Serdar Aziret, Bayer Pazarlama Müdürü:
“Gıda endüstrisinde, özellikle Horeca kanalındaki işletmelere yönelik yürüyen haşere ve uçkun mücadelesine ek olarak kemirgen kontrolünde de etkili çözümler sunuyoruz. İşin mutfağından da geriye, yani gıdaların mahsül halindeyken depolandığı depolara gittiğimizdeyse depo zararlıları diye adlandırdığımız canlıları kontrol altına alacak çözümler üretiyoruz. Hasat edildikten sonra depolanan mahsulün tahıl zararlılarına karşı korunması gerekir. Çünkü depo zararlıları bulaştıkları üründe doğrudan nicel kayıplara sebep oluyor. Ayrıca bulaşma yoğunluğu arttıkça küflenme, kızışma ve kokuşma da meydana geliyor. Bu zararlılar ortam koşullarına bağlı olmakla birlikte mahsullerde %10 ile %30 arasında kayba sebep olabiliyorlar.”
Sağlık ve beslenme ile ilgili yaşam bilimleri alanlarında uzmanlaşmış küresel bir şirket olan Bayer, yenilikçi ürünlerle çağımızın önemli sorunlarına çözüm bulmaya katkıda bulunuyor. Güvenilir yüksek kaliteli gıda, yem ve bitki bazlı hammadde tedariki konusunda da önemli katkılar sağlayan dünya devi AR-GE çalışmalarına devam ediyor. Ürün ve hizmetleriyle insanlığa faydalı olabilmek adına çalışmalarına aralıksız devam ettiklerini anlatan Bayer Pazarlama Müdürü Serdar Aziret, Değirmenci Dergisi’ne konuştu. Bayer’in Çevre Sağlığı alanındaki çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Serdar Aziret, insan sağlığı için haşerelerle mücadeleden, gıda güvenliğinde yapılması gerekenlere, depolarda ürün kaybının önlenmesi için alınması gereken önlemlerden ve yaşanan ürün kayıplarından, TMO’nun başlattığı lisanslı depoculuğa kadar birçok sorumuza içtenlikle cevap verdi.
Sizleri Bayer Pazarlama Müdürü Serdar Aziret beyin sorularımıza verdiği cevaplarla baş başa bırakıyorum;
Merhaba Serdar Bey, Bayer’in Çevre Sağlığı İş Birimi hakkında bilgi alabilir miyiz?
Bayer Çevre Sağlığı olarak, çevre sağlığını ve insan sağlığını korumaya, iyileştirmeye yönelik çözümler geliştiriyoruz. İşimizin odağında, hastalık taşıyan vektörlerle mücadele etmek var diyebiliriz. Haşerelerle mücadele etmek için entegre vektör mücadelesi çözümleri üretiyoruz. İnsanların sağlığını, hijyenini ve güvenliğini koruyup geliştirerek dünyanın sürdürülebilirliğine katkı sağlıyoruz. Bizim bütünden bireye doğru uzanan bir yaklaşımımız var; bireyi çevreleyen dünyada koşullar daha sağlıklı hale geldiğinde insan sağlığına da hizmet edeceğimize inanarak Çevreden İnsana Sağlık diyoruz. Ve o dış çevredeki tüm noktalar için; çiftliklerden plazalara, konutlardan endüstriyel tesislere, park ve bahçelerden işletmelere kadar her alana yönelik haşere kontrol çözümleri sunuyoruz.
İnsanların yaşamını zorlaştıran ve tehdit eden hastalıklarla mücadele etmek ve bu hastalıkları tamamen ortadan kaldırabilmek için, vektör kontrol çözümlerimizi kullanıyoruz. Geliştirdiğimiz haşere kontrol yöntemleriyle; kamu sağlığını ve hijyenini korurken, gıda güvenliğini de artırıyoruz.
GIDA GÜVENLİĞİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Peki gıda güvenliği demişken; gıda endüstrisi için ne tür çözümleriniz mevcut?
