BLOG

Gıda zenginleştirme, insanlık için daha sağlıklı ve parlak bir gelecek sunuyor

29 Mayıs 20207 dk okuma

“Zenginleştirme çözümleri; insanlarda mikrobesin yetersizliklerini gidermede güvenli ve düşük maliyetli bir çözümdür. Gıda zenginleştirme sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren şirketlerle birlikte çalışmak; hükümetler, STK’lar ve donörlerin en faydalı zenginleştirme yöntem ve programlarını uygulamaya koymalarına ve sonuçları etkili şekilde ölçmelerine yardımcı olacaktır. Kamu-özel sektör işbirliği ile gizli açlığın ortadan kaldırılması ve 2030 yılı itibariyle sıfır açlık hedefine ulaşılması ile hepimiz için daha iyi ve sürdürülebilir bir gelecek mümkün.”

Yannick Foing Global Lider Besin Geliştirme DSM

Gizli açlık, yüksek kalorili diyetlerde temel vitamin ve minerallerin bulunmamasından kaynaklanır ve hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde halk sağlığı için büyük bir sorun oluşturur. Bir yetersiz beslenme türü olan gizli açlık, dünya genelinde iki milyar insanı etkiliyor ve mikrobesin eksikliğinden kaynaklanan hastalıklar da tüm hastalıkların %7,3’ünü oluşturuyor. Gizli açlığın insan sağlığı üzerinde uzun vadede körlük, anemi ve zayıf bağışıklık sisteminin yanı sıra kalp-damar hastalıklarına yol açan iltihaplanmalar gibi yıkıcı etkileri olabilir.

Temel gıda maddelerinin zenginleştirilmesi gibi müdahaleler, gizli açlıkla global ölçekte mücadeleye yardımcı olabilir. Bu sayede daha fazla insan, besleyici gıda maddelerine makul fiyatlar karşılığında ulaşabilir.

Sonuç olarak, sağlık masraflarının azaltılması ve ekonomik büyümenin desteklenmesi sağlanabilir. Ancak en etkili ve uygun çözümlerin belirlenmesi; hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve donörler için o kadar da kolay bir iş olmayabilir.

TEMEL GIDA MADDELERİNİ ZENGİNLEŞTİREREK  HALK SAĞLIĞINI DESTEKLEMEK

Zenginleştirme çözümleri; insanlarda mikrobesin yetersizliklerini gidermede güvenli ve düşük maliyetli bir çözümdür. Temel gıda maddelerine, besin değerini iyileştirmek için elzem olan vitamin ve mineraller eklenir.

Ya da gıda maddelerinin işlenmesi sırasında kaybolan vitamin ve mineraller bu ürünlere yeniden kazandırılır. Zenginleştirme işlemi bireylerin sağlığını güçlendirirken genel olarak toplumlara da katkı sağlar.

Zenginleştirme programları başarıyla uygulandığında, somut sonuçlar kısa süre içinde görülür. İnsanların sağlığını güçlendiren bir sosyal sorumluluk projesine katkı sağlayan değirmenciler ise tüketicilerin satın alma güçlerinin artması sayesinde bu durumdan ticari olarak da fayda sağlarlar.

Zenginleştirme programlarının başarılı olması için, hangi gıdanın zenginleştirilmesi gerektiği belirlenirken bölgesel ve demografik tercihlerin göz önünde bulundurulması çok önemlidir.

Seçilen temel gıda maddesinin, hedef kitle tarafından yaygın olarak tüketilen bir ürün olması gerekir. Bu sayede, elzem olan mikrobesinleri mevcut beslenme alışkanlıklarını değiştirmeye gerek kalmadan kolayca sağlanabilir. Un ve pirinç gibi temel besinler, global zenginleştirme programlarında yaygın olarak kullanılır.

