
Genel Müdür
SovEcon
Röportaj / Namık Kemal Parlak
Olumsuz hava şartları ve kuraklık, Kuzey Amerika ve Rusya’da buğday üretimini vurdu. Büyük ihracatçıların üretim beklentilerinin daralması ve arzın daralmasına dair endişeleri ile buğday fiyatları daha da yükseldi. Cezayir, Türkiye ve Pakistan gibi ithalatçı ülkeler son zamanlarda büyük miktarlarda buğday satın aldı. Ancak buğday ithalatçıları yükselen fiyatlar sebebiyle endişeli. Buğdayda ihracat fiyatları ne kadar artacak? Piyasaları hangi faktörler yönlendirecek? Dünyanın buğday ihracat şampiyonu Rusya’nın bu seneki buğday arzı ne durumda?
Bu soruları, tahıl piyasalarının en güvenilir analistlerinden biri olan Rus tarım danışmanlığı firması SovEcon’un Genel Müdürü Andrey Sizov’a sorduk. SovEcon, tüccarların ve değirmencilerin daha iyi ticaret yapmalarını veya risklerini yönetmelerini sağlayan tutarlı veriler ve bölgeye dair isabetli analizler sunan, Karadeniz tahıl piyasalarına odaklanan en eski araştırma firması olarak öne çıkıyor. SovEcon Genel Müdürü Sizov da Wall Street Journal, Financial Times, Bloomberg ve Reuters gibi uluslararası basın tarafından özellikle Karadeniz tahıl piyasasıyla ilgili olarak görüşüne başvurulan uzmanların başında geliyor.
Kötü hava koşullarının ve Rusya’nın buğday ihracat vergisinin buğday üretimini olumsuz etkilediğini belirten Sizov, bu sezon Rusya’nın 75,5 milyon tonluk buğday üretimiyle son yılların ortalamasının altında kalacağını öngörüyor. Sizov, “Ayrıca, ihracat vergisi nedeniyle Rus çiftçilerinin kâr marjlarının düşmesi nedeniyle kışlık buğdayda yaklaşık 1 milyon hektarlık ciddi bir düşüş bekliyoruz. Korkarım bu vergiler kalırsa bu eğilim devam edecek.” uyarısında bulunuyor.
Bu sezon için buğdayın en az 330$/tondan alıcı bulacağını dile getiren Sizov, “Fiyatların ton başına 350 dolara kadar yükseldiğini görebiliriz.” tahmininde bulunuyor.
Sayın Sizov, Financial Times’da 26 Eylül’de yayınlanan makalenizde, Rus hükümetinin tahıl ihracatını vergilendirmesinin tahıl pazarındaki lider konumuna zarar verebileceğini söylediniz. Bu uyarının sebepleri nelerdir? Bu konuda ne gibi işaretler görüyorsunuz?
İlk sorunun cevabı aslında basit. Şu anda çiftçiler için çok elverişsiz bir durum var. Tahıl fiyatları düzenleniyor, bir eşik var. Buğday için ton başına 200 dolar. Arpa ve mısır için ton başına 185 dolar. Ve bunun üzerindeki her şey %70 oranında vergilendiriliyor. Yani örneğin FOB fiyatı kabaca şimdi olduğu gibi ton başına 300$ ise, bu 70$ civarında bir paranın çiftçinin cebinden alınacağı anlamına geliyor. Dolayısıyla, çiftçilerin küresel pazardaki fiyat artışının sadece %30’unu aldığı anlamına da geliyor. Bu nedenle tahıl fiyatları ve yağlı tohum fiyatları ciddi ölçüde düzenlendi. Bir üst sınır var ve tüm temel ürünlerin fiyatları düzenlemeye tabi tutuldu. Bunlar yaşanırken, girdi fiyatlarında ise bir düzenleme söz konusu değil. Tüm dünyada gördüğümüz gibi gübre, kimyasal ve makine vb. gibi tüm tarımsal girdilerde fiyatlar sürekli olarak artıyor. Gübre fiyatları şimdiden iki katından fazla arttı. Bu, maliyetler hızla artarken ürün fiyatlarının aşağı yukarı sabit olduğu anlamına geliyor. Bu yüzden Rus çiftçiler için marjlarda hızlı bir düşüş görmeyi bekliyoruz. Zaten bu şimdiden yaşanmaya başladı. Bu durum, er ya da geç üretimde düşüşe veya başka bir ürüne kayılmasına yol açacak veya bazı durumlarda sadece ekili alanı kesme yoluna gidilecek.