Gıda endüstrisi, Bayer Çevre Sağlığı İş Birimi’nin çok önem verdiği bir sektör. Gıda güvenliği ve gıdaların depolandığı alanların haşerelerden korunması işletmelerin ekonomik sürdürülebilirliği için olduğu kadar bireylerin sağlığının korunmasında da hayati önem taşıyor. Biz Bayer Çevre Sağlığı olarak, gıda endüstrisindeki iş ortaklarımıza düzenli olarak, entegre pest kontrol yöntemlerini anlatıyoruz. Böylece hem kurumların hem de bireylerin kimyasal ve fiziksel mücadele yöntemleri hakkındaki bilgi seviyesini artırıyor hem de oluşabilecek ekonomik kayıpların önüne geçmelerine katkı sağlıyoruz. Gıda endüstrisinde, özellikle Horeca kanalındaki işletmelere yönelik yürüyen haşere ve uçkun mücadelesine ek olarak kemirgen kontrolünde de etkili çözümler sunuyoruz. İşin mutfağından da geriye, yani gıdaların mahsül halindeyken depolandığı depolara gittiğimizdeyse depo zararlıları diye adlandırdığımız canlıları kontrol altına alacak çözümler üretiyoruz.
Bayer olarak; depolanmış tahıllarda zararlı mücadelesinin önemini vurguluyorsunuz. Biraz açar mısınız? Tahılların depolanmasında ne gibi problemler yaşanıyor?
Öncelikle gıdaların üretildiği yere, tarlalara dönecek olursam şunu belirtmek isterim ki, yüksek verim almak amacıyla yapılan bitki koruma mücadelesi yalnızca tarlada başlayıp tarlada bitmez. Hasat edildikten sonra depolanan mahsulün de depolanmış tahıl zararlılarına karşı korunması gerekir. Çünkü depo zararlıları bulaştıkları üründe doğrudan nicel kayıplara sebep oluyor. Ayrıca bulaşma yoğunluğu arttıkça küflenme, kızışma ve kokuşma da meydana geliyor. Bu zararlılar ortam koşullarına bağlı olmakla birlikte mahsullerde %10 ile %30 arasında kayba sebep olabiliyorlar. Ürün üzerinde bıraktıkları kalıntı ve pislikler nedeniyle ürün kalitesini düşürerek ekonomik değerinde düşüşe de neden olabiliyorlar. Bazı depo zararlıları ise doğrudan embriyoya saldırmayı tercih ediyor, böylece tahıl embriyosuna zarar vererek çimlenmeyi önler, bu da tahılın protein değerinin azalmasına sebep olabilir. Diğer yandan depo zararlılarının barındığı ürünlerin tüketilmesi, insan ve hayvan sağlığı yönünden de risk oluştur.
HEM MAHSUL HEM DE DEPODA KORUMA SAĞLIYORUZ
Depolanmış tahılların korunması için ne gibi uygulamalar yapılıyor?
Depolanmış tahıl zararlıları, ortam sıcaklığı 8°C’nin altına düştüğünde gelişemezler; bu yüzden hava sıcaklığını kontrol altında tutmak kullanılan yöntemlerden biridir. Fakat bu yöntemde zararlılar ölmezler. Havalandırma kontrolünün durmasıyla ortam sıcaklığı normale döner ve zararlı popülasyonu hızla (her jenerasyonda popülasyon 15 katına çıkacak şekilde) yeniden gelişir. Sık kullanılan yöntemlerden biri de fumigasyon tekniğidir. Ancak, sadece lisanslı operatörlerin uygulayabildiği fumigasyon tekniğinde, yalnızca ortamda bulunan zararlılar ölür. Ani etkili bir uygulama yöntemi olduğu için sonradan oluşabilecek bulaşmalara karşı koruyucu bir etkisi yoktur.
