Türkiye’nin un ihracatı, 2024 yılında 2023’teki rekor seviyelerinin ardından %17,4 oranında bir düşüş yaşayarak 3 milyon 35 bin ton seviyesine geriledi. Dr. Eren Günhan Ulusoy, Haziran ayında başlayan ithalat kısıtlamaları ile birlikte bu düşüşün daha da derinleştiğini ve yılın ikinci yarısında %43’e varan bir daralma görüldüğünü belirtti.
Gıda sektöründe 35 yılı aşkın deneyime sahip olan ve un üretimi ile tohum ıslahı konusunda önemli çalışmalara imza atan Ulusoy Un ve Söke Değirmencilik Yönetim Kurulu Başkanı ve IAOM Avrasya Direktörü Dr. Eren Günhan Ulusoy, Türkiye'nin un ve buğday sektöründeki son durumu ve geleceğe yönelik beklentiler hakkında açıklamalarda bulundu.
2023 yılı, Türkiye için un ihracatında tarihi bir zirveye ulaşılan bir yıl oldu. EkoTürk TV’de yayınlanan Sanayi ve Ticaret programına katılan Dr. Eren Günhan Ulusoy'un verdiği bilgilere göre, 2023’te 3 milyon 665 bin ton un ihracatı gerçekleştirildi ve 1,49 milyar dolar gelir elde edildi. Ancak 2024’ün ilk yarısında, ihracat 1,8 milyon ton seviyesine ulaşmışken, Haziran ayında yapılan düzenlemelerle birlikte düşüş başladı. 2024 yıl sonu itibarıyla 3 milyon 35 bin tonluk ihracatla, önceki yıla göre %17,4'lük bir gerileme yaşandı.
Dr. Ulusoy, 2024'teki ihracat daralmasının ana nedenini, Dahilde İşleme Rejimi’ne yapılan ithalat kısıtlamalarına bağladı. Bu rejim, Türkiye'nin yurtiçindeki yüksek hammadde fiyatları karşısında, uygun maliyetle yurtdışından buğday temin edilmesine olanak tanıyordu. Ancak, 2024'te ithalatın sınırlanması, un sektöründe tedarik sıkıntılarına yol açtı.
Haziran-Aralık Dönemi Kıyaslaması
Dr. Ulusoy, Haziran-Aralık dönemine dair yaptığı değerlendirmede, Haziran ayındaki ithalat kısıtlamalarının ihracat üzerinde çok daha derin etkiler bıraktığını belirtti. Haziran ayında alınan kararlarla birlikte ihracatçılar, yurtiçindeki yüksek fiyatlar nedeniyle yabancı tedarikçilere yönelmekte zorlandılar. Bu dönemde yaşanan düşüşün, %43 seviyelerine kadar ulaştığını vurgulayan Ulusoy, “Haziran'dan sonra özellikle ihracat rakamlarındaki daralma belirginleşti ve bu azalma yılın geri kalanında da devam etti” dedi. Ulusoy, özellikle Temmuz ve sonrasındaki dönemde, mevcut stokların sınırlı olmasının ihracatın düşmesini daha da hızlandırdığını ifade etti.
Dr. Eren Günhan Ulusoy, 2025 Ocak ayı itibarıyla un ihracatındaki daralmanın etkilerinin hala devam ettiğini belirtti. Yeni yılın ilk ayında da piyasanın tam anlamıyla toparlanmadığını ifade eden Ulusoy, “27 Ocak itibariyle baktığımızda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 41 oranında bir gerileme var. Muhtemelen önümüzdeki aylarda da yüzde 30-25 dolayında düşüşün süreceğini tahmin ediyorum” diye konuştu.
2,3 milyar dolar içerde kaldı
2024’te Türkiye’nin buğday ithalatı, 2023’e göre önemli bir düşüş gösterdi. 2023’te 10,5 milyon ton olan ithalat, 2024’te 4,5 milyon tona geriledi. Bu azalma, ithalat için harcanan tutarın da 3,4 milyar dolardan 1,1 milyar dolara düşmesini sağladı. Dr. Ulusoy, bu durumun Türkiye'nin cari açığının 2,3 milyar dolar azalmış olmasını sağladığını belirtti. Ancak, bu sürecin kalıcı bir iyileşmeden ziyade, stokların eritilmesiyle elde edilen geçici bir durum olduğunu vurguladı.
2025'teki Beklentiler ve Stratejiler
2025 yılı için yapılan tahminler, un ihracatındaki düşüş trendinin devam edeceğini gösteriyor. Türkiye’nin, un ve buğday sektöründe rekabet gücünü koruyabilmesi için yeni stratejiler geliştirmesi gerektiğine dikkat çeken Ulusoy, stok yönetimi ve ithalat politikalarının gelecekteki gelişmeler üzerinde belirleyici bir rol oynayacağını ifade etti.
2024’teki tarımsal üretime ilişkin önemli bir belirsizlik unsuru ise iklim değişikliği. Dr. Ulusoy, 2024’ün dünya genelinde kaydedilen en sıcak yıl olmasının, Türkiye'deki buğday üretimini etkileyebileceği uyarısında bulundu. Özellikle Güneydoğu ve İç Anadolu bölgelerinde yaşanan düşük yağış seviyeleri, buğday ekim alanlarını ve verimi doğrudan etkileyebilir. Ulusoy, Nisan-Mayıs aylarında bu durumun etkilerinin daha net bir şekilde görüleceğini belirtti.
Dr. Ulusoy, 2025 yılı itibarıyla buğday fiyatlarının dünya fiyatlarıyla uyumlu şekilde hareket etmeye devam edeceğini öngörüyor. Ancak, iç piyasada bazı sektörlerin ihracat yapabilmesi için zorunlu olarak yerli alım yapmaya yönlendirilmesi, rekabet dengelerini bozabilecek bir durum olarak tartışılmaya devam ediyor.
Türkiye’nin un ve buğday sektöründeki geleceği, iklim koşulları, stok yönetimi ve yeni stratejik yaklaşımlar ile şekillenecek. 2025 yılı, sektördeki politikaların etkinliğini ve Türkiye’nin global rekabet gücünü test edecek kritik bir yıl olacak.