BUĞDAY EKİM ALANINDA CİDDİ DÜŞÜŞ
İkinci sorunuzla alakalı olarak da şunları söyleyebiliriz: Bu yıl görece mütevazı bir buğday mahsulümüz var. En yeni tahminimiz 75,5 milyon ton, ki önceki yılın kabaca 10 milyon ton altında. Son yılların ortalama mahsulünün de altında. Şüphesiz en büyük sebep, yazın ve hatta bazı yerlerde ilkbaharda havanın elverişsiz olması. Bu da nem eksikliğinden dolayı verimi önemli ölçüde azalttı.
Aynı zamanda, bazı çiftçilerin 2021 mahsulü için bu yıl tarımsal girdi uygulamalarını kesmeye başladığını hissediyoruz. Bu sebeple verimde olması gerekenden daha fazla düşüş var. Yani bu düşüşün %80-90’ı hava durumu kaynaklı olsa da geri kalanından da vergiler sorumlu.
Kışlık buğdayda yaklaşık 1 milyon hektar, yani bir önceki yılın kabaca -%5’i kadar bir düşüş bekliyoruz. Bu düşüş iki faktöre dayanıyor. Birincisi, Volga Vadisi başta olmak üzere hava çok kuruydu. Bazı çiftçiler, bitkilerin kış gelmeden büyüyüp gelişmeyeceği endişesiyle hiçbir şey ekmemeyi tercih ettiler. Bence bunun haricinde, ruble fiyatlarındaki tarihi zirveye rağmen marjlar bazı üreticiler için düştüğünden ötürü, Volga Vadisi’nde, muhtemelen de orta kısımlarda, birçok çiftçi vergiler nedeniyle bölgeyi ekmemeye karar verdi.
Ve bazı durumlarda, özellikle Volga Vadisi’nde verim de düştüğü için, yüksek fiyatlara rağmen çiftçilerin bu sezon ciddi miktarda zarar edebileceklerini düşünüyorum. Hava kötüydü, çok kuruydu. Hektar başına üç, dört veya beş tonluk veriminiz varsa durum başka. Örneğin, Volga Vadisi’nde buğday yetiştirilen bir bölge olan Orenburg’da olduğu gibi, nispeten sabit bir fiyatla hektar başına veriminiz bir tondan azsa başka. Orenburg’daki birçok çiftçinin bu yıl buğdaydan gerçekten zarar ettiğini düşünüyorum. Zaten bu sebeple 2022 yılı için ekim yapmayacaklar. Korkarım vergiler böyle devam ettiği sürece bu eğilim de sürecek.

Bunun üstüne, girdi uygulamasında bir düşüş görebiliriz. Bu da havanın elverişli olmadığı durumlarda mahsulün zayıf olabileceği anlamına geliyor. Ekili alan geçen yılın biraz altında ama çiftçiler girdilerde önemli ölçüde kesintiye gitti. Dolayısıyla, hava şartları kötü olursa, üretimde beklenenin ötesinde bir düşüş yaşanabilir.
KALICI VERGİLER ÇİFTÇİLERİN MARJLARINI YOK EDİYOR
FT’deki makalede, Rus tahıl endüstrisinin dönüşümünden de bahsediyorsunuz. Bu dönüşümü mümkün kılan faktörlerin değiştiğini söylüyorsunuz. Son yıllarda ne değişti?
En büyük değişiklik, hükümetin piyasaya fena halde müdahale etmeye başlaması. Bu durum Rus çiftçi ve tüccarlar ve Türkiye dâhil Rus buğdayı ithalatçıları için çok talihsiz bir durum.
Bu, bir-iki yıl önce başlamadı, nispeten yavaş gelişiyor. Okurlarımız Rusya’nın 2010 yılındaki buğday ihracatı yasağını hatırlarlar, fakat bu geçiciydi. Ancak bu yıldan itibaren kalıcı bir buğday vergimiz ve bunun haricinde bir tahıl ihracat vergimiz var. Tahıllar için kalıcı vergilerimiz var ve bu çiftçilerin kâr marjlarını yok edecek. Bunun neden olacağını zaten konuşmuştuk. Mesele bunun olup olmayacağı değil, ne zaman olacağı meselesi. Dolayısıyla, böylesine belirgin bir devlet müdahalesi ile vergilerin devam etmesinin Rus tahıl endüstrisi için çok ağır sonuçları olacaktır.