1. UN

Dünyada her yıl 600 milyon tondan fazla buğday ve mısır unu öğütülüyor ve ekmek, bisküvi, makarna ve erişte gibi ürünlerin yapımında kullanılıyor. Buğday ve mısır unu dünya genelinde yaygın olarak tüketiliyor olsa da özellikle Afrika, Ortadoğu, Güney ve Güneydoğu Asya ile Amerika kıtasında rağbet görüyor.

Çok yönlü kullanıma uygun olması ve kolaylıkla erişilmesinden dolayı buğday ve mısır unu geniş tüketici gruplarının mikrobesin ihtiyaçlarının karşılanması için tercih edilmektedir.

Buğday ve mısırda doğal olarak bulunan temel vitamin ve minerallerin önemli bir kısmı değirmendeki işlemler sırasında kaybolabiliyor. Bu mikrobesinlerden bazılarının öğütülmüş una yeniden katılması, unun besleyici profilini artırarak gizli açlıkla mücadeleye büyük katkı sağlarken tadını ise etkilemez.

Dünya Sağlık Örgütü, belli başlı vitamin ve minerallerin geniş kitleler tarafından yeterli miktarda ve sürekli olarak tüketilmediği ülkeler için bu işlemin bir adım ötesine geçilmesini ve ekstra mikrobesinlerin temel gıdalara eklenmesini tavsiye ediyor.

Buğday ve mısır ununun zenginleştirilmesi dünyanın birçok ülkesinde zorunlu. Kanada, ABD, İngiltere, Güney Afrika, Meksika ve Filipinler’in de aralarında olduğu 70’ten fazla ülkede buğday ya da mısır gibi en az bir tahılın un haline getirildiğinde zenginleştirilmesi gerekiyor.

enginleştirme programına bağlı olarak değişmekle birlikte, tüketicilere yansıtılan maliyet 5 kilogram un için sadece 1 cent civarında. Mokrobesin premiksleri değirmenciler için un zenginleştirme işleminde düşük maliyetli bir çözüm sunuyor.

Örneğin; 1 ton un için yetecek miktarda demir, folik asit ve B vitamini çeşitlerini içeren bir premiksin fiyatı 3 doları aşmıyor. Genel olarak bakıldığında, un zenginleştirmenin getirdiği avantajlar, gereken yatırımı fazlasıyla karşılıyor.

Örneğin ABD’de una folik asit katılması halinde her yıl 767 yenidoğan bebekte ayrık omurga rahatsızlığı görülmeyeceği hesaplanıyor. Bunun içi yapılacak zenginleştirme işlemi için sadece 4 milyon dolarlık masraf yapılacak, ancak sağlık harcamaları 607,3 milyon dolar azalacak. Yani harcanacak her 1 doların getirisi 152 dolar olacak.

2. PİRİNÇ

Dünya genelinde yaygın şekilde tüketilen temel gıda ürünlerinden biri de pirinç. Özellikle de Asya’da tüketilen pirinç miktarı her yıl kişi başına 150 kilogramı buluyor.

Büyük bir enerji kaynağı olsa da işlenmiş (beyaz) pirinçte karbonhidrat ve protein haricinde besleyici bir şey kalmaz. Çünkü değirmendeki süreçler yağı ve besin değeri yüksek kabuk kısımlarını ortadan kaldırır.

Bu yüzden de kaybedilen besinlerin yerine vitaminler ve minerallerin yanı sıra amino asitler gibi diğer besin maddeleri eklenebilir. Zenginleştirme yöntemleri arasında ise tozlama, kaplama ve sıcak ekstrüzyonu sayabiliriz.

SICAK EKSTRÜZYON NEDİR?

Sıcak ekstrüzyon, un zenginleştirmede en iyi sonuç veren yöntem olarak değerlendirilir. Bu yöntemde; kırılan pirinç taneleri un haline getirilecek şekilde öğütüldükten sonra su ve gerekli besin maddeleri ile karıştırılarak hamur elde edilir.

