dezavantajlar burada enine boyuna değerlendirilme fırsatı yakalayacak. Hükümet yetkililerimiz, Tarım Bakanlığı yetkililerimiz, Dış Ticaret’ten yetkililerimiz, İhracat Genel Müdürlüğü’nden yetkililerimiz, özel sektör temsilcileri, STK’lar ve çok kıymeti un sanayicilerimizle içinde bulunduğumuz sürecin geçmişini ve geleceğini enine boyuna konuşmak için önemli bir buluşma olacak.
Eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?
Bugün itibariyle Toprak Mahsulleri Ofisi, buğday satış fiyatlarını açıkladı. Bizim girişimimizle, sayın Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürümüz ve sayın Tarım Bakanımız un sanayicilerimizin bu taleplerine karşılık verdi. Diğer yıllarda 15 Ekim’de açılan satışlar, bu yıl ilk defa Eylül ayında açıldı. Bu gelişme bizleri mutlu etti. Bu konudaki belirsizliğin kalkması ve sektörümüzün hammaddeye olan ulaşımının sağlanmış olması bizi çok rahatlattı. Açıklanan fiyatlar ise sektörümüzün beklentileri doğrultusunda gerçekleşti. Enflasyonla mücadelede hükümetimizin aldığı kararların uygulamalarını görme fırsatı bulmuş olduk. Bu çerçevede, 2024-2025 sezonunu bolluk bereket ve güzellikle geçireceğimizi öngörüyoruz.