Rusya’nın önümüzdeki yıl buğday ihracatına kısıtlama getirmeyi planladığı iddia ediliyor. Bu iddia, küresel olarak arzda bir düşüş korkusunun artmasına neden oldu. Böyle bir önlem bekliyor musunuz? Böyle bir kararın buğday piyasalarına muhtemel etkileri hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Evet, son zamanlarda bundan bahsediliyor ancak bu pek büyük bir haber değil. Devletin piyasaya giderek daha fazla müdahale ettiğini doğruluyor. Ancak vergiyle karşılaştırıldığında, bu çok da büyük bir olay değil. Bu kotaları önceki iki sezonda gördük. Şubat ortasından itibaren bu kotanın tekrar konması oldukça muhtemel.
Ayrıca, bunun fazla kısıtlayıcı olacağını düşünmüyorum. Bu nedenle etkisi nispeten cılız olacaktır. Daha da önemlisi, bu kota tartışılırken Rusya’nın bu sezonki buğday ihracatının ancak 31,5 milyon ton düzeyinde tahmin edildiği dile getirildi. Bu çok düşük bir rakam. Örneğin USDA’nın 35 milyon tonluk tahminiyle karşılaştırıldığında çok düşük. İhracatın yaklaşık 34 milyon ton olacağını öngörüyoruz. Rusya Tarım Bakanlığı ise 31,5 milyon ton diyor.
‘BUĞDAY FİYATLARININ TON BAŞINA 350 DOLARA ULAŞTIĞINI GÖREBİLİRİZ’
Buğday fiyatları, ihracatçı ülkelerin düşük üretim beklentileri sebebiyle 2013’ten bu yana en yüksek seviyesine tırmandı. Fiyatların daha da yükseleceğini düşünüyor musunuz? Piyasaları hangi etkenler yönlendirecek?
Gerçekten de fiyatlar bu sezonun en başlarında, Temmuz ve Ağustos civarında önemli ölçüde artmaya başladı ve bu, büyük ölçüde Rus buğday mahsulünün olumsuz görünümünden kaynaklandı. Sonra ciddi bir düzeltme geldi. Şimdi ise Matif ve Chicago borsalarına bakarsak fiyatların tekrar yükseldiğini görüyoruz. Aslında Karadeniz buğdayı haftalardır 300 dolar/ton civarındaydı ve giderek yükseliyor.
Temel senaryomuzun piyasada kesinlikle bir miktar yukarı yönlü kalması olduğunu söyleyebilirim. Bu sezon daha sonra ton başına en az 330 dolar fiyatları görebiliriz. Önümüzdeki hafta ya da birkaç gün içinde kesin değilse de sezonun sonlarında, 12,5 protein Karadeniz buğdayı için büyük ihtimalle 330 dolar civarında fiyatlar göreceğimizi düşünüyorum. Fiyatların ton başına 350$’a kadar yükseldiğini görmemiz mümkün. Daha yüksek fiyatlardan emin değilim.
KÜRESEL TAHIL PİYASASINI YÜKSELTEN EN BÜYÜK FAKTÖR
Piyasayı ne yönlendiriyor?
Geçen sezonun aksine, buğday piyasasının kendi hikâyesi var. Çünkü önceki sezon ağırlıklı olarak mısır piyasası tarafından yönlendirildi. Ancak bu sefer kesinlikle Kuzey Yarım Küre’de bazı artış hikâyeleri görüyoruz. Kanada’nın mahsulü çok zayıf… Rusya çok daha zayıf… Çin’den güçlü bir talep var. Birçok alıcıdan da güçlü talep gözlemliyoruz. Cezayir yakında yarım milyon buğday aldı. Pakistan yarım milyon satın aldı ve daha önce da yarım milyon almışlardı. İthalatçılar da fiyatlar ve navlun nedeniyle endişeli. Ve büyük alımlar yapıyorlar. Bu yüzden bazı tedarik problemlerimiz var. Güçlü bir talebimiz var ve pazar toparlanıyor. Modellerimize dayanarak, dediğim gibi 330, bir ihtimal 350 dolar, makul bir hedef gibi görünüyor.