Bu hamur, zenginleştirilmiş taneler elde etmek için ekstruderden geçirilir ve yüzde 0,5 ile yüzde 2 arasında bir oranla normal pirinçle karıştırılır. Ekstrüzyonun yapıldığı sıcaklık, pirinç nişastasının jelatinizasyonunu ve zenginleştirilmiş tanelerin gevrekliğini etkiler.

Sıcak ekstrüzyon ile güçlendirilen pirinç, tüketiciler tarafından daha fazla rağbet görüyor. Görünüşü ve tadı zenginleştirilmemiş pirinçten farklı olmadığından, insanların öğünlerine kolaylıkla dahil edilebiliyor.

Zenginleştirilmiş pirincin maliyeti çok sayıda faktöre bağlı olmakla birlikte, sağladığı geniş avantajlarla kıyas edildiğinde masrafların cüzi olduğunu belirtmek gerek.

Maliyeti %0,5 ile % 3 arasında değişen zenginleştirme işlemleri, yetersiz beslenmeyle mücadelede bireysel ve toplumsal sağlığa yaptığı katkılarla gidişatı olumlu yönde değiştiren bir etki yapabilir.

Dünya Sağlık Örgütü pirincin demir, folik asit ve A vitamini gibi mikrobesinlerle zenginleştirilmesini bir kamu sağlığı stratejisi olarak tavsiye etmektedir.

Kosta Rika, Nikaragua, Panama, Papua Yeni Gine, Peru ve Filipinler’in yanı sıra ABD’nin bazı bölgelerinde pirinç zenginleştirme işlemleri zorunlu hale getirilmiştir.

PARLAK GELECEKLERİN DESTEKLENMESİ

Temel gıdaların zenginleştirilmesi programlarının uygulamaya konması sadece dezavantajlı kesimlerini değil, toplumların genel çıkarını da korur. Ulusal düzeyde zenginleştirme programlarının yanında; okulda ya da işyerinde beslenme programlarının da etkili olduğu görülmektedir.

1. Okulda beslenme programları

Yetersiz beslenme riskini azaltmanın yollarından biri de okulda beslenme programları yardımıyla çocuklarda yetersiz beslenme olgusuyla mücadele etmektir.

Bu tür programlarda genellikle çocukların kalori ihtiyaçlarının karşılanması ve dersleri aç bir şekilde takip etmek zorunda kalmamalarına odaklanılır.

Ancak çocuklara vitamin ve mineraller bakımından zengin ve besleyici ürünlerin sunulmasının bu programların başarısı için ne kadar önemli olduğu giderek daha iyi anlaşılmaktadır.

Gizli açlık; genel sağlık ve gelişimin yanında öğrenme ve bilişsel fonksiyonları ve ilerleyen yaşlarda üretkenliği ve performansı olumsuz etkileyebilir.

Etiyopya’da yapılan araştırmalar; okula giden çocukların %31’inin yetersiz beslendiğini, %19,6’sının bodur büyüme hastası olduğunu, %15,9’unun zayıf kaldığını ve %14’ünün ise açlıktan zafiyet geçirmekte olduğunu göstermektedir.

Bunun yanında; anaokulu çağındaki çocukların %47,4’ü ve ilköğretim çağındakilerin %25,4’ünün kansızlık ya da B12 vitamini eksikliğinden muzdarip olduğu tespit edilmiştir. Çocuklarda anemi; hastalık ve enfeksiyon riskini artırmanın yanı sıra bilişsel ve fiziksel gelişimi yavaşlatır; okulda ve bunu takiben işyerinde performansı düşürür.

Bunun sonucunda da sosyal ve ekonomik gelişmeye ket vurur. Okul çağındaki çocuklara yönelik beslenme programlarının sağladığı yeterli mikrobesinler, çocukların sağlıklı olmalarına ve büyüdüklerinde de daha kaliteli bir hayat sürmelerine yardımcı olur.