Biz Bayer olarak, EC formülasyonlu K-Obiol ürünümüzle, hem mahsül üzerine direk uygulama hem de boş depo uygulaması yöntemlerini içeren entegre bir koruma öneriyoruz. Mahsul üzerine yapılan uygulamalarla ani ve kalıcı etki elde edebiliyorsunuz. İlacın içerisindeki aktif madde (Deltamethrin 25 g/L ve PBO (Piperonyl Butoxide) 250 g/L) zararlıya temas ettikten sonra canlının dış iskeletinden geçerek vücuduna alınarak zararlıların sinir hücrelerinde, sodyum kanallarına etki ediyor. Elbette uzun süreli ve kalıcı bir koruma için entegre pest yönetimi yaklaşımıyla mücadele desteklenmeli.
Serdar bey nedir bu entegre pest mücadelesi? Bu konuyu biraz açar mısınız?
Entegre pest yönetimi aslında zararlı canlılarla mücadele ederken kullanılabilecek tüm yöntemlerin uygun şekilde kullanımını içeren, hem profesyonellerin hem de tüm bireylerin bilinçlenmesiyle geliştirilebilecek bir kavram. Çünkü zararlılarla yapılan mücadelede sadece fiziksel önlemlerin alınması veya sadece kimyasallarla kontrol edilmeye çalışılmasıyla ilerlendiğinde aracın bir tekerleği hep eksik kalır ve yol alamazsınız. Tüm bu yöntemlerin bir arada kullanımı oldukça önemlidir. Entegre pest yönetiminde öncelik, mevcut sorunları ortadan kaldırmak ve sonrasında da koruyucu önlemlerle pestlerin sebep olabileceği ekonomik kayıpların önüne geçmektir. Sadece ekonomik kayıpların değil; çevre ve insan sağlığını olumsuz etkileyen hastalıkların da önüne geçilmesi hedeflenir.
TMO’NUN LİSANSLI DEPOCULUK HAMLESİ ÇOK ÖNEMLİ
Son yıllarda TMO’nun Lisanslı Depoculuk alanındaki atılımlarını sektör açısından nasıl buluyorsunuz?
Sektörün lisanslı depolarla ilgili atılımları hem tahıl / hububat üreticileri hem de gıda endüstrisi için değerli gelişmeler. TMO’nun 2019’daki lisanslı depo hedefi 4 milyon ton kapasitesinde. Bu dönüşüm elbette özel sektör ve çiftçiler için umut vadeden bir dönüşüm. Türkiye’de her yıl ortalama 25 milyon ton hububat piyasaya arz ediliyor. Ancak bu hasadın hemen satışa dönüşmesi mümkün olamıyor. Dolayısıyla hasat satılana kadarki süreçte, uygun ortam koşullarında depolanması çok önemlidir. Daha önce belirttiğim gibi, depo zararlıları hasatta %10 ile %30 arasında kayba neden oluyor. 25 milyon tonluk yıllık üretimimizi düşündüğünüzde ortaya çıkan risk çok büyük. Bu sebeple TMO’nun lisanslı depolara yaptığı yatırımlar hem ekonominin gelişmesi hem de depoculuk alanına teşvik edilmesi anlamında oldukça önemli.
Bayer Türk Kimya Sanayi Limited Şirketi olarak gıda sektörüne yönelik başka neler yapıyorsunuz?
Daha önce de belirttiğim gibi; mottomuz “Çevreden İnsana Sağlık”. Çevre koşulları iyileştiğinde bunun insan sağlığına da etki edeceğini biliyoruz ve bireyin hayatına dokunan her noktada çözüm sunmaya çalışıyoruz. Gıda sektöründe, özellikle Gıda Güvenliği Derneği’nin faaliyetlerine kendi uzmanlığımızla katkı sağlamaya çalışıyoruz. Gıda üreticileri ile birebir atölye çalışmaları, eğitimler düzenleyerek doğru zararlı mücadelesi ve hijyen konularında sektörü bilinçlendirmeye çalışıyoruz.