Bir de Rusya’dan gelen haberleri yakından izlemenizi tavsiye ederim. Yerel endüstrilerin hükümetin ihracatı düzenlemek için ek tedbirler almasını isteyen çok sayıda açıklama yaptıklarını görüyoruz. Bu, ihracat vergisi şeklinde öne çıkan 2020’nin sonunu bize acı bir şekilde hatırlatıyor. Bu aşamada ek kısıtlama riskinin düşük olduğuna inansam da piyasayı yükselten aktörler etrafında bazı spekülasyonlar göreceğimizi düşünüyorum.
Bu aşamadaki en büyük mesele bence Çin talebi. Talepleri sadece buğday için değil, mısır için de oldukça yoğundu. Bence geçen tahıl sezonunun en büyük faktörüydü. Şimdi ise 2021-2022 sezonunda mısıra olan talep konusunda büyük bir soru işareti var. Çin, yeni sezonda mısır ithalatını geçen yılın rekor seviyesi olan 28 milyon tondan önemli ölçüde düşürmeye karar verirse, bu küresel tahıl fiyatları üzerinde baskı oluşturacaktır. …ABD’de iyi mısır mahsulü ve Ukrayna’da rekor düzeydeki mısır mahsulü ve Çin’den gelen talep oldukça zayıf görünüyor. Ve benim açımdan, şu aşamada fiyatlarda aşağı yönlü en büyük etken bu.
Güney Yarım Küre’deki yeni mahsulün ekstra bir etken olacağını düşünüyorum. Avustralya’da yeni mahsulün görünümü oldukça iyi. Ve bu sezonda bereketli bir mahsul hasadı daha geçirirlerse, bu durum muhtemelen buğday piyasasını da yatıştıracaktır. Fakat bu mahsule daha çok zaman var. Şimdilik, fiyatlarda aşağı yönlü en büyük etkenin Çin’in mısır talebi olduğunu düşünüyorum.
2022 DAHA ZORLU BİR YIL OLABİLİR
Bir diğer sıcak gündem maddesi, dünya genelindeki konteyner eksikliği. Konteyner açığı bir kriz haline geldi. Konteyner probleminin önümüzdeki sene de devam edeceğini düşünüyor musunuz?
Konteyner ve nakliye konusunda uzman değilim. Ben daha geniş bir açıdan yorum yapacağım. 2020’de küresel pazar, tüm dünya nüfusu, COVID-19’un ilk dalgası sebebiyle gıda güvenliği konusunda oldukça endişeliydi. Dünyanın her yerinden birçok politikacı, birçok insan pandeminin ve tüm bu karantinaların sonuçları konusunda kaygılıydı. Fakat şimdi, insanlığın nispeten iyi bir iş çıkardığını söyleyebiliriz. Tedarik zincirlerinde büyük sorun yok… Açlık yok… Böyle sorunlarımız yok. Ancak 2022 daha zorlu bir dönem olabilir diye düşünüyorum. Artık COVID ile iyi kötü nasıl başa çıkacağımızı biliyoruz. Ancak tahıllar ve aynı zamanda buğday için önemli ölçüde daha yüksek fiyatlarla karşı karşıyayız. Talep yüksek olsa da, Kuzey Yarım Küre’de buğday arzında bazı sorunlar var. Bunun da ötesinde, ilk sorunuza dönersek, navlun ve konteynerlerle ilgili bazı sorunlarımız var. Bu nedenle, 2021 ve 2022’de, nüfusu büyük ve yoksul tahıl ithalatçısı ülkelerde gıda güvencesi konusunda bazı büyük sorunlar görebileceğimizi düşünüyorum. Çünkü gıda masrafları önemli ölçüde artacak. Ve bence bu durum 2022 hasadına kadar devam edebilir. Bu büyük bir problem.
Dünya 2020’de endişeliydi ve şimdi durumlar iyiymiş gibi geliyor. COVID hala büyük bir mevzu ancak hayatta kalmayı başardık. Ancak korkarım ki önümüzde büyük sorunlar var. FAO’ya göre, gerçek anlamda küresel gıda fiyatları tüm zamanların en yüksek seviyelerine geri döndü. 2010’un sonunda benzer yüksek gıda fiyatları görmüştük. 2011’de Arap Baharı başladı.