2. İşyerinde beslenme programları

Dünya genelinde çalışanların besleyici gıdalara erişim sağlaması, potansiyellerini tam olarak kullanabilmeleri açısından çok önemlidir. İşyerinde sağlıklı ve besin değeri yüksek yemeklerin verilmesi, çalışanların temel mikrobesinleri yeterli miktarda almalarını sağlayarak onları bulaşıcı hastalıklara karşı korur.

Ayrıca, enerji düzeylerinin korunması sayesinde çalışanların performanslarını da artır. Bu sayede kaza ve işe devamsızlık oranları azaltılırken verimlilik artışı sağlanabilir.

Gizlik açlıkla mücadeleye katkı sağlayan bu tür programlar, ticari getiri ve ekonomik büyüme bakımından da önem taşır. Örneğin Singapur’da 350 bin işçinin yetersiz beslenme riski altında olduğu tespit edilmiştir.

2016 yılında geliştirilen ‘45Rice’ adlı bir proje sayesinde gizli açlıkla etkili şekilde mücadele edilmiştir. Çalışanların %90’ı da zenginleştirilmiş pirinç ile yapılan yemekleri beğendiklerini ifade etmiştir.

ATILMASI GEREKEN ADIMLAR

Gizli açlık dünya genelinde büyük bir halk sağlığı sorunu. Temel gıda ürünlerinin zenginleştirilmesi kapsamında okul ve işyerinde beslenme programları ise küresel ölçekte yaygın olarak görülen mikrobesin yetersizlikleri ile mücadelede etkili olabilecek uzun vadeli yaklaşımlar olarak öne çıkıyor.

Çocukların bilişsel ve fiziksel gelişimi, yetişkinlerin ise genel sağlığı için yeterli besin almalarını destekleyen bu programlar, okul ve işyerinde performansı da artırıyor.

Söz konusu programlar, işsizlik oranının ve raporlu gün sayısının düşürülmesinde ve sağlık sistemleri üzerindeki baskının hafifletilmesinde etkili olma potansiyeline sahip.

Gıda zenginleştirme sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren şirketlerle birlikte çalışmak; hükümetler, STK’lar ve donörlerin en faydalı zenginleştirme yöntem ve programlarını uygulamaya koymalarına ve sonuçları etkili şekilde ölçmelerine yardımcı olacaktır.

DSM onlarca yıldır temel gıda ürünlerinin zenginleştirilmesini destekleyen bir kuruluş olarak, teknik ve bilimsel birikimini ortaklarıyla paylaşıyor ve kaliteli, güvenilir ve takip edilebilir mikrobesin çözümleri sunuyor.

Kamu-özel sektör işbirliği ile gizli açlığın ortadan kaldırılması ve 2030 yılı itibariyle sıfır açlık hedefine ulaşılması ile hepimiz için daha iyi ve sürdürülebilir bir gelecek mümkün.

Etkili gıda zenginleştirme yöntemleriyle ilgili daha fazla bilgi için www.nutritionimprovement.com adresini ziyaret edebilir ya da Yannick@Foing@dsm.com adresinden benimle irtibata geçebilirsiniz.

Makale Kategorisindeki Yazılar
06 Aralık 20135 dk okuma

Yüksek üretim ve yüksek talep dengesinde buğday fiyatları

Zafer ERGEZEN Kasım ayında, Aralık vadeli buğday fiyatının, yüksek rekolte endişeleri sonrası de...

05 Mayıs 20213 dk okuma

Değirmende daha iyi performans için sıcaklık ve titreşim ölçümü

Bühler, değirmencilik için yenilikçi bir çözüm olan Sıcaklık ve Titreşim Yönetim Sistemini (TVM) ...

04 Şubat 20216 dk okuma

Depodaki tahılın güvenliği nasıl sağlanır?

Dr. Stathis Kaloudis Kıdemli Mühendis, Centaur Analytics s.kaloudis@centaur.ag centaur.ag D...